İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni konyağı

Güneri Cıvaoğlu

Champagne, Fransa’da bir yörenin adıdır. Şampany diye telaffuz edilir. Yani bildiğimiz şampanya…

Bölgede üretilen tüm şampanyalar çeşitli adlarla etiketlenir. Bunlar bir tür köpüklü şaraptır.

Aynıları hatta bazı ülkelerde daha kaliteli olanları üretilir.

Ama…

Hiçbiri Champagne (Şampanya) adını taşıyamaz.

Tadı, üretiliş prosesi, şişelenmesi, her şeyi aynı olan bu içkilerin sadece Fransa/Champagne bölgesinde üretilenler bu adla satılabilir.

Uluslararası Ticaret Odaları ve Uluslararası Patent Merkezi kayıtları gereği bir ayrıcalığa sahiptirler.

Ve bu nedenle diğer ülkelerde üretilenleri, ne denli yüksek kalitede olurlarsa olsunlar, köpüklü şarap olarak muamele görürler.

Düşük fiyatla satılırlar.

Bu işlerden anlayanlar, sıradan bir Fransız şampanyası fiyatına, çok daha kaliteli İtalyan köpüren şarabını içerler, ikram ederler.

Aynı durum Fransa’nın Cognac (konyak) bölgesi için de geçerlidir. Sadece o bölgede üretilenler Cognac (konyak) olarak satışa çıkabilir. Bölgede üretilen değişik etiketli ürünlerin hepsinin ortak paydası cognactır. Türkiye’deki üretimin bir harf değişikliği ile kanyak olması aynı nedenledir.

Tüm özellikleri ile aynı olan içkiler cognac adını kullanamaz. Bunu yapmaya kalkanlar, satacak tek coğrafya bulamazlar.

Portekiz’in Porto şarapları, İtalya’nın Parmaggiano peyniri de öyle…

Ararat konyağı

Ermenistan’da üretilen konyak, ticari olarak brandy olarak pazarlama kanallarına girer… Adı Ararat’tır. Lezzetli ve kalitelidir.

Üretici firma, Ermenistan merkezli Yarevan Brandy Türk Patent Enstitüsü’ne (TPE) başvurarak, bu ürünü Türkiye’de pazarlamak için izin ve tescil istemiştir.

Ancak başvurusu geri çevrilmiştir.

Gerekçe:

“Ararat Dağı, Ağrı’dır. Bu etiketle şişelenen ve satışa çıkarılan bir ürün, Türkiye’de üretilmiş izlenimi verebilir.

Ermenistan’da üretilip Türkiye coğrafyasında bir bölge adı verilerek pazarlanan ürün yanılgılara neden olabilir. Uluslararası ticaret, sanayi ve marka uygulamasına aykırıdır.”

Üretici firma, bu kararı mahkemeye taşımış. İtiraz etmiş. Ancak Ankara Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi itirazı reddetmiş.

Yukarıda sıraladığım örnekler dikkate alınırsa, doğru olan yapılmış.

Haberi yazan Milliyet Ankara Bürosu’ndan arkadaşımız Türker Karapınar, iyi bir gazetecilik yapmış.

Hadise Türkiye sınırlarında bitmiyor.

Ararat’ın Türkiye’de satışı engellendi ama 42 ülkede pazarlanıyor. Türkiye bürokrasisi yıllardır uyumuş. Ararat adının Türkiye’de üretilmeyen bir ürün için kullanılmasını uluslararası hukuk, ticaret ve patent kurumlarında engellemek için kimse parmağını kımıldatmamış. Ermenistan’ın Ağrı ve yöresini -hâlâ- kendine ait sayan toprak iddiaları için bu Ararat etiketli şişeler önemli propaganda mesajıdır.

Avrupa Konseyi

Uluslararası forumlarda böyle mücadelenin nasıl olması gerektiğine bir örnek yansıtayım.

Başbakan Erdoğan’ın “Ermeni kıyımı” iddiaları için, “İki tarafın ve dünyanın saygın tarihçilerine tüm arşivler açılsın. Kararı bilim adamları versin” çağrısı üzerine, Türk parlamenterler Strasbourg’da çok güzel bir sonuç aldılar.

Başta Mesut Murat Mercan ve Mevlut Çavuşoğlu, bu çağrıyı destekleyen bir bildiri kaleme aldılar.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) de her ülkeden 104 milletvekiline imzalattılar. “Birleşik Sol” grubu dışında AKPM’deki tüm grup başkanlarının da imzalarını aldılar.

AKPM’de 20 imza, bu tür bildirilerin, meclise ait kabul edilmesi sonucunu doğuruyor.

Ayrıca AKPM’de, Ermeni soykırımı için saygı duruşunu ve fotoğraf sergisi açılmasını da engelleyen ilişkiler kurdular.

Demek, Ermeni Diasporası’nın güçlü olduğu Fransa’da bile çok şey yapılabiliyor.

……

Eski katı ve paslı politikaları kıran çağrılar önemli… Ancak böyle aktif tavırlarla da desteklenmeli.

Yorumlar kapatıldı.