İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermenistan’a Diaspara hakim

Sayı: 550 – 20.06.2005 | Fatih Uğur

ERİVAN – Son 4 yılda Ermenistan’da ciddi bir ekonomik gelişme yaşanıyor. Milyar dolarlık yabancı sermaye yatırımları inşaat, turizm, mücevher işlemeciliği gibi alanları hareketlendirmiş durumda. Ancak ekonomik büyümeye rağmen istihdam, gelir paylaşımı sorunları var. Herkesin gözü Türkiye kapısının açılmasında.

Türk-Ermeni ilişkileri bugüne kadar hep soykırımı tartışmalarının gölgesinde kaldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan’a sorunu çözmek için birkaç ay önce komisyon kurulmasını önermesi Erivan’da geç de olsa yankı buldu. AK Parti Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği üç günlük gayr-i resmi ziyaret, iki ülke ilişkilerine yeni bir dinamizm katacak adımların atıldığı bir gezi oldu. Çömez, üniversitede Ermeni gençlere konferans verdi, Ermenistan Meclis Başkanı Arthur Bağdasharyan’la, milletvekilleriyle üç milletvekili, üst düzey bürokrat ve diplomatlarla görüştü, son olarak Taşnak Partisi’nin ikinci ismi Ermeni Davası Büro Başkanı (Parti’nin Uluslararası Sekreteri) Giro Manoyan’la bir araya geldi. Manoyan, kendi tabiriyle bir Türk siyasetçiyle derinlemesine olmasa da birçok konuyu ele aldığı, isteklerini anlattığı ilk ve önemli görüşmesini gerçekleştirdi. Şüphesiz, bu görüşmeler gayr-i resmi de olsa ilişkilerin seyri açısından ileriye dönük umut verdi.

Büyük bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor

Peki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasından sonra ortaya çıkan siyasî, ekonomik ve toplumsal güçlükler, Azerbaycan ile savaş, Türkiye ile 1992’den beri sınırlarının kapalı olması gibi ciddi sorunlarla boğuşan Ermenistan’da günlük hayat nasıl? Son beş yılda turizm gelirlerinde, bazı sanayi yatırımlarında, inşaat, mücevher işlemeciliği ve telekomünikasyon sektörlerinde seri adımlar atan Ermenistan, bu hızı neye borçlu? Türkiye’nin gayr-i resmi diplomatik ziyaretle attığı adımlar önümüzdeki günlerde nasıl yankı bulacak? Türkiye ve Ermenistan sorunlarını üçüncü ülkelerin müdahalesinden kurtararak çözebilecek mi?

Bu soruların cevabını yerinde araştırmak için gittiğimiz Ermenistan’da iş adamlarından akademisyenlere, eski ve yeni parlamenterlerden öğrencilere, sokaktaki vatandaşa kadar birçok insanla konuştuk. İlk dikkat çeken husus, 3 milyonluk nüfusu ile ticaret hacmi 500 milyon doları aşan Ermenistan’da büyük bir değişim ve dönüşümün yaşanıyor olması. Başkent Erivan’ın caddeleri lüks otomobillerle dolu. Şehrin dört bir yanında yeni alışveriş merkezleri, eğlence mekanları, oteller ve restoranlar inşa ediliyor. Ancak, Gürcistan ve İran sınırı ile havayolu dışında dünyaya açılan kapısı bulunmayan Ermenistan’da ekonomik krizin izlerini de görmek mümkün. Bir yanda milyon dolarlık arabalara binen zenginler, diğer yanda minibüsle evine ulaşmaya çalışan 200 dram (45 dolar) maaşlı işçiler… Ülkede hem büyüyen bir ekonomi hem de istihdam ve gelir paylaşımıyla ilgili problemler var.

