İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni masalı anlat

Server Kabaklı

BU aziz vatan için canlarını fedaya hazır dostlarım, benim can gönüldüşlarım, biz Türkler, kendi haklarımızı, tarih” hakikatlerimizi yeterince savunamıyor, o yüzden de dünyanın pekçok yerinde kasten ‘barbarlar, kötü insanlar, vahşi kişiler’ olarak tanıtılıyoruz. Bu kötü sıfatların bize yakıştırılmasında Türk düşmanlarının nasıl başarılı olduklarını görüyor ve kahroluyoruz.

Oğlum Ahmet Burak’ın misafiri olan genç ve dinamik dostlarla, dün sohbet ediyordum. Bazıları aileleriyle birlikte, bazıları da mecburiyetten gurbet çilesi çeken, bu şuurlu, imanlı zıpkın gibi delikanlılar; her biri asenalar misali cesur, hilaller gibi ince, ülküyle dolu genç kızlar, Fransa’da ve Almanya’da tahsillerini sürdürüyorlar. Gün gelecek o bilgi ve becerilerini inşaallah Türkiye’nin kalkınması yolunda kullanacaklar.

Bir ara söz İnternet’teki Ermeni sitelerinden açıldı. Bu genç ülküdaşlarımdan Bilgisayar Programcılığı okuyan Mikail Erbek, pekçok Ermeni internet sitesi bulunduğunu ve o sitelerde Türkiye’ye, Türkler’e ve Osmanlı atalarımıza karşı kin kusulduğunu anlattı. Sohbete katılanların hepsi, bu siteleri ziyaret eden yüzbinlerce Avrupalı’nın, biz Türkler’i de tıpkı Naziler gibi, Hitler gibi gördüklerini; her zaman dillendirmeseler bile, bakışlarıyla bunu sürekli hissettirdiklerini söylediler. Gerek Avrupa ülkesinden, gerekse Avrupa dışı ülkelerden gelen bazı üniversiteli gençlerin, hatta öğretim üyelerinin, bu siteleri ziyaret ettikten sonra dönüp kendilerine sık sık ‘Ermeniler’e niye soykırımını yaptınız?’ diye sorduklarını da yana yakıla anlattılar.

Kalpleri pırıl pırıl, gönülleri ışıl ışıl olan gençlerimizin bu kahırlı hallerini görünce, dayanamayıp; ‘Siz de bulunduğunuz ülkenin dilini biliyorsunuz, siz de Ermeniler’in iftira ettiklerini gündeme getiren siteler açsanız’ dedim. Keşke demeseydim; hemen hepsi, kendi geçimlerini zor temin ettiklerini, para kazanmak için çalışmak, başarılı olmak için de ders kitapları okumaktan, böyle bir hizmete şu anda imkan ve zaman bulamadıklarını belirttiler.

Sahte soykırımın…

BU gençler arasında iki de başörtülü kızımız vardı. Ağlamamak için kendini zor tutan bir kızımız, o Ermeni sitelerine karşılık verilememesinden dolayı, asıl utanması gerekenlerin, kendilerini okuyabilmek için Avrupa’ya gitmeye mecbur bırakanlar olduğunu, çok nazik bir şekilde dile getirdi. Bu arada, Ermeniler’in yalanlarını yerin dibine batıran bir siteden bahsetti. O sitede neler yazıldığını uzun uzun anlattı. Hazırlayıp yanında getirdiği, ana sayfadaki yazının tercümesini de bana verdi. Mutlaka ziyaret etmemi istedi, elbette ziyaret ettim… Bu site www.tallarmeniantale.com (Ermeni masalı anlat) adını taşıyor. Siteyi çağırdığınızda karşınıza mavi zeminli bir sayfa çıkıyor. Ortasında ‘SAHTE SOYKIRIMIN ÖTEKİ YÜZÜ’ başlığı yer alıyor. Altında da her geçen gün ilave edilerek ‘Bu yalan 90 yıl, 3 ay, 18 gündür (11 Ağustos 2005 itibariyle) sürüyor!’ hatırlatması yapılıyor. Sitede yer alan ana yazının girizgahında şöyle deniliyor:

