İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ERMENİSTAN’DA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ (2)

Ömer E. Lütem

Dün, Avrupa Konseyi’nden gelen baskı üzerine Ermenistan’ın Anayasada bazı değişiklikler yaptığını, ancak hazırlanan metinde, Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesi’ne atıf yapılmaya devam edildiğini, Bağımsızlık Bildirgesi’nin soykırımın uluslararasında tanınmasını Ermenistan’ın görevi olarak belirlediğini ve aynı zamanda Doğu Anadolu’yu da Batı Ermenistan olarak adlandırdığını yazmıştık.

Türkiye, Ermenistan’ın bağımsızlığını tanıdığı 1991 yılından bu yana Bağımsızlık Bildirgesi’ndeki bu iki hususa itiraz etmiştir. Özellikle Doğu Anadolu’nun Ermenistan toprağı sayılması hiçbir şekilde kabul edilemez olarak görülmüştür. Gerçekten de kendisine saygı duyan hiçbir devletin topraklarının bir kısmı üzerinde, hem de anayasal bir metinle, hak iddia eden bir ülkeyle normal ilişki yürütmesi düşünülemez. Nitekim Türkiye Ermenistan ile diplomatik ilişki kurmamıştır.

Ermenistan yetkilileri Türkiye ile Ermenistan arasında ilişki kurulmasının Türkiye’nin toprak bütünlüğünün tanınmasına bağlı olduğunu gayet iyi bilmektedirler. Bunun önündeki başlıca engel ise Bağımsızlık Bildirgesi’nin hükümleridir. Avrupa Konseyi’nin istediği değişiklikler yapılırken bu hükümler de kolaylıkla değiştirilebilirdi. Bunun yapılmaması, diğer bir deyimle, Doğu Anadolu üzerinde hak iddia etmeye devam olunması, Ermenistan bakımından bir talihsizlik ve kaçırılan bir fırsat olmuştur.

Diğer yandan Ermenistan’ın hem Batı Ermenistan’dan bahsetmesi, hem “soykırımın” uluslararasında tanınması için çaba sarf etmesi hem de Türkiye ile diplomatik ilişki kurarak sınırların açılmasını sağlamak istemesi, diğer bir deyimle hiçbir şey vermeden her şeyi almaya çalışması, makul değildir.

Ermenistan’ın çelişkili gibi görünen bu tutumunun başlıca sebebi Türkiye’ye karşı yürütmekte olduğu mücadeleyi kazanmakta olduğu inancıdır. Nitekim son aylarda bazı ülke parlamentolarının peş peşe sözde Ermeni soykırımını tanıyan kararlar alması, 90. yılı anma etkinliklerine diğer ülkelerden de çok sayıda katılım olması ve nihayet Türkiye’de bazı bilim adamlarının Ermeni tezlerini açıkça benimsemeleri ve hatta bunları Türk kamu oyuna kabul ettirme çabası içine girmeleri gerek diasporayı gerek Ermenistan’ı bir tür zafer havasına sokmuştur. Ermenistan’ın, Türkiye’nin istediği Anayasa değişikliklerini yapmamasının ana nedeni budur.

Başbakan Erdoğan’ın Nisan ayı ortasında, soykırım iddialarını araştırmak üzere bir tarihçiler komisyonu kurulmasını önerdiği hatırlanacaktır. Bir çok ülkenin bu öneriyi benimsemesine karşın Koçaryan cevabında bu konunun görüşülmesine değil diplomatik ilişkilerin kurulmasına ve sınırların açılmasına öncelik vermiştir. Koçaryan’ın bu dolaylı reddinin nedeni de şu anda Türkiye’ye karşı kendisini güçlü hissetmesidir. Nitekim Koçaryan aynı inançla Mayıs ayı ortalarında Varşova’da düzenlenen Avrupa Konseyi zirve toplantısında, Ermeni “soykırımının” uluslararasında tanınması için çaba gösterdiklerini söylemiş, ayrıca “soykırımı” tanıyan ülkelere teşekkür etmiştir. Toplantının konusuyla ilgili olmayan ve başlıca amacı Türkiye’yi açıkça eleştirmek olduğu anlaşılan bu konuşma üzerine Erdoğan-Koçaryan görüşmesi yapılamamış ve başlaması beklenen Ermenistan-Türkiye diyalogu da gerçekleşmemiştir.

Şu anda Ermenilerin en fazla önem verdiği husus Türkiye’nin sınırları açmasıdır. Diyalogun olmadığı bir ortamda sınırların nasıl açılacağı ise merak konusudur.

Kaynak: www.eraren.org

Yorumlar kapatıldı.