Kilitten deterjana birçok ürün Türkiye’den

Ancak sokaktaki vatandaşla ya da yöneticilerle konuştuğunuzda sanki ülkenin siyasi olarak tek gündemi var: “Türkiye soykırımını tanıyıp özür dileyecek mi? Sınır kapısı neden açılmıyor?” Bunlar biraz da, dünle yetinen yaşlı neslin yerini alan ve daha fazlasını isteyen genç neslin soruları; çünkü nüfusun yüzde 40’ından fazlası 15-25 yaş arasında. Ancak ortada bir gerçek var. Türkiye, Ermenistan’da sadece “soykırımı” iddialarıyla değil, herşeyiyle var. Osmanlı’dan kalma türküler, jazzve’de (cezvede) pişen kahve, ortak yemek kültürü, Ermenice’ye girmiş sözcükler, mahalle ve sokaklara verilen çoğu Türkçe ancak başında yeni ibaresi bulunan isimler… Hatta, soykırımı müzesinin pencerelerindeki pimapenler, otel kapılarındaki kilitler, deterjan, cips, beyaz eşyaların bir kısmı, tekstilin çoğu Türkiye’den satın alınıyor.

Mashtots Bulvarı’ndaki Beko Bayii’nin sahibi Artyom soyadını söylemek istemiyor. Ancak, lüks ve kaliteli sayılabilecek Beko, Arçelik marka çamaşır, bulaşık makinaları, klima ve buzdolaplarından her ay onlarca satıyor. “İş iştir, kalitenin önyargısı, siyaseti olmaz. Bir sürü üst düzey yönetici de gelip eşya satın alıyor.” diyor. İki yıl önce açılan dükkanda 300 ila 1000 dolar arasında beyaz eşya bulmak mümkün. Malatya Pazarı’na ait kuruyemişler, Kar Gıda cipsleri, Bingo, Alo, Omo deterjanları çoğu dükkanın vitrinini süslüyor. Laleli’den alınan tekstil ürünleri ise semt pazarları ile dükkanlarda satılıyor. Hem de Çin mallarıyla yan yana… Ermeni vatandaşlar tekstil ürünlerimizin kalitesinden ziyade ucuz olanını tercih ediyor.

Ermenistan’da Armavia, Türkiye’de Tower Tur işbirliğiyle Flyair’a ait uçaklarla İstanbul-Erivan arasında her hafta 4 uçuş gerçekleşiyor. Her seferde 80 yolcunun taşındığı uçuşların en büyük müşterisi Laleli-Erivan arasında iş yapan Ermeni ve Rus vatandaşları. Bavul ticaretini uçağa taşıyan girişimciler, mallarının çoğunu Gürcistan üstünden Ermenistan’a karayoluyla alıyor. Ama kimse uçakta da olsa eli boş gitmiyor. Türkiye Ermenilerinin 60 bin olan nüfusunun dışında ticaret yapmak, iş bulmak için İstanbul, Antalya merkezli ciddi bir iş göçü de yaşanıyor. Türkiye’de kaçak ya da kayıtlı çalışan Ermenistan vatandaşlarının sayısının 30 binden fazla olduğu belirtiliyor.

Dolaylı yoldan da olsa Türkiye’den gıda, temizlik, kimya, inşaat, özellikle tekstil alanında çok ciddi bir ithalat yapılıyor. Türk-Ermeni İş Geliştirme Konseyi’nin tespitlerine göre, iki ülke arasındaki dolaylı ticaret yıllık 100 milyon doların üstünde. Ermeni Sanayici ve İşadamları Derneği (UMBA) Başkanı Gagik Makaryan, bunun 50 milyon doların üstünde olduğunu doğruluyor. Rakamlar, Ermenistan ekonomisinin onda birinin sınırları kapalı “kötü komşu” Türkiye’den gerçekleştirildiğini gösteriyor.

