İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni konferansı

Derya Sazak

1915 Ermeni olaylarıyla ilgili Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen konferansın Adalet Bakanı’nca “arkadan hançerleme” olarak nitelendirilmesi, “resmi tarih” eleştirisi karşısında Türkiye’de demokrasi ve özgürlüklerin alanının hâlâ büyük bir hoşgörüsüzlük sınırıyla çevrili olduğunu göstermektedir.

Oysa 24 Nisan öncesi ve sonrasında televizyonlar dahil, Ermenilerle ilgili “tarih tezleri” değişik ortamlarda tartışılmış ve “soykırımı reddeden” görüşlerden, “savaş ortamında ölümlere” ve “etnik temizliğe” uzanan eleştirel bakış açıları öne sürülmüştü.

Boğaziçi, Bilgi ve Sabancı üniversitelerinden akademisyenler ile Ermeni sorununa ilgi duyan gazeteci ve tarihçilerin katılacağı konferans “İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları” adıyla düzenlenmişti.

Meclis’te iktidar ve muhalefet sözcülerince yapılan “hainlik” düzeyindeki sert suçlamalar üzerine konferans ertelendi. Belli ki bu mesajlar, Boğaziçi Üniversitesi gibi Türkiye’nin en seçkin ve saygın kurumlarından birini “baskı altında” bıraktı. Düzenleme komitesi de, üniversiteyi “baskı”lardan korumak amacıyla, konferansı erteledi.

Bu kadarı bile, AB sürecinde demokratik hak ve özgürlüklere saygılı olma, ifade özgürlüğü önündeki engelleri kaldırma iddiasındaki siyasi iktidar adına, ciddi bir geri adımdır.

Hükümet, yeni TCK’da basına yönelik “hapis cezalarını” kaldırma ısrarını sürdürürken, örneği ancak dikta rejimlerinde görülebilecek ağır mesajlarla, akademik dünyayı baskı altına almaya çalışmaktadır.

Henüz gerçekleşmemiş bir toplantının önyargıyla iptaline çalışılması, üniversitelerin bilimsel özgürlüğüne inançsızlığın da göstergesidir.

“Resmi tarih”e aykırı görüşler peşinen “sansür” edilmek istenmektedir. Oysa katılımcıların görüşleri bilinmedik değildir.

Halil Berktay, Murat Belge, Selim Deringil, Mete Tunçay, Taner Akçam, Baskın Oran, Etyen Mahçupyan, TRT dahil çeşitli oturumlarda 1915 Ermeni olaylarına ilişkin görüşlerini defalarca anlatmışlardı. Bu görüşlerin bir kez daha ifadesinde “devlet adına” ne sakınca olabilirdi ki? Perde arkasında ne olduğunu Ankara açıklamalı.

Halil Berktay erteleme üzerine, “Bu kararın alınmasında Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in TBMM’de yapmış olduğu konuşmanın etkili olduğunu düşünüyoruz” diyor.

İktidar, engelleme iddiasına açıklık getirmeli.

Bu çağda yasakçılık, Türkiye’yi yönetenlere yakışmıyor. Ankara’nın tezleri belli, konferans yapılsa ne değişecekti?!

Yorumlar kapatıldı.