İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bu vatanın çocukları olmak..

Hıncal Uluç

Nasıl ama nasıl güzel, nasıl ama nasıl bir anlamlı geceydi.. Dokuzda başladık. Bittiğinde bire yaklaşıyordu ve vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştık..

“Şöyle biraz hoşgörü ile bak, Broadway şovu” dedim, Ünal’a.. Gösteri öyleydi, ama anlamı, dünyanın en büyük şovlarından çok daha büyük..

Tam dört yıl süren bir çabanın, emeğin ürünü olduğunu söylediler..

Nerdeyse tamamı amatör insanlar bir araya gelmişler ve çalışmaya başlamışlar.. Sonunda bu çıkmış işte ortaya..

Ermeni Ortodoksları Patriği Mutafyan, bir yanında Şişli, bir yanında Beykoz Belediye Başkanları ile şovu izlerken ne kadar mutluydu..

Salonu dolduran yüzlerce insan da öyle..

En mutlu da bendim herhalde.. Ya da bana öyle geldi..

Manzara bu işte.. Gerçek manzara bu.. İsterdim ki, bu şovu alayım, mesela Paris’e, mesela New York’a götüreyim.. Türk-Ermeni ilişkilerini kaşımak, kanatmak için çırpınan insanların memleketinde sahneye koyayım..

180 yıldır İstanbul’da yaşayan Pangaltı
Mihitaryan Okulu’nun bu harikulade şovu, Türk-Ermeni ilişkilerinin hem dünü, hem bugünü üzerinde çok anlamlı bir konferanstan daha fazla etki yapardı çünkü..

“Yüz yıllar boyu ayni topraklar üzerinde yaşayıp, acı ve tatlı günlerini, din, dil ve ırk farkı gözetmeden birlikte yaşayan toplumların renkleri, bir kültür zenginliği oluşturmaktadır” diyor, Julia Mutlu.. Kapalıçarşı’da Julia’nın Mutfağı adlı turistik lokantanın sahibi aslında.. Ama amatör dansçı ve yöneticisi.. Bütün bu şovun arkasındaki idealist o..

Yeni bir şey yapmadığını söylüyor, geçmişten örnek vererek..

Güllü Agop, Mınakyan, Türk Tiyatrosunun ilk ustaları, Tatyos Ağa, Bimen Şen, Udi Hrant ve daha niceleri, musikimizin tarihine adlarını çakanlar, Balyanlar, en güzel saray ve camilerimizi yapanlar değiller mi?.. İç içelik hep vardı.. Bugün de var, yarın da olacak.. Onu anlatıyor Julia, “Bizler dansımızla, müziğimizle, sevgi ve kardeşlik duygularıyla kültürümüzü yeni nesillere aktarmalıyız” derken..

Harika bir koro.. Harika bir orkestra.. Harika dansçılar.. Ve de gerçekten müthiş solistler..

Ben bu kadar profesyonel bir amatör şov hayatımda görmedim..

Anadolu’nun ruhunu getirdi, Talar Müzik ve Dans gurubu, Lütfi Kırdar’a.. Ermeni foklorunun en güzel örneklerini verdiler, ama sadece onunla kalmadılar..

Silifke, Bingöl, Kafkas oyunlarıyla tüm Anadolu’yu gezdiler.. Taştılar, İspanyol, Amerikan, Yunan, Rus, İtalyan halk danslarından örneklerle dünyayı da sarıp sarmaladılar..

Aram Haçaduryan’ın Tamar Efsanesi’nde Aram Gosdanyan’ın koreografisi ile, Alida Mutlu ve Adis Mülayim’in dansları büyüleyiciydi.

Diana Artür, harika bir ses.. Niye amatör peki?..

Bu gösteri bir geceyle kalmamalı.. Bunca emek, bunca masraf, bunca yoğun çalışma, işte önümüz yaz, İstanbul Halkına da sunulmalı.. Açıkhava’da.. Başka bir yerde..

Pangaltı Lisesi’nden Yetişenler Derneği’nin bu şovu, bizi kendi halimize bıraktıklarında, birlikte nasıl huzurlu, nasıl mutlu ve nasıl keyifli yaşayacağımızın habercisi..

Geçmişin yaralarını kaşıyarak aramızda ayrılık rüzgârı estirmesinler..

Biz bu toprakların insanlarıyız.. Yüzlerce yıldır bir arada.. Bir olmuş, artık..

Bu vatanın, bu cumhuriyetin, artık kültürü, sanatı, tüm yaşamı ile iç içe geçmiş, kucak kucağa yaşayan, ayni şeylerden hoşlanan, ayni şeylerden zevk alan, ayni şeyleri paylaşan, çocuklarıyız..

Teşekkürler Pangaltı Lisesi ve mezunları..

Teşekkürler Talar!..

Yorumlar kapatıldı.