Ülke, ekonomik anlamda Sovyetler’den miras aldığı telekom, sağlık, yazılım, elmas kesme, mücevher, altın işleme sektörlerinde ciddi bir büyüme içinde. Avrupa Birliği Ticaret Odası Ermenistan Direktörü Hovhannes Igityan’ın (Yiğityan) verdiği rakamlar, ülkede son yıllarda gerçekleşen ekonomik büyümenin arkasında yatan gerçekleri gün ışığına çıkarıyor. Sekiz yılda yapılan yabancı yatırım miktarı 1 milyar doları bulmuş. Bundan daha önemlisi ABD, AB, Dünya Bankası, IMF ve Japonya’nın 1991-2002 arasında doğrudan Erivan yönetimine verdiği 2,9 milyar dolarlık hibe yardımlar dış kaynak olarak kullanılmış.

1 milyar dolar yabancı yatırım

Rusya, Yunanistan, ABD, Fransa, Kanada, Arjantin, Belçika, İran başta olmak üzere 40 ülkenin yatırımcıları Erivan’la iş yapıyor. Ancak, ülkedeki hızlı gelişim doğrudan bununla ilgili değil. Başta Fransa, ABD, Suriye, Lübnan, Belçika olmak üzere 90 ülkedeki 6 milyona yakın diaspora Ermenisi’nin ülkeye gönderdiği 800 milyon doların üzerindeki sıcak para ülkedeki değişimin altındaki gizli güçlerden biri. Kimilerine göre bu rakam gizli savunma harcamaları, kayıtdışı ekonomi gibi faktörler dikkate alındığında milyar doların çok çok üstünde. Bazı parlamenterler ve iktisatçılar, ekonomiyi canlandıran yatırım ve hibelerin milli ekonominin gelişmesine engel olduğu görüşünde.

Ermenistan ekonomisinin gizli gündem maddelerinden bir diğeri de Türkiye’nin AB üyeliği. AB ile sınır komşusu olmak Ermenistan’ı heyecanlandırıyor. Daha şimdiden bu konuda hazırlıklar bile yapılıyor. Amerika Ticaret Odası Temsilciliği’nin yanında, Avrupa Birliği Ticaret Odası Temsilciliği iş dünyasında koordinasyon sağlıyor. Avrupa Üniversitesi adıyla kurulan European Regional Academy, bürokratlar yetiştiriyor. Her iki kurum, ülkenin AB’ye uyumu sürecine hazırlanması ve ekonominin liberalleşmesi için ciddi adımlar atıyor.

‘Tek sorun, Türkiye sınırının kapalı olması’

Türkiye-Ermenistan sınırının kapalı olması Erivan’da ciddi sıkıntı meydana getiriyor. Ermenistan Parlamentosu’nda 1990-99 arasında milletvekilliği yapan Hovhannes Igityan’a göre çözüm basit: “Ermenistan’da hafif sanayi gelişiyor. Sadece Gürcistan ve İran üzerinden gerçekleşen ticaret bu ülkenin en büyük problemi. Bu yüzden diyalogdan yana açıklama yapan ve adımlar atan Türkiye’nin atacağı yeni adım, sınır kapısının açılması olmalı. Zaten var olan ekonomik ilişkilerin büyümesinin tek yolu bu.”

Igityan’ın verdiği bilgiye göre son 4 yılda yatırımcıların başını Almanya, Belçika, Fransa çekiyor. Rusya ve İran Ermenileri’nden oluşan işadamları ise daha çok inşaat alanında etkin. Ülkenin en büyük inşaat işlerini bu ülkelerden gelen işadamları yapıyor. Diaspora yardımlarının bir kısmı kamu projeleri olarak bilinen konut, yol ve otel yatırımlarında kullanılıyor. Rus Ermenileri’nin ortaklığının bulunduğu şirketler, Erivan’daki Cumhuriyet Meydanı’nın etrafında yükselen binaların mimarı.

