İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hepimiz sıkıldık ama…

Burhan Ayeri

Kendi kendimize söz verdik. Bir daha ‘Ermeni Soykırım İddiaları’ ile ilgili hiçbir programı izlememeye çalışacağız. Bu karara ‘Siyaset Meydanı’nı seyrettikten sonra vardık. Bitiş saati 03.50 idi. Günlerdir süren aynı temadaki tartışmaların hemen hemen aynı isimlerle devam etmesi ‘Uykusuz bırakma’nın dışındaki diğer etken. Oysa Ali Kırca, ‘Adam gibi adam’ diyebileceğimiz bir yönetim çizgisi sergiledi. ‘Türk Tarih Kurumu’ Ermeni Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Hikmet Özdemir, elindeki tarihi kayıtlarla Etyen Mahçupyan’ı parça parça etti. Mahçupyan o kadar aciz kaldı ki, işi kişisel hakaret boyutlarına taşımaya kalktı. Hatta ‘Bu kafayla bir ulusun geleceğini karartıyorsunuz’ diyecek kadar tehditkardı. Agos’un Genel Yayın Yönetmeni Hırant Dink’in durumu hep aynı. Yani ortadan.

Prof. Dr. Özdemir, Ermeni-Müslüman çatışmalarında -Ne acıdır ki öldüren 530 bin vatandaşımızın büyük çoğunluğu Kürtlerdir- oynanan tezgahları tarihi belgelerle ortaya koydu. Suriye’ye yollananların, Fransız üniformalarıyla geri dönüp, Urfa’da, Antep’te, Van’da ve Adana’da giriştiği katliamları bir bir anlattı. Hatta bunları Erivan ve Ermeni Diasporası’nın kabul ettiğini bizzat Hırant Dink onayladı.

Günlerdir devam eden bu programlardan geriye kalan ‘Bir sürü soysuz entel-dantel’ ile Prof. Dr. Hikmet Özdemir gibi bir büyük tarihçiyi tanıdık. Burada en önemli konuya da değinmeden geçmeyeceğiz. R.Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığındaki 59. Hükümet’in ‘Soykırım iddialarıyla ilgili tutumu ve uyguladığı politika fevkalade başarılı’. Bunu orasından burasından çekiştirip, iç politika malzemesi yapmaya kalkışanlar yanlış yolda…

Kurtlar Vadisi’nde, Türkiye’deki Rus Konseyi’nin durumu ve zaman içinde güçlenmesi vurgulandı. Samuel’i Baron’luk için destekleyen yabancı örgütün, Moskova’yla da işbirliği yaptığı iyi anlatıldı. Yeltsin öncesi, Putin sonrası Kremlin’in yeraltı çalışmaları güzel etüd edildi. Ünlü petrolcü ve CSKA Moskova ile Chelsea Kulübü’nün başkanı Abromovitz’in arkasında Amerikan sermayesinin olduğu lafları bir hayli iddialıydı.

İşin bizi ilgilendiren bölümünde ipler yeniden Doğu Paşa’nın eline geçti. Samuel’le ilişkisi ortaya çıkan Mithat’a ‘Ya tayini yediremeyip kalp krizi geçirdi dedirtirsin. Ya da vatan haini olarak ölürsün’ deyip, intihar hapını bıraktığı sahne ilginçti. Samuel’in Mithat’a ‘Bütün medyada çıkacak’ talimatıyla verdiği CD, sonuçta Polat’a ulaştırıldı. Şimdi esas soru burada. Elif’in kaçırıldığı zaman özel pozları mı çekildi? Yoksa, Polat Alemdar’ın geçmişiyle ilgili bazı önemli bilgiler mi var? Bu soruların cevabını önümüzdeki hafta alacağımızı sanıyoruz.

Yorumlar kapatıldı.