İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Osmanlı Vizyonu ile Ermeni Meselesine Çözüm Arayışı toplantısı

Vehbi Tülek

05 Temmuz 2005 Salı

Toplumlararası barış ve daha yaşanılır bir dünya hayaliyle girdiğimiz yeni bin yılın başında, nefretle doldurulan yüreklerin kin etrafında birleşmesi, batının (sözde) medeniyet âleminde kin anıtlarının yükselişi insanlık adına ne acı ve utanç verici bir şey!..

Diaspora Ermenileri bu defa Atatürk’ü hedef alarak kin pompalamaya yönelik eylemlere başlamışlar. Atatürk’ün Latife Hanımla çektirdiği (ayaklarının dibinde köpek yavrularının bulunduğu) bir resmi tahrif edip fotomontaj yöntemiyle köpek yavruları yerine bağırsakları deşilmiş bir Ermeni çocuğun cesedini koyarak oluşturdukları afişi Amerika’daki bir üniversitenin duvarlarına asmışlar. Sözüm ona Türkiye Cumhuriyetini ve kurucusu Atatürk’ü aşağılayıp, Türk ulusunu barbar olarak tanıtarak soykırım iddialarına gençlerden taraf toplayacaklar. Fesad düşünce, düşmanlık ve vicdansızlık bu kadar olur…

???

Yeni dünya düzeninin karmaşık siyaseti, gizli çıkar planları yüzünden gittikçe genişleyen bir ateş çemberinin içine alınarak Türkiye’nin önü kesilmek isteniyor. Karşımıza sürekli olarak Ermeni sorunu, Kıbrıs sorunu, Kürt sorunu, Ege sorunu gibi yapay sorunlar çıkarılıyor. Türkiye, enerjisinin büyük bölümünü başımıza sarılan bu sorunları aşmak için harcıyor. IMF boyunduruğundan kurtulmuş, ekonomik bakımdan güçlü ve bağımsız; kültür değerlerine layıkıyla sahip çıkan bir ülke olsaydı Türkiye bunca haksızlıklara uğratılabilir miydi?

???

Geçtiğimiz Perşembe günü Eminönü’ndeki Sepetçiler Kasrında, Bilim Araştırma Vakfı’nca düzenlenen “Osmanlı Vizyonu ile Ermeni Meselesine Çözüm Arayışı” başlığı altında bu tür sorulara cevap aramaya yönelik bir konferans dinledim.

Vakıf Başkanı Tarkan Yavaş, yaptığı takdim konuşmasında, aslında Ermeni sorunu diye bir sorun olmadığını, yüzyıllar boyu Osmanlının adil, güvenlikli, insan hak ve özgürlüklerine saygılı, hoşgörülü idaresi sayesinde Türklerle Ermenilerin iç içe; barış ve dostluk içinde yaşadığını söyleyerek Türkiye’nin, Osmanlı vizyonu ile İslam birliği dayanışmasını gerçekleştirerek başta Ermeni sorunu olmak üzere bütün sorunlardan kurtulabileceğini; doğu ile batı arasında köprü teşkil eden süper bir devlet olabileceğini vurguladı. Araştırmacı gazeteci Güray Değerli, Ermenistan’ın Türkiye aleyhtarı propagandalarının ve soykırım iddialarının Koçaryan’la başladığını söyleyerek belgelere dayalı siyasi analizler yaptı. Prof. Dr. Nurşen Mazıcı ise, esas sorunun emperyalist güçlerin Kafkaslar’da bir karakol kurma sorunu olduğunu belirterek, soykırım iddiasının asılsız bir iddia oluşuna dikkat çekti; ekonomik bakımdan güçlü ve bağımsız olduğu takdirde dünya arenasında Türkiye’ye bu haksız suçlamaların yapılamayacağını vurguladı. Son konuşmayı yapan Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, yurt dışında, Ermeni soykırımı iddialarını çürütmek için yaptığı çalışmalardan, hazırladığı eserlerden, topladığı belgelerden bahsetti. Ancak, önyargılı batının iknaya yanaşmadığını söyledi.

Netice olarak; Bilim Araştırma Vakfı’nca hazırlanan bu konferans, yararlı, düzeyli ve aydınlatıcıydı. Atıllığı bırakıp da çeşitli platformlarda ikide bir gözümüze gözümüze sokulan Ermeni sorunu ile ilgili toplantıların yapılması; düşüncelerin, belge ve bilgilerin açıklanması, tartışılması (biraz geç kalınmış da olsa) gerçeklerin gün yüzüne daha berrak bir şekilde çıkması açısından sağlıklı bir gelişme.

Yorumlar kapatıldı.