İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`Gençleri özgür bırakın´


Aznavour: Ben Ermeni kökenli bir Fransızım, annem de Ermeni kökenli bir Türktü.

Fransa’nın efsane şarkıcısı Charles Aznavour’un anıları Türkçeye çevrildi. 81 yaşındaki Ermeni kökenli şarkıcı: Türk gençliğinin omuzlarındaki yük çok ağır, onları bu yükten kurtarıp özgür kılmak gerek

MAHMUT HAMSİCİ

İSTANBUL – Yüzyılın en büyük müzisyenlerinden Charles Aznavour hem insanın ruhuna dokunan parçaları hem de ailesinin Türkiye’den göç etmiş olması nedeniyle bir dönem Türkiye’de de en çok sevilen yabancı şarkıcılardan biri oldu. Bizim gibi 80 sonrası kuşaklar onun şarkılarının dillere dolandığı zamanları yetişememiş olsak da en azından ‘La Boheme’i, ‘Hiers Encore’u tanıdık, sevdik. Aznavour’un Türkiye’de son olarak gündeme gelişi ise şarkılarıyla değil rol aldığı ‘Ararat’ filmiyle oldu. Sanatçının Atom Egoyan’ın filminde rol alması Türkiye’de bazı kesimlerden büyük tepki çekti ve Aznavour’a adeta Türkiye düşmanı yaftası yapıştırıldı. Aznavour’un Ermeni tehciri konusunda Türk kamuoyundan farklı düşündüğü doğru olsa da iddiaların aksine o tam anlamıyla bir Türk dostuydu. Belki de bu konudaki düşüncelerini en iyi, ‘Lettre A Un Ami Turc’ (Bir Türk Dosta Mektup) adlı şiirinde ifade ediyordu: “Çıkartamaya karar verseydin Yüreğimdeki dikeni Senin ayağındaki de Yok olur giderdi Sen de ben de Özgür olurduk ve kardeş”. Tam da Ermeni tehciri üzerine sert tartışmaların döndüğü bir zamanda Aznavour’un anı kitabı ‘Geçmiş Zaman Olur ki’ Aras Yayınları tarafından Türkçe’ye kazandırıldı. Time dergisinin yüzyılın sanatçısı seçerek kapak yaptığı Aznavour kitabının Türkçe’de yayımlanması vesilesiyle röportaj önerimizi geri çevirmedi ve adeta Türkiye’ye seslendi.

‘Bir Türk Dosta Mektup’ isimli çok güzel bir şiiriniz var. Bize biraz bu şiirden bahseder misiniz? Bu Türk halkına mı yoksa bir arkadaşınıza mı yazılmıştı?

Türk halkına. Ama aynı zamanda bir arkadaşım da vardı. Çok iyi bir arkadaşımdı, trafik kazasında yaşamını yitirdi. Türktü ve onunla iki kardeş gibiydik. Ama sonuç itibarıyla Türk halkına hitap ediyorum. Ama özellikle de Türk politikacılara hitap ediyorum. Çünkü halkın kendisi dünyanın her yanında olduğu gibi bir şeylerden daha az haberdardır.

Ailenizden bahseder misiniz?

Bütün ailem Türkiye’den değil. Anne tarafım Türkiye, baba tarafım Gürcistan kökenli.

Anneniz Türkçe konuşuyor muydu?

Annem Türkçe konuşuyordu, Arap harfleriyle Türkçe yazıyordu ve okuyordu. Ama annemin Türklüğü benim Fransızlığım gibiydi. Ben kendimden bahsederken Fransa Ermenisiyim demiyorum, Ermeni kökenli Fransızım diyorum dolayısıyla annem de Ermeni kökenli bir Türktü.

Türkiye’ye geldiniz değil mi?

Türkiye’ye iki kez geldim. Şarkıcılığımın ilk yıllarında geldim ve Taksim’de bir gazinoda şarkı söyledim.

Ne zamandı?

50 yıl kadar önceydi. Hilton henüz yeni inşa edilmişti (gülüyor). İkinci defasında bir arkadaşıma geldim, bir yerde oturuyordu yerin adını şimdi hatırlayamıyorum. Onunla bir hafta geçirdim. Çünkü çok çok iyi arkadaştık.

Tekrar gelmek istiyor musunuz?

