İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sol´un işlevini TÜSİAD mı görüyor?

Mehmet Altan

Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılması planlanan Ermeni Sorunu ile ilgili toplantıyı “ülkeyi arkadan hançerlemek” olarak niteleyen bir iktidara karşı en sert muhalefetin nereden gelmesi gerekirdi?

Kendini “sosyal demokrat” olarak niteleyen ana muhalefet partisi CHP’den, değil mi?

Ama nerede, bu konuda CHP Şükrü Elekdağ öncülüğünde AKP ile yarışa çıktı.

Bu baskıcı yaklaşıma tepki nereden geldi?

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği TÜSİAD’dan…

Cuma günü yapılan TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu toplantısında, Dernek Başkanı Ömer Sabancı, Avrupa’nın bize bakışındaki “ciddi çekinceleri” “Türkiye’nin olumsuz siyasi, ekonomik, demokratik vak’ alarına” bağlayarak, bu ihlallerin çeşitli vesilelerle sergilenmesinin AB’de telafisi güç sorunlar doğurduğunu da anımsatıyor…

Sabancı, “Türkiye gelişmiş demokrasiyi bir yaşam biçimi olarak benimsemek zorunda” diyor… Galiba bu tespit, AK Parti’nin son zamanlarda sallanıp durmasının nedenini de açıklıyor… AK Parti “gelişmiş demokrasiyi” topyekun benimsemek yerine, sadece kendi cenahının isteklerine odaklanmış durumda… Ana dilde eğitimin sorun haline geldiği bir ülkede Kuran kurslarına yoğunlaşmak, bunun bir örneği…

TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı “gelişmiş demokrasi” açısından, hükümetin zaaflarını şöyle sıralıyor:

– Güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanarak gösterilere müdahale etmesi, bu tutumun siyasi sorumluluğunun hükümet tarafından üstlenilmesinin gecikmesi ve alınacak önlemlerde tereddüt edilmesi.

– Uluslararası alanda tanınmış bir yazarımızın kitaplarının imha edilmesi yönünde resmi talimat verilmesi.

– Hükümetin resmi tavrı ‘Ermeni Meselesi’ni bilimsel platformlarda tartışmak olarak açıklanırken, bu konuyu ele almaya hazırlanan bilim adamlarının ‘ülkeyi arkadan hançerlemekle’ suçlanması.

– Türk Ceza Kanunu’nun tatmin edici düzenlemeler yapılmaksızın yasalaşması ve yeni yasanın ifade özgürlüğünü olumsuz etkileyen maddeleri.

– Yasadışı Kuran kurslarına hoşgörü gösterilmesi.

Yukarıdaki eleştirileri sadece TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı yapmıyor. TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç da bunlara katılıyor. “Bazen Kıbrıs, bazen AİHM’ nin bir kararı, kimi zaman Ermeni Meselesi veya herhangi bir ticari kısıtlama” gibi münferit olaylar etrafındaki tartışmaların AB ile olan ilişkilere gölge düşürmesine izin vermekle eleştiriyor hükümeti.

Ardından şöyle devam ediyor:

“Ceza Yasası’nın yeni düzenlemelerini ifade özgürlüğünün sınırlarında dolaştırmak ve tarihçilerin tartışması gerektiğini savunduğumuz bir konuda, ifade edilmemiş fikir sahiplerini peşinen hainlikle suçlamak demokrasi konusunda tüm dünyanın dikkatini çekmektedir. Tüm bunlar, ilerlemeler üzerine gölge düşüren yaklaşımlardır. Bu tür yaklaşımların hükümet içinde tümüyle benimsenmediğini biliyoruz. Ama ‘takım ruhu’nun olması gereken yerlerden çok bu tür konularda ön plana çıkması nedeniyle, bu yaklaşımları münferit olarak niteleyebilme imkanından yoksun kalıyoruz.”

Türkiye’deki kökleşmiş antidemokratik, merkeziyetçi, devletçi, bireyi reddeden rejimi AB dönüştürüyor. Bizdeki ucube zihniyeti “insan odaklı” bir anlayışla yeniden inşaya uğraşıyor.

Hümanizmaya değer veren, antimilliyetçi ve insanı yücelten bir sol anlayışın bunu sonuna kadar benimsemesi gerekmez mi?

Bizde kışla avlusunda siyaset yapanlara sol, cami etrafında siyaset yapanlara da sağ dendiği için olması gerekenlerin hiçbiri olmuyor.

Ne üretim biçimindeki değişim konu ediliyor, ne ileri düzeyde demokrasinin kuralları…

Bunu dile getiren ve dönüştüren tek güç ise AB… Bu anlamda Türkiye’de değişimin dinamosu da AB oluyor.

Şu anda Türkiye’de gerçek bir sol olsa, AB sürecinin hayata geçmesi dışında hiçbir şey düşünmeyecekti… Ne ki bu işlevi TÜSİAD yapıyor… Çünkü burjuvazi de, değişen niteliği nedeniyle, mevcut bürokratik ve dünyadan kopuk zihniyetten zarar görmekte…

Sol’dan beklenenlerin TÜSİAD’dan gelmesinin nedeni bu…

Yorumlar kapatıldı.