İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye niye ateş altında kaldı?

Türkiye’nin üyeliği, Fransa’da ki AB Anayasası kampanyasında tartışma konusu oldu. Bunun ardında, Türkiye’nin büyük nüfusu. Müslüman değerler ve Ermeni lobisi yatıyor

23/05/2005

Türkiye’nin AB üyeliği, Fransa’daki Anayasa kampanyalarında sık sık gündeme geliyor. Ülkenin ateş altında kalması temel olarak, Fransızlar’ın büyük kısmının, Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkmasından kaynaklanıyor. Türkiye’nin kalabalık nüfusu ve çoğunluğu Müslüman bir ülke olması karşıtlığın en önemli nedeni olarak gösteriliyor.

Ermeni lobisinin oldukça kuvvetli olması da karşıtlığı perçinliyor. Türkiye’nin üyelik süreci Fransız siyasetçiler arasında da popüler değil. Aşırı sağcı partiler, referandum kampanyalarına oy toplamak için Türkiye’yi alet etmekten çekinmedi.
Anayasa’nın Türkiye’nin üyeliği ile direkt bir ilgisi bulunmuyor. Ama Fransız halkına, Anayasa’mn birliğin karar mekanizmasını önemli ölçüde değiştireceği, bundan sonra birlik içinde kararların alınmasında, üye ülkelerin nüfus oranının en büyük ölçüt olacağını anlatılıyor. Böylece Türkiye’nin de önümüzdeki 15 yıl içinde nüfusunun 80 milyona ulaşarak, birliğin en güçlü ülkesi haline geleceği belirtiliyor. Chirac ise bunu durdurmak için bir girişimde bulundu.

Fransız Anayasası’nda değişiklik yaptıran Cumhurbaşkanı Chirac, AB’ye yeni girecek ülkeler için Fransız halkının danışılması şartını getirdi. Chirac’ın bu hamlesi, ateşli Türkiye tartışmalarını biraz olsun dindirdi.

Fransa’daki Türk uzmanlar referandumun etkilerini yorumladı

Semih Vaner

‘Evet’ çıkarsa Chirac’ın bize verdiği destek artar

Chirac, Türkiye’nin üyeliğini desteklemek konusunda izole kalmış durumda. Bu nedenle geri çekildi. Eğer referandumdan ‘evet’ çıkarsa, Chirac verdiği desteği daha da ileri götürecektir. Ancak ‘hayır’ çıkarsa Chirac Türkiye konusunda gerileyebilir. Önümüzdeki 10 yılın neye gebe olduğunu söyleyebilmek zor. Fakat Türkiye’ye karşı verilmiş sözler var.

Türkiye ve Fransa karşılıklı alınganlık dönemine girdi. Fransa’nın Ermeni konusundaki siyasi tavrı Türkiye’yi rahatsız ediyor. Buna ek olarak Fransız kamuoyunun Türkiye’nin üyeliğine karşı tavır almasını görüyoruz. Türkiye’ye kararlılığını ortaya koymalı. Türkiye çok yumuşak tavır alıyor. Erdoğan’ın 1950’lerde Kruçev’in Birleşmiş Milletler’de yaptığı gibi ayakkabısını çıkarıp masaya vurması gerekiyor.

Serap Atan

Geri adım atan AB’den Türkiye’ye hayır gelmez

Fransa’da referandumdan ‘hayır’ çıkması, Türkiye’de kısa vadede belirsizlik ortamı, İstanbul borsasında düşüş olarak kendini gösterebilir. Orta ve uzun vadede Türkiye üzerinde etki, AB’den daha az olur. Kurumsal olarak üyelik müzakerelerinin açılmasını geciktirecek bir durum yok. Ancak AB içindeki belirsizlik müzakere sürecini uzatabilir. Fransa’nın ‘hayır’ dediği bir AB’nin nasıl olacağı belli değil.

Fransa ‘hayır’ derse AB büyük sarsıntı yaşayacağı için Türkiye de bir anlamda “Bu Avrupa’dan bana ne fayda gelir” şeklinde kendisini sorgulamaya başlayabilir. Dolayısıyla Fransız halkının hayırı Avrupa Birliği’ni sarsar, Türkiye’yi de sorgulamaya itebilir. Ancak Türkiye ile müzakereleri geciktirmek irade eksikliği ve kötü niyet göstergesi anlamına gelir.

Ahmet İnsel

Sonuç teknik açıdan müzakere sürecini etkilemez

Anayasa’nın kabulü ya da reddi Türkiye’nin üyelik sürecini, teknik açıdan etkilemez. Ama Fransa’nın Anayasa’nın dışında kalması, AB’nin derinleşme sürecini yaralar. Böylece 2010’larda daha ihtilaflı bir AB yaşabiliriz. Bu da Türkiye’nin üyeliğini dolaylı olarak etkilenmesine yol açar.

Öte yandan Fransa’nın Türkiye’nin üyeliğini referanduma sunabilmesini sağlamak için Anayasa’ya çok riyakar bir madde konuldu. Çünkü bu madde ile Fransa, Romanya, Bulgaristan ve Hırvatistan’ın üyeliğini referandum dışında tuttu. Anayasa’ya referandum gerekçesinin konmasıyla ‘Türkiye ile ilgili kararınızı da şimdi değil, ülke üye olurken vereceksiniz’ dediler. Kısmen de başarılı oldular. Ama 5 yıl sonra Türkiye’nin üyeliği gündeme gelirse Fransa’dan ‘hayır’ çıkar.

28’inci madde tartışma başlattı

Anayasa’nın, AB’deki yeni karar mekanizmasının işleyişini açıklayan AB Anayasası’nın 28’inci maddesi, Türkiye’nin üyeliğinin Fransa’daki tartışmalara alet edilmesine neden oldu. Bu maddede, dış politika ve vergilendirme gibi kritik konularda karar alınırken, ‘oybirliği’ yerine ‘nitelikli oy çoğunluğu’ ilkesi öngörülüyor. Bunun için de çifte çoğunluğun sağlanması, yani o kararın alınmasını onaylayan ülkelerin hem sayısına hem de nüfus oranına bakılıyor. Türkiye karşıtları, AB’nin yeni karar mekanizmasının yürürlüğe girmesi durumunda, nüfusu en fazla olan ülkelerin birlik içinde ağırlığının artacağını savunuyor. Bir başka deyişle Fransızlar, AB politikalarında Türkiye’nin kendileri kadar söz sahibi olmasını istemiyor.

Haber : Duygu LELOĞLU

Yorumlar kapatıldı.