Eğer Türk hükümeti beni davet ederse Türkiye’ye geleceğim. Türkler demek istemiyorum çünkü yöneten, karar alan hükümettir. Eğer Türk hükümeti benim Türkiye’ye geçerli bir neden için gelebileceğimi düşünürse geleceğim. Türkiye’ye çok kez davet edildim; sinema festivali için, müzikle ilgili şeyler için vs vs. Hep aynı şeyi söyledim, ancak resmi olarak davet edilirsem geleceğim. Ama büyük bir zevkle geleceğim üstelik, kendimi gelmek zorunda hissettiğim için değil. Geleceğim çünkü Türkiye çok sevdiğim bir ülke!

Eklemek istediğiniz başka şeyler var mı?

Tüm iyi niyetimle her şeyi anlattım. Bir şey daha söyleyebilirim yine de. Soykırım olduğunda Türkler Ermeni çocukları evlat edindi. Eğer 1.5 milyondan 50 bini evlat edinildiyse, bu hiç küçük bir rakam değil. Dolayısıyla bize ve size rağmen Türkiye’de bir Ermeni gerçekliği var. Her halukarda biz size karıştık siz de bize. Bir şey daha söylemek istiyorum. Türk gençlerine beni görmeye geldiklerinde şunu söylüyorum: “Bugün ne Ermenileri ne de Türkleri dinleyin. Kendi aklınızı kullanarak kendi fikirlerinizi oluşturun.” Türk arkadaşımla niye o kadar yakındık. Annemi alıp Türkiye’de gençliğinin geçtiği yerlere götürdü, onu “mami” diye çağırıyordu. Neden? Çünkü araştırmıştı, anlamıştı. Ben Türk gençliğine öğrenmek için araştırmalarını öneriyorum. Çünkü omuzları üzerindeki yük çok ağır. Üzerinde yük taşıyan biz değiliz, sizsiniz. Bunu kaldırmak ve gençliği özgür kılmak gerekiyor.

‘Politik gösterilere katılmam!’

Sizin de rol aldığınız, Atom Egoyan’ın yönettiği ‘Ararat’ adlı film politik ve Türk karşıtı olduğu için burada çok tepki çekti.

Oysa bu politik bir film değildi.

Politik bir film olsaydı oynamazdım. Biliyor musunuz? Bana bir Kürt filminde oynama önerisi getirildi.

Ben bunu reddettim. Çünkü bu politik bir filmdi. Ben hiç bir zaman Türk halkını incitecek bir şey yapmam.

Siz her yıl 24 Nisan’da düzenlenen soykırım yürüyüşlerine de katılmıyorsunuz sanırım.

Hayır, ben bütün sanatsal gösterilere katılırım ama işin içinde politika olan gösterilere katılmam.

Son yıllarda Ermeni ve Türk halkları arasındaki ilişkilerinin biraz daha iyi olduğunu söyleyebilir miyiz?

Belki de haklısınız. 1915 halklar için bir tabu değil ama hükümetler için bir tabu. Eğer hükümet bu konu ile ilgili açık kapı bırakırsa, bir iyi niyet adımı atarsa, Fransa’daki Ermeni diasporası adına söyleyebilirim ki, Ermeniler yalnızca soykırımın tanınmasını isteyecekler. Ben ailemin evlerini, topraklarını istemiyorum. Ermeni başbakanı da benimle aynı şeyi düşünüyor. Masa başına oturup konuşulacak bir zaman gelecek diye düşünüyorum. Belki konuşulmaya resmen başlanmayacak, benim gibilerle başlanacak sonra da başka insanlarla. İnsanlar dediğim zaman Ermenistan’dan bahsediyorum, diasporadaki Ermenilerden değil.

Çünkü diaspora bazı seyleri farklı görme eğiliminde olacaktır. Bazı şeyler doğrudan olmalı yani Ermenistan ve Türkiye arasında, Ermeni diasporası ve Türkiye arasında değil.

Birbirine çok benzeyen halklar olduğumuzu düşünüyorum. O halde? Yaşama tarzımız bile aynı, yemek yeme tarzımız bile aynı vs. Bizi ayıran hiçbir şey yok. Yalnızca bir geçmiş ayırıyor bizi. Bu geçmişi temizlemekle işe başlamak gerekiyor. Ve bu da size bağlı, bize değil. Bunun kolay bir şey olduğunu söylemiyorum. Bunu çok iyi biliyorum. Ama en azından bir çaba olsa, iyi niyet gösterisi olsa. Bu, Ermeni diasporasının Fransa’da önemli olması nedeniyle, Türkiye’nin AB’ye girmesi açısından da önemli olacaktır.

Yorumlar kapatıldı.