İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Neden adam olmayız?

M.Ali Kışlalı

Ülkenin uzun süredir yaşanan en önemli sorunlarına bakıyorum. Nereden nereye geldiklerini düşünüyorum. Neden çözümlenememiş oldukları konusunda ortak noktalar arıyorum. Neticede; yaşanan uzun süreçlerde sorumluluk taşıyanların günahları ortaya çıkıyor. Bu durumun doğru dürüst muhasebesi yapılıp, hatalılardan hesap sorulmadığı görülüyor.

Böylece ‘üzerlerine düşeni yapmayanlar’ düzeni sürdükçe Türkiye’nin kısırdöngüden kurtulamayacağı neticesine varıyorum.

İşte bir türlü çözümlenemeyen Kıbrıs, Avrupa Birliği, PKK ve Ermeni sorunları.

Her birinin sivil ve askeri çevreden sorumluları ve bunların bugüne

kadar yaptıkları hatalar var. Ama hiçbirinin üzerine ciddiyetle gidip, bu noktaya nasıl geldikleri araştırılmıyor.

En azından benzer hataların yinelenmemesi için, şimdi işbaşındakilerin
akıllarını başlarına getirmeyi dayatacak açıklama yapılmıyor.

Kıbrıs konusunda; Türkiye ve KKTC’deki sivil yetkililer neden oradaki bir kasaba büyüklüğündeki toplumu, tüm harcamalara karşın, bir türlü toparlayamadı? Askerler neden Londra-Zürih anlaşmalarının Türkiye’ye yüklediği garantörlük görevinin günün birinde adaya çıkarma yapacak gemileri gerektirdiğini hesaplamadılar?

Avrupa Birliği konusunda neden, 1964 anlaşmasından sonra işbaşına
gelen iktidarlar Yunanistan, Portekiz gibi, sonradan üye olan ülkelerin zamanında yaptıklarını yapmadılar? Hangi sorumlular fırsatların kaçırılmasına sebep oldu?

PKK konusunda, bu örgüt 1980 yılı 12 Eylülü’nden sonra, askeri yönetim sırasında, yurtdışına kaçıp hazırlık yaparken, Türkiye’nin ilgili örgütleri gelişmeleri izlemediler? Neden PKK’nın ortaya çıkardığı durumun kontrol altına alınması bu kadar uzun sürdü?

Ermeni konusundaki tehdit 1970’li yılların başlarında ortaya çıkarken
neden ciddiye alınmadı? Birçok diplomat öldürülürken neden konunun ileride başka boyutlarının da ortaya çıkabileceği düşünülmedi?

Bu konuların tabii şimdi sokaktaki vatandaşların bile verebilecekleri yanıtları var. Ama bunlar ne kimseyi tatmin edecek ne de gelecekte
benzer hataların yapılmasını önleyecek boyutta değiller.

Öncelikle bu hataları kabul etmek gerekiyor ki ‘adam olma yolunda’ doğru adımlar atılabilsin.

İşe bir yerden başlanabilsin.

Ülkenin, yukarıda işaret ettiğim, büyük sorunlarına benzer sorunlara öncelikle ilgili devlet kurumlarının sahip çıkması gerekiyor. Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı ve Genelkurmay Başkanlığı gibi.

Onların üzerlerine düşeni, gereken çalışmaları yaptıklarını gösterip göstermediklerini öğrenmek çok zor. Çünkü onların çalışmaları siyasetçilerce, dönemlerin iktidarlarınca uygulamaya konuyor.

Teknik kadrolar mı yetersiz kaldı? Yoksa onların ellerini kollarını
yeteneksiz siyasiler mi bağladılar?

Bu soruların yanıtları, objektif bir şekilde, nasıl verilecek? Verilebilecek mi?

Türkiye’nin geleceğine umutla bakabilmemiz için, öncelikle başlangıçta yapılan hataları saptamak ve bunların yinelenmemesi için ders almak gerekiyor.

Yoksa hiç adam olmayacağız.

Yorumlar kapatıldı.