AB’li yatırımcıların ilgisini hatırlatan Igityan, sadece son dört ayda iki Alman şirketin 45 milyon Euro’luk yatırım yaptığını anlatıyor. Belçika ile gerçekleşen ticaretin temelinde Ermenilerin elmas kesim ve mücevher işleme sektöründe söz sahibi olması yatıyor. Mücevher endüstrisi, Belçika ile Ermenistan arasındaki bavul ticaretiyle dönüyor. Ermeni ustalarının maharetiyle Belçikalıların girişimciliği ve teknolojisi küçük bir atölyede buluşuyor. Zira, pahada ağır, yükte hafif bu sektörün hammaddesi, üretim aletleri ya da ürünler bavula sığacak küçüklükte.

Bir kırat elmasın satın alma değeri dünya piyasalarında 50 dolar civarında, mücevher kesim ustalarının işlemesinden sonra piyasaya sürülmesi halinde ise 3-5 bin doları buluyor. Kısacası elmas işlemeciliği Ermenistan’ın altın yumurtlayan tavuğu.

Kapalıçarşı’nın altını, bizim mücevherimiz var

UMBA Başkanı Makaryan, gıda endüstrisinden sonra ikinci sırayı alan mücevher endüstrisinde ihracat rakamlarının geçen sene 350 milyon dolara ulaştığını kaydediyor. Ülkedeki dört büyük mücevher fabrikasının yanı sıra Khorenatsi Caddesi’ndeki Barnik Çarşısı, geleneksel atölyelerde iş yapan yüzlerce kuyumcu ve mücevher ustasının barındığı bir yer. Çarşının eski ustalarından Paruyr Nazaryan (50) elmas kesim işinden haftada 15-20 dolar kazanamadığını söylüyor. Ona göre ihracatın en önemli ayağını tutmakla birlikte mücevher sektörünün en büyük sorunu sayıları binleri aşmış ustaların ekonomiye dahil edilememesi. Barnik Çarşısı esnaf ve ustalarından bir kısmı 1988-90 dönemlerinde İstanbul’da çalışmış. Bilenler “Kapalıçarşı’nın altını varsa, bizim de elmas ve mücevherlerimiz var.” diyor. Mücevher sektörü, kayıtdışı ekonominin döndüğü alanlardan biri. Kimilerine göre yıllık iş hacmi 500 milyon doların üstünde.

Sovyetler zamanında Silikon Vadisi diye bilinen Erivan bu mirasını da diriltmeye çalışıyor. Altı büyük şirketin faaliyet gösterdiği yazılım mühendisliği alanında 8 bine yakın kişi istihdam ediliyor.

Bu sene 500 bin turist bekliyorlar

Ekonominin can damarlarından biri de turizm. Ermenistan, gerek diaspora Ermenileri gerekse dünyanın değişik yerlerinden nüfusunun onda birine yakın turist çekebiliyor. Özellikle beş yıldızlı otel sayısında ve hizmet sektöründe ciddi büyüme yaşanmasının temelinde dışa açık, istihdama dayalı turizm politikaları yatıyor. 2004’te 350 bin turist ağırlayan ülkede, 2005 sonu itibariyle beklenti 500 bin turist. 150 bin yatak kapasitesiyle turizm ülke içi istihdamın önemli bir ayağını oluşturuyor. Üç hafta önce Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan’ın açılışını yaptığı Golden Palace Oteli için yapılan yatırım miktarı 40 milyon dolar. 800 kişinin istihdam edildiği otelin ortakları Güney Kıbrıslı ve Lübnanlı. Kiliselerde, otellerde Avrupalı turistlerin yanı sıra Japonları, Çinlileri, İranlıları görmek mümkün. Turist çeken Ermenistan, son iki yıldır Antalya’ya binlerce turist gönderiyor. Türkiye’ye turist göndermek için TourTransLex şirketini kuran kadın girişimci Ovsanna Stepanyan, İstanbul merkezli yolculukların bavul ticaretini, Antalya yolculuklarının da iki ülke turizmini olumlu etkileyeceğine inanıyor.

