İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni konferansı

Hadi Uluengin

DEVLET tutumları bir yana, 17 Aralık AB kararında yepyeni bir aktör devreye girdi.

Bununla, laik veya dindar; sol yahut liberal olsalar bile ‘resmi ideoloji’ye mesafeli durmak ortaklığında buluşan bir bölüm Türkiye ‘intelligentsia’sı mensubunu kastediyorum.

Parlamentosundan kanaat önderlerine, onlar Avrupa’daki ‘anti’ye karşı direndiler.

O ‘anti’nin zirveleştiği Fransa’yı ‘pro’ kılabilmek için yapılmış ‘faaliyetler’deki imzalara bakmak bile bunu ispatlamaya yeter ama, esas olgu ‘eleştirel duruş’tan kaynaklandı.

Başka bir deyişle, kendi ülkelerindeki fikri ve fiili uygulamalarla uzlaşmayan ve herhangi bir inkarcılığa sığınmayan ‘muhalif’ kimlikli insanlar 17 Aralık’a damga vurdular.

Doğaldır ve de zaten onları ‘inanılabilir’ kılan şey, bizzat bu ‘muhalif kimlik’tir.

* * *

ÖYLE, zira, ‘evet, şunlarımız eksik ve tamamlamakla yükümlüyüz. Fakat siz de şöyle davranmak zorundasınız’ demek bir şeydir; binbir dereden su getirip ‘dahiliye’deki ‘Türk’ün Türk’e propagandası’nı ‘hariciye’de de tekrara kalkışmak bambaşka bir şeydir. Birincisi önce ‘ortak dilde’ diyalog kurar ve sonrasını samimiyetle gerçekleştirir.

Oysa, ‘statüko sözcülüğü’nü üstlenmiş ikincisi zaten tamamen farklı lisan konuşur.

‘Biz bize benzeriz’ ideolojisini evrensele empoze çalıştığından da hava cıva alır.

Dolayısıyla ‘anti’yi daha çok anti kılar ve tesadüfen ‘pro’ mevcutsa, onu da kaçırır.

Birincisi kendine, ülkesine ve değerlerine güvendiği için başarı yolunu açar.

İkincisi ise tumturaklı edebiyata rağmen bilinçaltında ‘öteki’nden korkar.

Ülkesini ‘sağlam’ ve değerlerini kuşkulu addettiği için de yalnızlığa ve tecrite gider.

Tıpkı ‘Ermeni meselesi’nde de olduğu gibi.

* * *

BUGÜNDEN itibaren, Profesör Murat Belge, Doçent Halil Berktay ve Profesör Selim Deringil’in insiyatifiyle, ‘İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları’ adıyla, çok önemli bir konferans başlıyor.

Önemi kasten vurguladım, çünkü yukarıdaki aynı ‘resmiyete mesafeli intelligentsia’nın öncülük ettiği bu forum, ‘Tehcir’in o resmiyet ötesinde tartışılacağı ilk platform olacak.

Yani, tıpkı AB için olduğu gibi, ‘Türk’e Türk propagandası’ ve inkárcılık yaparak ‘Ermeni meselesi’nde ilerlenemeyeceğini bilen şahsiyetler burada da ortak dil arayacaklar.

* * *

ÖNCE şunu hemen belirteyim ki, o ‘ortak dil’in ‘soykırım tanımını onaylamak’ anlamına geldiğini ve geleceğini iddia eden ‘statüko zaptiyeleri’ yine koskoca iftira atıyor.

Onaylamak da meşru bir haktır ayrı mesele ama, sırf Murat Belge’nin ‘Radikal’deki son yazıları veya katılımcılardan Etyen Mahçupyan’ın daha geçen hafta Kopenhag’da Ermenistan elçileriyle gerçekleşen ‘dalaşları’ bile, bu yalanını berhava etmeye yeter.

Öte yandan, ‘danışıklı dövüş yapıyorlar’ diye kara çalanlara da ancak gülüyorum.

İnsaf, empoze ettiği ‘resmi tez’i sen, ben, bizim oğlan arasında aralıksız tekrarladığı yetmezmiş gibi, en ufak farklı sesi dahi gırtlaklamış bir ideoloji bunu hangi yüzle söyler?

Ama tabii ki, eminim, toplantıda gerçeği arayan bir ‘şüphe sorgulaması’ yapılacak.

Ve yine tabii ki, o ‘sorgulama’ya kimsenin inanmadığı ‘resmi tez’ de dahil olacak.

Oysa, ‘soru’ hiçbir şekilde cevaba ulaşıldığı veya illá ulaşılacağı anlamına gelmez.

Fakat, minare artık kılıfa sığmıyor, hazırlop yanıtını dayatan ve doksan yıldır soruyu bile yasaklayan ‘statüko zaptiyeliği’nin ‘palamar gevşetmesi’ gerekeceği anlamına gelir.

İşte 17 Aralık ispatladı, ‘resmi tabu’ ülkemizi evrensele ulaştıramıyor. Ulaştıramaz.

Ama yine o örnek ispatladı ki, ‘muhalif kimlikli’ insanlar sayesinde ulaşılabiliyor.

Aynı şekilde, ‘kara’yla ‘ak’ arasındaki ‘gri’ gerçeği arayan ve hem Erivan, hem Ankara ‘resmiyet’ine mesafeli bakan tutum da ‘Ermeni sorunu’nun çözümünde tek yoldur.

NOT: Bu yazı Ermeni konferansı ertelenmeden önce kalame alınmıştır.

Yorumlar kapatıldı.