İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sözde demokrat olmak…

Oktay Ekşi

BİLİMSELLİK adına ortaya çıkıyorlar, ‘resmi söyleme karşı görüşün de işitilmesi’ amacıyla konferans düzenlediklerini söylüyorlar…

Ama bırakın konuşmacıları… Davetiye gönderdikleri izleyicileri seçerken bile kendilerinden saymadıkları isimlerin salonda bulunmasına tahammül edemiyorlar.

Sonra ‘demokratlık’tan, ‘çağdaş değerlerden’ söz ediyorlar.

Bu tavır eğer onların öz benliğini yansıtıyorsa bilsinler ki, çağdaş değerlerle ilgileri Humeyni kafasının demokrasiyle ilgisinden fazla değildir.

Humeyni dedik diye ‘Doğu’ya laf ettiğimizi zannetmeyin. ‘Ermeni soykırımı iddiası yalandır’ demeyi suç sayan -ve saymak için parlamentolarına öneri verilen- Avrupa ülkeleri var ya… Aynı bağnazlık onlarda da olduğuna göre, isterseniz ‘Avrupa faşistlerinden farkları yok’ da diyebilirsiniz.

Çünkü faşizmin özünde karşı görüşe tahammül edemeyiş vardır.

Boğaziçi Üniversitesi Kültür Merkezi’nde yapılmak istenen ama sonra hükümet adına Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in ifade ettiği şiddetli tepki üzerine vazgeçilen ‘İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri’ konulu konferanstan bahsediyoruz.

Önceki gün, İstanbul’da yayınlanan Agos Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i arayarak kendisine ‘Ermenistan’da ‘Türklerin soykırım yaptığı iddiaları doğru değildir’ tezini savunmayı amaçlayan bir konferans düzenlenebilir mi?’ diye sorduk.

‘Hiçbir şekilde mümkün değildir. Çünkü soykırım orada öylesine kesin hükme bağlanmıştır ki, aksini savunma olanağı artık yoktur’ dedi.

Hani demokratik anlayış? Hani karşı görüşe hoşgörü?

Ama o onların meselesi… Biz kendimize bakmak durumundayız.

Bu konferansta aktif rol sahibi öğretim üyelerinden birinin dünkü Radikal Gazetesi’nde beyanı vardı.

‘Konferans ertelense bile şimdiden başarı olmuştur. Bu konferansın bu kadar kapsamlı ve kucaklayıcı bir şekilde tartışma yaratması bizim amacımıza ulaştığımızı gösterir’ diyordu.

Demek amaçları konuyu, bilim adamı ciddiyetiyle tartışmak değil, bir fikrin -Ermenilere soykırım yapıldığı iddiasının- propagandasını yapmakmış.

Böyle aydına da, böyle bilim adamına da yazık, hem de çok yazık.

Ama bu gerçek Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in inanılmaz derecede büyük hatasını mazur göstermeye yetmiyor.

Sayın Çiçek nasıl bir demokrasi adamıdır ki, geçenlerde İstanbul CHP Milletvekili Berhan Şimşek’in bir soru önergesine verdiği yanıtta aynen:

‘(…) Çoğulcu, özgürlükçü, hoşgörülü, demokratik toplumlarda düşünceyi açıklama özgürlüğü, sadece kabul gören ve zararsız yahut önemsiz addedilen düşünceler yönünden değil, aynı zamanda toplumun bir kısmı tarafından benimsenmeyen, kuraldışı, hatta endişe verici düşünceler için dahi geçerli olmalıdır’ der…

Ama ardından kendisini rahatsız eden düşüncelerin açıklanmasını engelleyenlerin başında yer alır.

Ötekileri yukarıda eleştirdik. Peki ya Adalet Bakanı’na ne diyeceğiz?

Yorumlar kapatıldı.