Cumhuriyet Meydanı olarak adlandırılan Republic Square çevresindeki otel ve işyerlerinde 25-30 metrekarelik ofislerin kirası aylık 500-550 dolar. Lüks bir işyeri ya da ev kirası için 1500 doları gözden çıkarmak zorundasınız. Stepanyan’a göre vasat yaşayan üç Ermeni ailesine bakabilecek bu paranın kat be katı turizm yoluyla geri kazanılıyor. Çünkü Erivan’ın zenginleri için yanıbaşındaki Türkiye’nin turizm imkanları hem fırsat hem ucuzluk sunuyor.

Dram’ın değer kaybetmesi korkutuyor

Son üç yılda ciddi bir gelişme gösteren ekonomide her şey bu kadar da tozpembe değil. İki yıl önce yüzde 14,5 gerçekleşen büyüme oranı geçen sene yüzde 8’e düştü. Bu oranın bu yıl yüzde 9 olması bekleniyor. Ağır sanayinin gelişmemesi, iki sınır kapısına bağımlılık, diasporadan gelen kolay para büyümeyi olumsuz etkiliyor. Yatırımlara rağmen öncelikli problem istihdam. Gelen paralara ve büyüyen ekonomiye rağmen son üç yılda istihdamda sadece yüzde 1’lik artış gerçekleşmesi yöneticilerden çok halkı düşündürüyor. Erivan sokaklarında Karabağlı birkaç fakiri anlatmak değil derdimiz. Ermenistan’da kişi başına düşen milli gelir aylık 90 dolar. Ancak son üç yıldaki hızlı değişime rağmen işsizlik oranı hâlâ yüzde 10’larda. Üniversite mezunlarının yüzde 50’si işsizlik korkusuyla okulunu bitiriyor. Rusça, Fransızca, İngilizce, Ermenice bilen üniversite mezunlarını bekleyen maaş ancak 200 dolar yani 90 bin dram. Bu rakam lüks sayılabilecek bir ücret.

Ülkenin pop müzik alanında ün yapmış isimlerinden Armine Nalapetyan, tam bir Tarkan hayranı. “Kapılar açılıp işler düzelecekse Türkiye’nin her yerinde konser veririm.” diyor. 18 yaşındaki dünyaca tanınmış piyano sanatçısı Armine Aharonyan ise Amerika, Kanada dahil 15 ülkede onlarca uluslararası konser vermiş. Geçen yıl Türkiye’deki bir programda grup içinde yer almış.

Bir buçuk yıl önce 700 işçiyi istihdam eden ve kişi başına aylık 25 bin dram ödeyen Ararat Beton Fabrikası, inşaat sektöründeki hareketlilikten nasibini almış bir kuruluş. Büyüyen fabrikada işçi maaşları üç katına çıkarak 80 bin dram olmuş. Öteki Erivan diye tabir edilen Bangladesh Mahallesi şehrin dışında gecekondulardan oluşuyor. İşsizler ordusunun tek beklentisi diasporadan gelecek 40-50 dolarlık yardımlar. Birkaç yıl önce 12 bin dram olan asgari ücretin 20 bin dram’a yükseltilmesi çalışanları tatmin etmiyor.

İki yıl önce 550 dram olan 1 doların, 450 dram etmesi hem Merkez Bankası’nı hem de halkı korkutuyor. Son 20 günde müdahalelerle dram’ın değeri yükseltildi. Ermeni parasının dolar karşısında değer kaybetmesinin arkasında ithalatın artması gösteriliyor.

