Haluk Şahin
Fransız siyasetçileri Ermeni konusu açıldıkça bize ‘hafıza çalışması’ yapmayı öneriyorlar. Bunu söylerken pek de iyi niyetli olmadıklarını biliyorum. Ancak, tam olarak onların istediği anlamda olmasa da, hafıza çalışması yapmaya gerçekten ihtiyacımız var. Çünkü, özellikle tarih konusunda belleklerimiz kapkara deliklerle dolu.
Bunun acısını çekiyoruz. Örneğin Çanakkale Savaşları üzerine ‘objektif’ bir film yapmak üzere yola çıkan bir araştırmacı İngiliz, Fransız ve Anzak müzelerindeki on binlerce mektuba, kartpostala, binlerce günlüğe, on binlerce fotoğrafa karşı Türk tarafında pek az belgeyle karşılaşıyor.
O zaman ne oluyor? Belgelere dayanmak zorunda olan tarih, zorunlu olarak belge bırakanların perspektifinden yazılıyor.
Çeşitli nedenlerle, belge bırakmayan bir millet olagelmiş bizimkisi…
Evet, belge bırakmayan ve belge toplamayan bir toplum olagelmiş bizimkisi… Koleksiyonculuk merakı yaygın olmayan bir toplum. Koleksiyonculara şüpheyle bakan bir toplum. Eğitim sisteminin ‘tasnif’ (sınıflandırma) becerilerini yerleştirmediği bir toplum. Sonuç: kör bir meraksızlıkla desteklenen derin bir bilgisizlik… İlgisizlik…
Bu demek değil ki, bazen istisnalar çıkmıyor. Ama, Anglosaksonların deyişiyle, ‘kuralı doğrulayan istisna’lar bunlar. Zaten toplumun onlara yönelik tepkisi (daha doğrusu tepkisizliği) bunu kanıtlıyor.
Bugün böyle bir istisnadan söz etmek istiyorum. Adı, Hakan Gürüney. Böyle sıradışı bir insana destek olduğu için eşi İnci Gürüney’e de hak ettiği puanları vermek lazım. Ne mi yapmış genç Gürüneyler? İşi gücü bırakıp, kursaklarına giren lokmadan kesip, çocuklarının nafakasını rizikoya atıp Bozcaada’ya ilişkin tarihi belge toplama sevdasına düşmüşler. Bürokrasiyle, sahtekârlarla, cahillerle yılmadan usanmadan yıllarca mücadele etmişler…
Ortaya 5 binin üzerinde belge ve iki binin üzerinde objeden oluşan müthiş bir koleksiyon çıkmış! Evet, tümü 36 kilometrekarelik minik Bozcaada (Tenedos) hakkında binlerce parçalık bir koleksiyon!
Bunlar arasında harita ve gravürler, posta ofisi damgaları, 1915 Bozcaada kartpostalları, 1915 Çanakkale Savaşı objeleri, Bozcaada’nın geçmişinden fotoğraflar (Bu arada Ara Güler’in 1955’te çektiği harika fotoğraflar), bağcılık ve şarapçılık objeleri ve deniz kabukları yer alıyor.
Gürüney çifti bu koleksiyonu adanın ortasında kendi yaptırdıkları taş bir binaya koyup halkın ilgisine sunmuşlar. Yasal olarak ‘müze’ diyemedikleri için, ‘Bir Zamanlar Bozcaada Koleksiyonu ve Bağevi’ demek zorunda kalmışlar. Fazla geleni gideni yok. Gene de şikâyetçi sayılmazlar: Hiç olmazsa, başlarına Van Üniversitesi’nin koleksiyoncu rektörünün başına gelenler gelmemiş!
Adaya yolunuz düşerse, uğramadan dönmeyin.
Gürüneyler sayesinde Bozcaada hafıza çalışmasını yapmış yerler arasına girdi. Darısı adını hatırlamakta bile zorluk çeken nice ilçemizin başına!
Yorumlar kapatıldı.