İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Psikolojik savaş

M.Ali Kışlalı

ABD’nin Başkan Bush yönetimi çeşitli alanlarda, eşgüdüm içinde, Türkiye’ye karşı hâlâ bir psikolojik savaş sürdürüyor.

Bir yandan Washington’da görev yapan bir meslektaş temas halinde olduğu ABD resmi kaynaklarının eleştirel görüşlerini olduğu gibi gazetesine yazıyor.

Diğer yandan ABD’nin itibarlı bir düşünce üreten kurumundaki Türkiye uzmanının aynı yöndeki analizlerini okuyoruz.

Bunlara ilaveten çeşitli yayın organında, Türkiye ile yakın ilgilerinden dolayı tanıdığımız ABD şahsiyetlerinin eleştirel değerlendirmeleri yer alıyor.

Nihayet, ABD’nin Türkiye’ye karşı tavrının resmi şekilde, oraya giden Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı’na uygulanışı kampanyayı tamamlıyor.

Başbakan Erdoğan’ın randevu isteklerine de Washington’dan yanıt gelmediği haberleri yalanlanmıyor.

Kampanyada işlenen konular belli.

Cumhurbaşkanı Sezer’in, ABD baskısına karşın, Suriye’ye gitmiş olmasının anlamsızlığı ve önemsizliği öne sürülüyor. Bunu ispatlamak için de ‘ABD için önemli olsaydı basında hakkında yazı yayımlanırdı’ deniyor.

Türkiye ile çeşitli dönemlerde, son 20-30 yıl içerisinde yakın güvenlik işbirliği yapmış bir yetkili çıkıp, ‘İncirlik bizim için fazla öneme sahip değil’ diye ısrar ediyor. Avrupa Birliği’nden beklentilerimizin gerçekçi olmadığını, bizi aralarına almayacaklarını söylüyor.

Ama bütün bunlar sergilenirken geleneksel ilişkilere tehdit unsurları da ekleniyor. Ermenilerle ilgili olarak, şimdiye kadar kullanılmayan ‘soykırım’ sözcüğünün Bush tarafından bu defa kullanılabileceği, ABD parlamentosundan hiç hoşumuza gitmeyecek bir karar çıkabileceği ‘Demokles’in kılıcı’ gibi başımızda sallandırılıyor. Baskı en üst noktasına vardıktan sonra Bush ‘soykırım’ sözünü kullanmıyor.

Ankara’da işin içinde olanlar ABD’nin bu günlerde üzerinde ısrarla durdukları konunun İncirlik’le ilgili olduğunu değerlendiriyorlar.

ABD’nin ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ ile ilgili gereksinimlerini bir yana bırakan bir ‘İncirlik uzmanı’ şunları söylüyor:

“İncirlik Üssü Balkanlar’ı, Türk Boğazları’nı, Karadeniz’i, Kafkaslar’ı, Basra Körfezi’ni, Süveyş Kanalı’nı, Doğu Akdeniz’i, Hazar Havzası ve Basra Körfezi enerji kaynaklarını, Basra Körfezi’nden küresel pazarlara açılan enerji deniz ulaştırma hattını, Türk Boğazları’ndan geçen petrol tankerlerini, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattını ve GAP bölgesini kontrol eden, Orta Asya ve Ortadoğu’ya yönlendirilecek stratejik açılımları destekleyen jeostratejik konumu ile küresel ve bölgesel öneme sahiptir.”

ABD’nin bu üssü önemsemediğini ısrarla söyleyen bir yetkilisi “Bu üs sadece ilişkilerimize verdiğiniz önemin bir ifadesidir” diyor.

İşin kapalı kapılar ardında gelişmekte olan yönünü bir yana bırakırsak geriye kamuoyu önünde cereyan eden psikolojik savaş kalıyor.

Yapılmak istenen Türkiye’yi sadece siyasi iktidarı ve sağlam anayasal kurumlarıyla değil, kamuoyuyla birlikte baskı ve çaresizlik duygusunda bırakmak. Toplumun büyük kesimine egemen olan, ABD değil ama Bush yönetimi aleyhine oluşmuş olan havaya karşı AKP iktidarını harekete geçirmek.

Bir oranda olaylar istedikleri gibi gelişiyor. Önce Cumhurbaşkanı, ABD ile ilişkilerin önemini vurgulayacak şeyler söyledi. Sonra da Genelkurmay Başkanı. Nihayet Başbakan ilişkilerin ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Şimdi sıra hükümette. İncirlik’le ilgili yanıtın verilmesinde.

* * *

KİTAP NOTU: ‘Emperyalizmin Uşakları-İhanetin Belgeleri’, yazan Vural Savaş. Bilgi Yayınevi. Savcılar araştırmacı gazeteci gibidirler. Onursal Yargıtay Başsavcısı bu yeteneğin gerçekliğini emekli olduktan sonraki ürünleriyle ispatladı. 470 sayfalık bu kitapta ülke için tehdit yarattığını düşündüğü olayları savcı yaklaşımıyla irdeledi. Ülkenin bir emperyalist saldırı ile karşı karşıya olduğu değerlendirmesi yaptı.

Yorumlar kapatıldı.