Ermenistan Merkez Bankası Başkanı Dikran Sarkisyan’ın son günlerde birinci gündem maddesi haline getirdiği döviz kurundaki dengesizlik ve yurtdışından gelen paraların ekonominin büyümesini engellediği tezi, yaşanan sıkıntının bir göstergesi. Sarkisyan, “Sanayimizin gelişmemesinin sebebi Ermenistan bütçesinin iki katı paranın yurtdışından gelmesidir.” diyor. Doların değer kazanmasını halk Amerikan ekonomisine bağlıyor. ABD’de taş düşse, Erivan’da hissediliyor yani. Şu anda bir Euro, 550-555, bir dolar 450-458 Ermeni dramı bandında. Döviz olarak vatandaşlar daha çok Euro’yu tercih ediyor.

Yunan girişimcilerden memnun değiller

Üç yıl önce Yunanistan’ın 65 milyon dolar ödeme vaadiyle hizmete aldığı cep telefonu operatörü ArmenTel, halkın gündemindeki en büyük problem. Şirket, hat ücretlerinin yüksek, kapsama alanının yetersiz olmasından ötürü sadece 300 bin cep telefonu abonesine sahip. Lübnanlı işadamlarının Karabağ’da operasyona başlattığı Karabagtell kapsama ağını tüm ülkeye yayacak. Ancak Ermeni gençleri hâlâ konuşamamaktan şikayet ediyor. GSM ihalesini şehrin su ve kanalizasyon altyapısını da yenileme vaatleriyle alan Yunan işadamları bugünlerde pek de sevilmiyor. 25 dolarlık kontör kartların 180 dolara karaborsada satılması kimsenin hoşuna gitmiyor.

Ülkenin en büyük think-thank kuruluşlarından biri olan International Center for Human Development (ICHD) Direktörü Tevan Poghosyan, Türkiye sınırının kapalı olması, Kafkas ve Hazar bölgesinde alternatif enerji yollarının ve politikalarının üretilememesi, enerji açığı nedeniyle Ermenistan’ın uzun vadede ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalacağı görüşünde. Sınırın açılmamasını Azerbaycan dış politikasının Türkiye’yi etkilemesine bağlayarak, “Kapılar kapalı kaldığı müddetçe, Erivan’ın güçlükler çektiği doğru. Ancak Türkiye’nin doğusunun gelişmemesinin altında 13 yıldır başlatılmayan diplomatik ilişkiler ve kapının açılmaması da var. Ağrı’nın öteki yakasında biz Paris gibiyiz. Ama Türkiye’nin doğusu için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Türkiye bu bölgesine de her iki ülkenin gençlerine de haksızlık etmemeli.” diyor.

Poghosyan, Türkiye’den TESEV, Ermenistan’dan HASA’nın yaptığı anket çalışmasına da atıfta bulunarak, “Erivan yönetiminde ilişkileri düzeltmek için bugüne kadar görülmedik olumlu bir altyapı var. Türkiye bunu görmeli. Halkların fikirleri buna göre şekillenir.” diyor. “Politikacılar politikaya, işadamları işine bakmalı.” diyen ülkenin en büyük işadamlarından Sil Group’un patronu Khachatur Sukiasyan, ticari ortaklık kurmak ve iş yapmak için karşılıklı birçok fırsat bulunduğunu söylüyor. Ona göre gıda, mücevher, tekel ürünleri anlamında Ermenistan; hayvancılık, tekstil, demirçelik gibi alanlarda sınır illeri daha şanslı.

Patronlara Porsche vatandaşa troleybüs

Milyar dolarlık bütçeyi yöneten Silk Group’un mücevher, gıda, meşrubat alanlarında ciddi yatırım ve iş hacmi var. Şirket ortaklarından Robert Sukiasyan, 6 ay önce 500 bin dolara Porsche satın almış. İşsizlik ve gelir dağılımı sorunlarına rağmen kendi zenginlerini oluşturan Erivan ekonomisi, Masthtots Bulvarı’nda spor BMW arabasıyla karşımıza çıkıyor. Arkada minibüs ve troleybüslerle evlerine gitmeye çalışan Erivanlılar ve lüks otomobil meraklısı patronlar. Üç yıl önce ocakbaşı kebap dükkanlarıyla çevrili Brosyan Caddesi, şimdi lüks restoranlarla dolu. Yeni patronların en büyük merakı Almanya ve ABD’den gelen Mercedes, BMW, Cadillac marka arabalar.

