İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ERMENİSTAN İLE FRANSA ERMENİLERİNİN “BACA”SINI, “TÜRKİYE” VE “REFERANDUM” ATEŞİ SARDI

Raffi A. Hermonn (Paris) – Fransa’da “Referandumu” için kızışan propaganda ateşi, Ermenistan ve Fransa Ermeni Toplumu’nun arasını açarak, kızıştı. Chirac, Koçaryan’ı telefonla arayıp “Fransa’daki Ermenilerin ‘Evet’ oyu kullanması için işaret vermesini istedi; Fransa Ermeni Dernekleri Koordinasyon Komitesi Başkanı, Ara Toranyan’ın Elysée Sarayı’na davet edilmesi, Ermenistan Elçisi Edvard Nalbantyan’ı (kendisi davet edilmediği için) küplere bindirdi;Toranyan da, Chirac’ın kendisinden, Ermenistan elçisi aracılığıyla, “Evet” oyu kullanmaları doğrultusunda, Fransa Ermenilerini yönlendirme ricasına karşı çıktı. Taşnaklar “Referandum” konusunda uzun süre direndikten sonra, çatırdayıp ortadan ikiye bölündüler.

Avrupa’nın bazı kesimlerinde olduğu gibi, Fransa’da da bazılarınca “Avrupa Anayasası”na “Evet” ya da “Hayır” diye oy kullanmak, “Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasına” “Evet” ya da “Hayır” deme, şeklinde algılanıyor.

Fransa’daki bu kesimlerin başında, kuşkusuz, “Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için, Ermeni Soykırımı’nı tanımasının şartlardan biri olduğunu” ileri süren, Ermeni Toplumu geliyor.

Ermeni Toplumu içerisinde de “Türkiye’ye genelde karşıt olanların” başında “Taşnak” diye bilinen, “Ermeni Devrimci Federasyonu (EDF)” adlı “sosyalist”, Türkiye’deki CHP ile “Sosyalist Enternasyonal”e üye (!), aslında ulusalcı çizgi sergileyen, siyasal parti bulunuyor.

Koçaryan yönetiminin “Taşnak”lara yakın olduğu bilinse de, “Türkiye’nin AB’ye girişi” konusunda “Fransa’daki Ermeni Toplumu”yla arasındaki, pek sesli ifade edilmeyen çelişkisi, artık tamamen suyüzüne çıkmış durumda.

Ermenistan şahinlerinden, Savunma Bakanı Serj Sarkisyan’ın : “Türkiye’nin AB üyeliği, Ermenistan güvenliği ve savunması açısından, lehimizedir. AB’ye entegre, ve her açıdan Avrupalı bir Türkiyeyle komşuluk etmeyi, Avrupa’dan uzaklaşıp küsmüş, Doğu’ya kaymış, bir Türkiyeyle komşuluk etmeyi yeğlememiz gerek !” deklarasyonunda bulunması, Dışişleri Bakanı Vartan Osganyan’ın da “Hangi Türkiye’nin AB’ye girişinden söz ediliyor ? Açıklığa kavuşturmak gerek !” diye beyanı, Diyaspora’nın kafasını hayli karıştırmıştı.

“Ayni cepheden” değişik isimlerin, “Türkiye’nin AB’ye girişi” hakkında, farklı beyanlarda bulunmaları, “Koordinasyon Komitesi” ve “Taşnak”ların, önce : “Türkiye’nin AB’ye girişine karşıtlık” söylemlerini, “BU Türkiye’nin AB’ye girişine karşıtlık” söylemine dönüştürmüştü.

Referandum sonucunun “Evet” çıkabilmesinin, bugüne dek yapılmış araştırmalarca, zor olduğu gözlenen Fransa’da, Cumhurbaşkanı Chirac, sayıca önemlisinden ta mütevâzisine, tüm kesimlere “Evet” doğrultusunda oy vermeleri için, türlü ricalarda bulunuyor.

24 Mayıs Çarşamba günü, Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın, “Fransa Ermeni Dernekleri Koordinasyonu Komitesi (CCAF)”in dönem Başkanı, Ara Toranyan’a atfen yollamış olduğu mektup, başta AFP olmak üzere, Avrupa’nın tüm haber ajansları ve gündemine yansımıştı.

Chirac, Fransa Ermeni Toplumu’na yolladığı, mesaj niteliğindeki mektubunda, Soykırım ifadesini kullanıyor, ama Türkiye’yi yeren bir sıfat kullanmadan, “referandumun Türkiye ile ilgisi olmadığını” söyledikten sonra ‘Evet’ yönünde oy kullanmalarını” istiyordu.

Chirac bununla da yetinmeyip hem Ara Toranyan’ı “Elysée Sarayı”na davet ediyor, hem de Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan’a özel telefon açıp, kendisinden “Fransa’daki Ermenilerin, referandumda ‘Evet’ oyu kullanmaları için ricada” bulunuyordu.

Bu arada, Ara Toranyan’ın Elysée Sarayı’na davet edilmesi, Ermenistan Elçisi Edvard Nalbantyan’ı (kendisi davet edilmediği için) küplere binmesine karşın, Koçaryan’ın isteği üzerine “Fransa Ermenilerinin Avrupa Anayasa’sına ‘Evet’ oyu kullanmaları yönünde baskı yapmasını” Ara Toranyan’dan istedi. Toranyan da, Chirac’ın kendisinden, hem doğru hem de Ermenistan elçisi dolayısıyla, istediği bu ricasına karşı çıktı. Sonunda Taşnaklar da “Evet” ya da “Hayır” konusunda uzun süre direndikten sonra, çatırdayıp… ortadan ikiye bölündüler.

Bu vesileyle, Ermeni Diyasporası’nda : “Bizler yâni Ermeni Diyasporası’nı oluşturanların, ister birinci, ister dördüncü kuşak olalım, aslında ‘Yurt dışında yaşayan, Hıristiyan – Ermeni kökenli, sonuçta tam Türkiye’li insanlar olduğumuzu’ unutmamamız gerekiyor. Dolayısıyla nedensiz bile olmasa, bazı Türk yöneticilerine duyduğumuz duygular, bizi kör etmemeli ve AB’ye girerek ya da giremeyerek, yarara ya da zarara uğrayacak olan ülkenin bizim ülkemiz, Türkiye, olduğunu, artık bilmemiz gerekiyor !” diyenlerin sesi daha çok duyuluyor…

Yorumlar kapatıldı.