İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İsviçre savcısı ve saat kaçakçısı…

Hasan Pulur

DÜNKÜ yazımızın sonunda, İsviçre’nin, bizim Tarih Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu’nu tutuklamak istemesinin altında, kırk yıl önceki bir saat kaçakçılığının kuyruk acısı olabileceğini söylemiştik.

Yıl 1966, Türkiye yavaş yavaş yetmiş sente muhtaç günlere gidiyor, hep dış borç arıyoruz, alıyoruz, ya da erteletiyoruz. OECD’deki Türk temsilciliğinin asıl görevi borç bulmak…

İsviçre’den de borç istiyoruz, resmi adı “15 milyon dolarlık para kredisi…”

***

1966 yılında OECD’de Türk temsilcisi olan Sayın Cahit Kayra, bu kredinin ilginç öyküsünü “38 Kuşağı”nda anlatır. (x)

Kayra’ya göre bu krediye “saat kredisi” demek daha doğru olacaktır:

“Çünkü bu kredinin SAAT denen gereçle bir ilgisi var. Ancak bütün üyeler verdikleri kredi ile kendi mallarının satın alınmasını isterken, İsviçre makamları bize bu krediyi verirken kendilerinden saat alınması koşulunu ileri sürmediler. Bu kredinin faizi yüzde 4’tü, biz dayattık, 3’e indi. Süresini on yedi yıl olarak önermişlerdi. Biz yirmi yıl dedik. Onu da kabul ettiler. Ödemesiz dönem beş yıldı, yedi yaptırdık. Böyle uygun koşullu bir kredi konsorsiyum tarihinde görülmüş değildi.”

***

PEKİ niçin?

Para denilince zevkten tir tir titreyen İsviçre, buna neden razı oluyor, neden bu alışılmadık kolaylığı gösteriyordu?

Türkiye’yi çok sevdiklerinden mi, ya da Türkiye’nin haline acıdıklarından mı?

Hayır, hiç öyle şey olur mu?

Ya ne?

***

İŞİN aslı şuydu…

Birkaç yıl önce Türkiye’ye İsviçreli çok soylu bir aileden yaşlı bir adam “turist olarak” gelmişti. Zaten çok uzun boylu olan adamın üstünde büyük ve yerlere kadar inen bir paltosu vardı ve ağır ağır yürüyordu. Gümrükçüler ve polisler adamın Türkiye’ye ilk kez gelmediğine dikkat etmişler ve bu garip görüntünün altında ne olduğunu görmek istemişler. Palto açılınca iç astarının üstüne, alttaki avcı ceketinin içine takılı yüzlerce İsviçre saati çıkmış. Cepler, kolların içi her taraf saat dolu… Adamın pantolonu harar gibi bir şeymiş; o da saat deposu gibi bir şey. Altın, gümüş, çelik, otomatiklisi, pillisi her türlüsü. Adamı tutuklamışlar. Mahkeme, karar… Beş yıl. Hapishaneye göndermişler. İsviçre Büyükelçiliği harekete geçmiş. Adam kantonlardan birinin tanınmış bir burjuvasıymış. Ama bir şey yapılamıyor. Zavallı yaşlı adam içeride!

***

HERHALDE devamını anladınız, İsviçre uygun şartlarla 15 milyon dolar krediyi bizim önerdiğimiz koşullara göre verir ve saat kaçakçısını kurtarır.

İşte, şimdi kim bilir, İsviçreli savcı, bu kredinin ve saatlerin peşindedir.

Belki krediyi ödemiş olabiliriz ama, el konulan saatler bizde kalmıştır.

***

AÇIKLAMA- Geçenlerde, Ermeni çetelerinin ve Rus ordusundaki Ermenilerin Erzurum’da yaptıkları katliamı anlatan, Rus Yarbayı Toverdohleyof’un anılarından bir bölümünü yayımlamıştık. Bu anıların kaynağını merak edenler olduğu gibi, bu anıların Türkçeye çevrilen bir kitaptan alındığını da söyleyenler oldu. Rus yarbayın anıları Genelkurmay Başkanlığı “Askeri Tarih Belgeleri Dergisi”nin, Aralık 1982 tarihli 81. sayısında yayımlanmıştır, derginin satış fiyatı 130 liradır, “gizli” kaydı olan bir dergi değildir.

Bu açıklama, rüzgârdan nem kapanlara, ya da “Havada bulut var!” lafını duyunca, “Vay sen bana ördek dedin!” diyen işkillilere sunulur.

————————

(x) 38 Kuşağı/Anılar; İş Bankası Kültür Yayınları.

Yorumlar kapatıldı.