İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Murat Yetkin:Siyasi hava ağırlaşıyor-RADIKAL

Almanya Parlamentosu’nun 1915 Ermeni
olaylarına ilişkin kararı ve Türk Dışişlerinin buna verdiği
alışılmadık
ölçüde sert tepki öncesinde Ankara kulislerinde
bir başka sıkıntı
konuşuluyordu.

Bu sıkıntı, 14 Haziran akşamı Başbakan Tayyip Erdoğan’ın
Ankara’daki Avrupa Birliği büyükelçilerine verdiği
yemekte, Güneydoğu
konusunda yapılan uyarılar ve onun yankılarıydı. AB
büyükelçileri,
hükümetin Güneydoğu ile siyasi, ekonomik ve sosyal
olarak yeterince
ilgilenmediğini, terörle mücadeleyi yalnızca güvenlik
boyutuna
bıraktıkları eleştirisinde bulunuyorlardı. Bu sözler, yemeğin
başında
Erdoğan ve ekibine dağıtılan bir bilgi notunda yazıyordu. Bilgi notu,
ertesi gün (dönem başkanı Lüksemburg adına) Hollanda
Büyükelçisi Sjörd
Gosses tarafından basına verildi. Konu, aynı gün, 15’i akşamı
Lübnan’a
gitmek üzereyken Erdoğan’a sorulduğunda, Erdoğan bu konunun
konuşulmadığını söyledi. Konuşulsaydı, Erdoğan cevabını verirdi.
Gerçi
yemekte çekilen fotoğraflarda Erdoğan olmasa da ekibinin
üyelerinin,
İngilizce metni dikkatle okuduğu gözlenebiliyordu, ama acaba
büyükelçi
Gosses dağıttığı metnin -kritik cümlelerini de içeren
bölüm dahil
tamamını yemekte okumamış, Erdoğan da bu nedenle üzerinde
durmamaya mı
karar vermişti?

Bu belki çok önemli değil. Önemli olan,
büyükelçilerin
hükümeti sıkıştırmak için metni sıcağı sıcağına basına
sızdırması.
Tıpkı bir buçuk ay kadar önce Güneydoğu’dan gelen
DEHAP’lı belediye
başkanlarına yaptıkları “PKK ile ilişkilerinizi kesin” uyarılarını
sızdırdıkları gibi, bu görüşmeyi de kamuoyu ile paylaştılar.

İyi de oldu. Böylece AB’nin tam üyelik amaçlı
müzakerelere
başlamadan önce Türkiye üzerindeki siyasi ve psikolojik
baskıyı artırma
niyeti açığa çıktı. Türkiye’nin Kıbrıs’taki ağır
hayal kırıklığını ve
bu durumun hükümetin yeni adımları 17 Aralık 2004 zirvesi
öncesinde
attığı rahatlıkta atmasının önünde nasıl bir engel
oluşturduğunu
görmezden gelen AB, acaba Türkiye’yi bir çeşit
yıldırma siyaseti mi
izlemeye başladı?

Aslında Almanya’da eylülde yapılacak seçimlerin muhtemel
galibi
Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) lideri Merkel, bu siyaseti
saklamıyor da. Dün, Almanya Parlamentosu’nun Ermeni kararı
öncesinde
yaptığı konuşmada, yine Türkiye’nin AB’nin tam üyesi olmaması
gerektiğini söyledi. En son ‘Avrupa dışı’ gördükleri bir
başka gruba,
Yahudilere karşı siyaset yükselttiklerinde nelerin olduğu malum
Almanya’nın bu kararı, Avrupa’da giderek yükselen Türkiye
taşlama
modasının ulaştığı tehlikeli boyutları gösteriyor.

Türk dış politikası gibi, artık onunla iç içe
girmiş olan iç
politikası da son yılların en ciddi sıkışması içine girmeye
başladı.
Türkiye için çok sıcak ve sıkıcı bir yaz ve güz
görünüyor ufukta.

CHP’den Kıbrıs uyarısı

Hafta sonu Ankara’dan ayrılacak ABD Büyükelçisi
Edelman tarafından
verilen Milli Gün davetinde Adalet Bakanı Çiçek ve
CHP Genel Başkan
Yardımcısı Öymen ellerinde hamburger tabaklarıyla karşılaştılar.
Aralarında geçen kıvrak siyasi sohbet, Ankara’daki havanın
gerilimini
esprili bir şekilde de olsa yansıtıyordu. Şu şekilde gelişti:

Öymen – Hükümetinizin başarılarını bekliyoruz.

Bakan Çiçek: Biz de muhalefetinizin başarılarını
bekliyoruz.

– Darısı başınıza. Bizi çalıştırıyorsunuz zaten. Meclis 1
Temmuz’da tatile girecek mi?

– Öyle planlıyoruz. Sıradaki kanunlar biterse…

– Diyorlar ki, hükümet 1 Temmuz’da Meclis’i tatil edip Kıbrıs
protokolünü öyle imzalayacak, Meclis tartışmasından
kaçmak için.

– Protokol için Meclis’in açık, ya da kapalı olması fark
etmiyor ki…

– Bakın sizi uyarayım: Sakın ha, Kıbrıs protokolü konusunda
aceleci davranmayın!

– Bir acelemiz yok zaten.

– Bırakın Meclis açılsın. Rezervi de koyun, biz de sizi
destekleyelim. Acele davranmak sakıncalı.

Çiçek son yoruma yanıt vermedi, hamburgerinden son
lokmayı alıp
izin istedi. Öymen de, hemen arkasında, muhtemelen Kıbrıs
konuşmakta
olan Genelkurmay İkinci Başkanı Başbuğ ve İngiltere
Büyükelçisi
Westmacott’dan oluşan gruba katıldı.

Yorumlar kapatıldı.