İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gül ertelemeyi yerinde bulmuş

Yalçın Bayer

BOĞAZİÇİ Üniversitesi’nde yapılacakken son anda iptal edilen ‘İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları’ başlıklı konferans hakkında üniversite yönetimi ne düşünüyor? Çünkü hiçbir açıklama yapmadılar.

Rektör Yardımcısı Prof. Gülen Aktaş, ‘Biz biraz haksızlığa uğradığımızı düşünüyoruz. Çünkü biz işin organizatörü değiliz; sadece ev sahibi idik’ diyor.

Konferansın organizasyonu nasıl oluştu?

– Üniversitemiz hiçbir organizasyonun yöneticisi değildir, bunları akademik birimler organize ederler. Bize gelirler, şu salonu istiyoruz derler. Üç üniversiteden (Boğaziçi, Sabancı ve Bilgi) öğretim üyelerinin birlikte çeşitli konulardaki konferansları daha önce çok yapıldı.

Müdahaleniz oldu mu?

– Biz karışmadık, zaten karışmamız uygun değil, ádetimiz de değil.

Size yönelik tepkiler?

– Ne yazık ki çok… Çeşitli partilerden, kuruluşlardan e-mailler, telgraflar geldi; ‘vatan hainliği’ suçlamasına kadar uzanan tepkiler… Hatta bir partinin gençlik kolu, ‘otobüslerle geleceğiz, bu konferansı yaptırmayacağız’ dediler, ‘hainlere göstereceğiz’ diye tehditler savurdular. Bunları bir okusanız… Van’dan bile konferansı dinlemek üzere geleceklerini söyleyenler vardı. Konuyu fazla büyütmek istemedik.

Baskılar…

– Baskılar çok artınca, güvenlik konusunda sorun olacağını düşündük. Hiçbir mensubumuzun burnunun kanamasını istemeyiz.

Hükümetten bir şey oldu mu?

– Vali Bey telefon etti, biraz bilgi aldı; konferans gününden iki gün önceydi. Ayrıca Cumhuriyet Savcılığı, bildiri metinlerini istedi; yapılmamış bir konferansın bildirilerini nasıl verebilirdik? Konferanstan sonra veririz, dedik. Ama Adalet Bakanı’nın konuşmasından sonra hedef gösterildiğimizi hissettik, bu da bizi korkuttu. Bir risk analizi yapmak gerekiyordu. İlginçtir, birtakım yazarlar, devletin üniversitesi hainlik yapıyor diyerek Boğaziçi’ni hedef gösteriyordu. Tahsis ettiğimiz salon 400 kişi, konferans komitesi 600 davetiye göndermiş. Kapıda izdihamı nasıl kontrol edeceğiz, güvenliği nasıl sağlayacağız; bizi bunlar çok tedirgin etti. Ama biz yönetim olarak düşük profilli kalıp kimseye müdahale etmek istemedik. Sonunda erteleme kararını, organizasyon komitesinden Edhem Eldem, Selim Deringil ve Çağlar Keyder (yurtdışındaydı) birlikte aldık, yani biz onlara bir şey empoze etmedik. Onlar da güvenli bir konferans olmayacağını gördüler. Bir de şunu tartıştık; bu konferans Türkiye’nin imajını zedeler mi? Sonra bize, ‘Resmi tezdi, tek taraflıydı, siz dışarıya koz verip Türkiye’yi zor durumda bıraktınız’ demesinler diye… Bu konuda Dışişleri Bakanlığı’na telefon ettik. Bakan Bey Norveç’teymiş… Birkaç telefon görüşmesi daha oldu. Daha sonra Dışişleri Bakanı’nın müşaviri aradı, Rektörümüz Prof. Ayşe Soysal’a ‘Bakan Abdullah Gül’le görüştüm, Rektör Hanım müsterih olsun, erteleme kararı yerindedir, dediğini iletti’ dedi.

ELEŞTİRİLERİ HAK ETMİYORUZ

Benzer konferanslar yapıldığını hatırlıyoruz üniversitenizde.

– Tabii; ‘Sözlü Tarih’ konferansına, keskin görüşteki Ermeniler de geldi. Bizans Konferansı da oldu… O zaman da tereddütler geçirdik, İstanbul’a ‘Konstantinapolis’ denilecek diye. Ama hiçbir şey olmadı, Rektörümüz Prof. Ayşe Soysal, o zaman Fen ve Edebiyat Fakültesi Dekanı’ydı.

Başımıza hiç böyle bir şey gelmedi. Yineliyorum; görevimiz sadece ev sahipliğidir. Ama iyi bir akademik konuyu da tabii ki bilim adamları tartışacak, biz de onlara ‘yönetici şapkamızla’ hizmet vereceğiz. Sonuç itibarıyla üniversite olarak bu tür eleştirileri hak etmediğimizi düşünüyoruz.

Yorumlar kapatıldı.