İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tabii ki İkumenik´tir, çünkü…

Mihail Vasiliadis

Sayın Patrik Bartholomeos’un ‘Oikoumenikos’ (İkumenikos okunur) sıfatıyla ilgili, yoktan yaratılıp dal budak salmasına çaba harcanan konuyu irdelemek şart oldu. Bir p‰ye, bir sıfat, bir unvan konusunda fikir beyan etmeden önce onun ne anlama geldiğini bilmek, bunun üstünde anlaşmak gerekir. Bir p‰yenin ne anlama geldiğini ise, herkesin üstünde, onu taşıyan ve onu taşıyana bu p‰yeyi verenler bilir. Bunun dışındaki iddialar mesnetsizdir, vehimden ileri gitmez.

İkumenik ne demektir?

Ortodoks Kilisesi’nde pek çok Metropol ve bunların başında Piskoposlar, Başpiskoposlar yada Patrikler vardır. Bunlar, kendi coğrafyası içerisinde tamamen özerktir ve birbirilerinin iç işlerine karışmazlar, karışamazlar. Bu şart Ortodoks Hıristiyanlığın doğasında vardır, buna uymayan zaten Ortodoks Hıristiyan değildir. Bu mutlak yasanın tek istisnası ise Konstandinupolis Başpiskoposu’nun şahsında görülür ve iki konuda tezahür eder:

a) Diğer bir Başpiskopos yada Patriğin yetki bölgesinin içinde olmaması şartıyla, kendi coğrafyası dışında kalan yerlerde Ortodoks Kilisesi kurabilir ve bunu kendine bağlayabilir yada ona özerklik verebilir. (Böyle olmasa Hıristiyanlık mevcut Kiliselerin yetki coğrafyası dışında yayılamaz yerinde sayardı. Nitekim Rusya Kilisesi 10. yüzyılda Konstandinupolis Patriği tarafından, kendisine bağlı bir metropol olarak kurulmuş ve 5 yüzyıl öyle kalmıştır. 1448 tarihinde özerk yani ‘otosefal’ olmuş, 1589 yılında ise, Fener Patrikhanesi onu Patriklik statüsüne yükseltmiştir).

b) Aralarında anlaşmazlık çıkan Piskoposlar, sorunlarını kendi başlarına çözemedikleri taktirde, kendi istekleriyle ve vereceği kararı peşinen kabul ederek, çözüm için Konstandinupolis Patriğine başvurabilirler (başkasına başvuramazlar).

İşte bu nedenlerden dolayı Konstandinupolis Paşpiskoposuna ‘İkumenik Patrik’ sıfatı verilmiştir. Bu p‰yeyi veren, tüm Hıristiyan Kiliselerin katıldığı ‘İkumenik Sinodlar’dır, dinsel mahiyettedir ve onların kararları devletler yada isterseniz Birleşmiş Milletler tarafından bozulamaz. Karlofça, Kaynarca yada Lozan gibi anlaşmalardan de etkilenmezler.

1453 yılından sonra, Hıristiyan İmparatorluğun yerini resmi dini İsl‰m olan Osmanlı İmparatorluğu alınca, Hıristiyan tebaanın idaresi sorunu ortaya çıktı. Şeriat yasaları uygulanamayacağı için Milletler sistemi düşünüldü ve Rum Milletini idare edebilecek, sözü geçen saygın bir kişi olarak, İkumenik Patrik Milletbaşı il‰n edildi. Böylece Fener Patriği bu yeni sıfatıyla, dinsel yetkileri dışında dünyevi yetkilere de sahip olmuş oldu. Ancak Sultan ona bu yetkileri verirken ‘kul’ statüsüne de tabi tuttu. Bunun anlamı şudur: Osmanlı Padişahı, yoldaki adamı sorgusuz sualsiz cezalandıramaz. Kadıya yollar ve yargılanmasını ister. ‘Kul’ statüsünde olanları ise (sadrazamlar, vezirler, paşalar, ılh., bu statüdedir) keyfince t‰yin ve azleder, cezalandırır, asar. Bu açıdan bakılınca ‘Fener Patriğine Milletbaşılık bahşedildi’ yerine ‘Milletbaşılık sorumluluğu yüklendi’ demek daha yerinde olur.

Derken Osmanlı İmparatorluğu l‰ğvedildi ve yerine Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Yeni Cumhuriyet Sultan tarafından verilen Milletbaşılığını, eski idarenin yerini alan erk sıfatıyla, geri aldı. Hukuken ve mantıken yetkisi dahilinde hareket etmiş, kendi verdiğini geri almıştır. Ancak bunun dini bir sıfat olan ‘Ikumenik’ p‰yesiyle ilgisi yoktur. Onu veren başka bir mercidir, kaldırmak da ancak onun hakkı olabilir.

Tv’deki bir panelde bana Patriğin nasıl seçildiği soruldu. Sen Sinod Meclisi seçer, ancak bu seçimin il‰hi ilhamla tecelli ettiği kabul edilir, dedim. Peki kim onaylar diye üstelediler. Belli ki Devlet (yada Fatih Kaymakamı) diye bir cevap bekliyorlardı. Hıristiyan inancıyla ters düşmeyen cevabı vererek ‘Tanrı’ dedim. Muhakkak ki buna inanmayanlar olacaktır ki esasen Hıristiyan olmayanların inanması zaten caiz değildir. Bunu isteyen de yoktur. Ancak, Tanrımın iradesinin dünyevi bir idareden onaylanmasını bana kabul ettirmek isteyenler dini itikadıma karışmış olurlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin ise, laik bir devlet olarak, buna tevessül etmemesi gerekir.

Eninde sonunda, Müslüman vatandaşların sayın Patriğin ‘İkumenik’ sıfatını tartışmaları, Hıristiyanların, aptessiz namaz kılınıp kılınamayacağını tartışmalarına benzer.

Yorumlar kapatıldı.