İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tabii ki unutmayacağız

Aleksandr Tovmasyan / Golos

Zaman zaman bu dünyanın güçlülerinin sözcüleri, Ermenileri geçmişe değil, geleceğe bakmaya çağırır. Tabii bu çağrı kendileri için geçerli değildir. Onlar, işlerine geldiği zaman geçmişe bakar, gelmediği zaman bakmaz.

İstanbul’da Ermeni aydınlarının yok edildiği günden bu yana tam 90 yıl geçti. Türkler bir ulusun sözcülerini yok ederek başladı soykırıma ve Ermenilere neler olduğunu gayet iyi bilen Avrupa, başını çevirdi. Evet, aynen öyle, başını çevirdi. Üç ülke (Rusya, Fransa ve İngiltere) hükümetlerinin 24 Mayıs 1915 tarihli deklarasyonu, “Son bir ay içerisinde Ermenistan’da Kürtler ve Türkler tarafından, zaman zaman da Osmanlı yönetiminin doğrudan dahliyle Ermeni katliamı yapılıyor…” sözleriyle başlar ve “İnsanlık ve medeniyete karşı Türklerin işlediği bu suçları göz önünde bulunduran Rusya, Fransa ve İngiltere’nin müttefik hükümetleri, bu insanlık suçundan Türk hükümetinin tüm üyelerinin bizzat suçlu olduklarını alenen ilan eder” sözleriyle biter.

Hangi soykırım?

Evet, Mayıs 1915’te büyük devletler, Batı Ermenistan’ı Ermenistan olarak adlandırıyor ve ‘insanlık ve medeniyete karşı’ işlenen bu suçu gerçekleştirenlerin cezalandırılacağını vaat ediyordu. Bugün ise, bize soykırımı unutmamız söyleniyor. Bizden neleri unutmamızı istediklerini biliyorlar mı? Soykırım 1915 yılında veya 1908 ve 1895 yılında, hatta 1862 yılında (Zeytun Ayaklanması) başlamadı ki. Soykırım daha önce, Ermeni topraklarına ilk saldırılar yapıldığında başladı…

1915 yılını unutmamızı önerenler, Ermeni trajedisinin sadece sonunu, dünya güçlülerinin bilgileri dahilinde bizi evlerimizde yok ettikleri, hayatta kalanlarımızı ise kapı dışarı ettikleri ve bahsi geçen deklarasyonda belirtilen Ermenistan’a geri dönmememiz için sınıra kilit vurulduğu zamanı görüyor. Oysa trajedi asırlardır sürüyordu. Bizden, asırlardır süren soykırımı unutmamızı mı istiyorsunuz? Gelişimimizi ve 5’inci yüzyılda 4 milyon nüfusa ve yüksek devlet ve kültür seviyesine sahip halkımızın kaderini değiştirenleri affetmemizi mi istiyorsunuz?

Bütün bunları, Osmanlılar tarafından işlenen asırlık soykırım aldı götürdü. Onların nefretle dolu egosuna, Avrupa ve Asya’nın birçok diğer halkları da şu veya bu derecede maruz kalmıştı. Ancak daha sonra bunların çoğu bağımsızlıklarını kazanmış ve yaralarına merhem bulmuşlardı. Politikacılar tarafından Ermeni sorunu olarak adlandırılan bizim kaderimiz ise Birinci Dünya Savaşı sırasında silahlı Türklerin silahsız Ermenileri kırdıkları 1915 yılında döndü.

Evet silahlı Türkler silahsız Ermenileri kırdı ve binlerce cesedi öylece gömmeden ortada bıraktı. Ve siz bizden bunu unutmamızı ve affetmemizi mi istiyorsunuz? Tarih belgeleri Birinci Dünya Savaşı sırasında 10 milyon kişinin öldüğünü gösteriyor. Sadece Batı Ermenistan’da öldürülen 1.5 milyon Ermeni bu rakamın içinde yer almıyor galiba. Çok sayıdaki Rus, İngiliz, Fransız, Almanlar için 1.5 milyonun ne ifade ettiğini bir düşünün…Ya bizim için?

İkinci Dünya Savaşı’nda biz de faşizmi yenen tarafta, ABD kadar asker kaybederek, yer aldık. Ancak Stalin, 1949 yılında binlerce Ermeni’yi Altay bölgesine sürdü. Tabii bu, 20. yüzyılın son trajedisi değildi. Sumgait, Kirovobad, Bakü ve Ermenilerin yoğunlukta yaşadıkları diğer bölgelerdeki soykırım, müttefik ve Azeri yönetimlerinin suçu yüzünden yaşandı. Ancak nedense hiç kimse bir deklarasyon veya açıklama yapmadı.

Vicdan meselesi

Komşularla dostluk içinde yaşanması gerektiğini biz de biliyoruz. Araks’ın (Aras) öbür tarafında kimlerin yaşadığını ve Ermeni ile Türklerin birbirini anlamaları için ne tür koşulların oluşması gerektiğini gayet iyi biliyoruz. Onlar da bunun için nelerin yapılması gerektiğini gayet iyi biliyor. Vicdanlarıyla baş başa kalıp, Türklerin ne kadar suçsuz insan kanı döktüğünün muhasebesini yapmak hiç mi akıllarına gelmiyor? Birçok halkın dilinde ‘Türk’ kelimesinin olumsuz anlam taşıdığı hiç mi kanlarına dokunmuyor? Asırlardır öldürmek için yaşadıklarıyla mı övünüyorlar? Etrafa bakıp da komşularının kendilerine karşı ne tür duygular beslediğini hiç mi anlamıyorlar? Bütün bunlarda kendi suçlarını hiç mi görmüyorlar?

Bir halkın arkasına dönüp baktığında döktüğü kandan oluşan bir deryayı görmesi ne kadar trajik. Bizim hiçbir zaman unutamayacağımızı unutmak istiyorlar. Soykırımı unutmak.

“Ermenilerle Türkler arasında birçok ortak nokta var…” sözüne kimse kanmasın. Türklerle en önemli ortak noktamız soykırımdır. Soykırımdan sonra da bizi ayıran Araks’tır.

Bu yüzden onlar soykırımı unutmak istiyor. 90 yıl da 100 yıl da geçse unutamayız. Biz, 1915 yılında insanlık ve medeniyet üzerine dökülen kanın temizleneceği günü beklemeyi sürdüreceğiz. (Ermeni gazetesi, 26 Nisan 2005)

Yorumlar kapatıldı.