İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mukayeseli soykırımlar (1)

Gündüz Aktan

Yugoslavya’da savaş Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlıklarını ilan ettikleri Haziran 1991’de başladı. Sırbistan ordusu ve Sırp milisler, Sırpların yaşadıkları Hırvat topraklarındaki Hırvatları etnik temizlikle attılar. Amaç bu toprakları Sırbistan’a katmaktı.

BM Güvenlik Konseyi Eylül 1991’de aldığı 713 sayılı kararla Yugoslavya’ya silah ambargosu koydu; Şubat 1992’de de çoğu İngiliz ve Fransız birliklerinden oluşan bir ‘barış gücü’ yolladı.

Savaş Avrupa’nın sorunuydu.

3 Mart 1992’de Bosna-Hersek (B-H) bağımsızlığını ilan edince çatışmalar orada yoğunlaştı. Türkiye ilk andan itibaren bunun savaş değil, etnik temizlik olduğunu saptadı. Sırplar, Boşnak yerleşim birimlerini yakıp yıkarken, katliam yaparken, tarihi ve kültürel eserleri tahrip ederken Boşnaklara Türk diyordu. Türklere karşı bu ırkçı nefret Soykırım Sözleşmesi 2. maddedeki yok etme kastının ardındaki saiki oluşturuyordu. Yani Boşnaklar sadece siyasi/askeri rakip değil, nefret edilen ‘Türk’ yerine konduklarından öldürülüyorlardı. Bu ise Sırp saldırganlığının

soykırım olabileceğini gösteriyordu.

BM İnsan Hakları Komisyonu Mayıs 1992’de ilk tarihi özel oturumunda bir özel raportör tayin etti. Raportörün ilk raporu üzerine Türkiye’nin girişimiyle komisyonun yaptığı 2. özel oturumda alınan kararda (S-2/1), etnik temizlik tanımlandı, Sırp etnik temizliği insanlığa karşı suç sayıldı ve olayların soykırım olması ihtimaline işaret edildi.

Haziran 1993 Viyana’daki Dünya İnsan Hakları Konferansı B-H’de olanları soykırım olarak niteleyen bir karar kabul etti. Önce kaybedilen
bu karar bulunduktan sonra da BM Güvenlik Konseyi’nde işleme konulmadı. Batı, Soykırım Sözleşmesi’nin 1. maddesine göre soykırımı derhal önleme ve cezalandırmaya hazır değildi.
713 sayılı kararla konan silah ambargosu nedeniyle, soykırıma karşı kendisini savunma kapasitesinden mahrum edilen, BM Yasası 51. maddeye göre UNPROFOR tarafından da korunması gerekirken korunamayan Boşnaklar, uluslararası toplumun gözü önünde soykırıma uğradılar. 2 milyon kişi deportasyona uğradı, 250 bin sivil öldürüldü, 50 bin kadının ırzına geçildi.

UNPROFOR’un Sırp güçlerine terk ettiği Srebrenitsa’da 8 bin Müslüman genç erkek Temmuz 1995’te katledildi. Bir ay sonra, Amerika öncülüğünde NATO harekâtıyla Sırplar durduruldu. AB politikası iflas etmişti.

Lahey’de kurulan Eski Yugoslavya Ceza Mahkemesi Sırpların işlediği etnik temizlik fiillerini ‘insanlığa karşı suç’ saydı ve Srebrenitsa katliamından dolayı General Krstic’i 19 Nisan 2004’te soykırım suçu işlemekten cezalandırdı.

Bu kararın bizim açımızdan büyük anlamı var. 1821-1922 arasındaki 100 yıl içinde Türk ve Müslümanların Balkanlarda ve Kafkasya’da maruz kaldıkları etnik temizliklerin genelde insanlığa karşı suç oluşturduğu; bu bağlamda uğradıkları katliamların ise soykırım olduğu mahkeme kararıyla ortaya çıkmış oldu. Yani etnik temizlik sırasında ırkçı nefret saikiyle yapılan katliamların soykırım olduğu karara bağlandı.

B-H soykırımı, Holokost’tan 50 yıl geçmeden, uluslararası toplumun ve BM, NATO, AGİT gibi kuruluşların huzurunda vuku buldu. Böyle kısmen işleyen koruyucu mekanizmaların dahi bulunmadığı bir dönemde, Türklerin başına gelen trajedileri varın siz düşünün. Mukayeseli bir yaklaşım bize, 1821 Yunan isyanı sırasında Tripoliçe’de (Mora), sadece erkeklerin değil, 30 bin kadın, çocuk ve ihtiyarın katledilmesinin soykırım oluşturduğunu gösteriyor. Daha sonra bu katliamlar 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda ve Balkan Savaşları’nda büyüyerek tekrarlandı.

Kararın ikinci sonucu, soykırımın mutlaka çoğunluklar ya da devletlerce değil, azınlıklarca da işlenebileceğini gösterdi. Bu bağlamda tehcir öncesinde Ermeni çetelerin Van’da 30 bin Türk ve Kürt sivili katletmeleri de soykırım oluyor.

B-H’de etnik temizliğe Sırp ordusunun yanında Sırp milisler de katıldı. Balkanlar’da Türklere etnik temizlik yapan çetnikler, hajduklar, klepler ve komitacılarla Ermeni Taşnak ve Hınçaklar arasında fark yok. Bunların yaptıklarını anlamak için PKK’ya bakmak yeterli. Bu da kararın bir başka sonucu.

Yorumlar kapatıldı.