‘Yıllarca ABD medyası, Kızılderililer’i vahşi kötü adam olarak görüp takdim etti. Kızılderililerin elbette pek sesleri solukları çıkmıyordu. Bu yüzden kamuoyunun, hadiselerin bu tek yanlı görünüşünü sorgulamadan kabullenmesi tabi” idi. Ta ki 1960’ta Kalbimi Vatanıma Gömün kitabı yayınlanıp, tarih” çatışmanın gerçek yüzü ortaya çıkana ve gerçekler kabul edilene kadar…

‘İyi bilinen alçak…’

İŞTE o zaman, iyi adam diye bilinenin alçak biri olduğu, (bütün anlaşmaları çiğnediği) ve aynı zamanda sistematik bir imhayla birlikte amansız bir katliamı gerçekleştirmeye koyulduğu ortaya çıktı. Neredeyse 100 yıldır Batı dünyası Osmanlı Türkleri’nin Ermeni halkını, Naziler’in 2. Dünya Savaşı sırasında Yahudiler’e yaptıklarına benzer şekilde, yok ettiklerine bütün kalbiyle inandı. Amerika, Avrupa, Avustralya ve dünyanın diğer bölgelerine yerleşmiş olan ve Ermeni diyasporası diye bilinen pekçok Ermeni, bu uzun yıllar önceki trajik olaylara bir tür etnik kimlik gibi yapıştılar ve gerçekleri pek önemsemeden bu masalı canlı tutmayı bir görev bildiler. Bu suretle de gençlerine nefret aşıladılar. Osmanlı Devleti’nin zenaatkarlar sınıfından gelen Ermeniler, seslerini duyurmak için gerekli olan serveti ve gücü elde etmeyi başardılar. Böylece de aynı din ve aynı peşin hükümleri paylaştıkları Batılılar’ın sempatisini kazanmak için Hıristiyanlıklarından yararlandılar. Türkler, karakterleri itibariyle propagandadan hoşlanmazlar ve de geçmişin trajedilerine bel bağlamak yerine, nefreti değil kardeşliği tesis etmeyi tercih ederler. İşte bu yüzden Türkler, Kürtler ve diğer Osmanlı Müslümanlar’ına Ermeniler tarafından yapılan korkunç katliamlar pek az dile getirilir. Nitekim bu tür haberler çıktığında da Batılılar umursamazcasına bunları görmezden gelebilirler. Zira Türkler’in hayatı Batılılar için, tıpkı Kızılderililer’in hayatının Amerika kıtasına ilk yerleşenAvrupalılar için hiç önem taşımadığı gibi önemsiz ve manasız gelir.’

Bu siteyi ziyaret ediniz ve Batılı tanıdıklarınıza ziyaret ettiriniz. Çünkü bu sitede Batı’nın bütün çirkin yüzü ve Ermeniler’in katliamı yalanı önemli belge ve bilgilerle gözler önüne seriliyor. Aziz gönüldaşlarım, ülkemizin üzerine titreyen bu gençlerimize, başörtüsü yüzünden Avrupa’da okumaya mecbur bırakılan kalbi yaralı, fakat Türkiye sevdalısı kızlarımıza çok teşekkür ediyorum. Onları o diyarlara başörtüsünden dolayı mahkum edenleri, dövizimizi o ülkelere akıttıranları ve Ermeniler’in bu amansız saldırılarına karşı mücadele edecek gençlerimizi gereksiz bir başörtüsü kavgasına hapsedip enerjilerini boş yere harcatanları da, en hafif tabiriyle kınıyorum… İdrak ettiğimiz Rega”b Kandili ve cumamız mübarek olsun…

Yorumlar kapatıldı.