Erivan’daki başarılı işadamlarının ortak bir özelliği var. Fransa, ABD, Suriye gibi ülkeleri görenler girişimcilik açısından önde. Ülkenin 200 büyük firmasının muhasebe, vergi işlerini yöneten Grant Thornton Yönetim Kurulu Başkanı Armand Pınarbaşı, Fransa göçmeni bir Ermeni. Yedi yaşına kadar İstanbul Kurtuluş’ta büyüyen Pınarbaşı, 20 banka ve Philip Morris’in, Alcatel’in, Amerikan Üniversitesi’nin ve Ermenistan Ulusal Bankası’nın hesaplarını tutuyor. Kayıtlı ekonomi ve yabancı yatırımcıların işleri onun elinden geçiyor kısacası. Serbest pazar şartlarının kurulmasına çalıştıklarını anlatan Pınarbaşı, işadamlarının siyasetle çok fazla iç içe olmasının ileride ekonomiye zarar vereceğini söylüyor. Rüşvet, temiz toplum gibi ihtiyaçların tam karşılanması için global ekonominin şartlarına uyulmasını ve Türkiye’nin buna katkı sağlamasını istiyor.

Sınırı kapalı tutma inisiyatifini kullanan Türkiye, ancak Ağrı Dağı’nın öteki yakasında ekonominin inisiyatifini eline geçiren Ermeni işadamları dolu dizgin dünya ekonomisiyle bütünleşiyor. Bütün bu gelişmelere bakıp Ermenistan’ı ‘Küçük İsrail’ diye tanımlayanlar var. Ancak politikacıların iki ülke arasındaki yolları açması halinde bölgesel anlamda çok ciddi değişimler yaşanacağı da ortada.

ANTEP LAHMACUN AYDA 60 BİN DOLAR KAZANDIRIYOR

Kafeterya ve restoranlar sokağı Tumanyan Caddesi 21 numarada lahmacun kokusu hakim. Restorandan girdiğinizde sizi bekleyen sürpriz ise Sarkis Usta. Türkçe’yi ve lahmacun yapmayı nenesinden (ninesinden) öğrenen Sarkis Usta, 15 kişiyi istihdam ediyor. Kilikya Antep Lahmacun Salonu’nda günde 1500’ün üstünde lahmacun satılıyor. Şehirde pizza ve lahmacun üretimi yapan 200 firmadan en çok tutulanı Sarkis Gırboyan’ın yeri. Aylık cirosu 60 bin doların üstünde. Dedesi ve nenesi tehcirde Suriye’ye gitmiş. 40’lardan sonra Erivan’a yerleşen Gırboyan ailesinin torunları başkentin en leziz lahmacununu yapıyor. Sarımsak ve baharat lahmacunda sevilmiyor. Sarkis Usta, espriyle karışık “Bu lahmacunu dedemlerin zamanında da en iyi Ermeni ustaları yaparmış. Siz sonradan öğrendiniz.” diyor. Kağıt gibi ince hamuru, lezizliğiyle lahmacunların sırrını vermiyor: “Devlet sırrı söylemem.” Meclis Başkanı Bagdhasaryan’dan Cumhurbaşkanı Koçaryan’a kadar birçok isme lahmacun servisi yapan Sarkis Usta, “Türkiye’den gelenlerin başımın üstünde yeri var. Nenem oraları çok anlattı. Konuğum olun ama siyasete girmeyelim.” diyor. Salonun müdavimlerinden Joseph Avetisyan ekliyor: “Bazılarının kafasında hâlâ 1915’teki Türkiye var. Artık herkes yeni Türkiye’yi görmek istiyor.”

Yorumlar kapatıldı.