Sami Kohen
FRANSA Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Ermenistan Devlet Başkanı Koçaryan ile, Paris’teki Soykırım Anıtı’na çelenk koyuyor… Polonya Meclisi “Ermeni soykırımını” resmen kabul eden bir kararı kabul ediyor (AB içindeki 9. ülke)… Benzer bir karar sureti Alman Meclisi’nin ilgili komisyonlarında ele alınıyor… Atina’da Türk Büyükelçiliği’nin önünde Ermeni soykırımını protesto eden bir gösteri yapılıyor… ABD Kongresi’nin önde gelen üyeleri, bir anma töreninde “Ermeni davası”na destek veriyor… Ermeni lobisi Başkan Bush’un yarın yayımlayacağı mesajda mutlaka “jenosid” sözcüğünü kullanmasını istiyor…
Listeyi daha uzatmayalım. Bütün bunlar, bu yıl “1915 olayları”nın 90. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen -ve haftalardan beri beklenen- “etkinlikler” arasında yer alıyor.
* * *
ERMENİ diasporası ve özellikle propagandacıları, doğrusu dünya çapında bir hareket yaratabildiler. Ermenilerin kalabalık ve etkili oldukları ülkelerde (Fransa, ABD, Kanada gibi) bu kampanyanın başarılı olmasına şaşmamalı. İlginç olan, (Polonya gibi) hem bir avuç Ermeni’nin yaşadığı, hem de Ermeni meselesine yabancı olan ülkelerde dahi, bu konunun gündeme getirilmesi ve açıkça Ermeni iddia ve isteklerine arka çıkılmasıdır…
Bu gerçekten düşündürücü bir noktadır.
Gerçek şudur ki (Polonya’da Lech Walesa gibi) çeşitli ülkelerde birçok politikacı, aydın, yazar -ve genelde kamuoyu- 1915’teki olayları “Ermeni jeonosidi” olarak görüyor ve şimdi bu konuyu gündeme getirmeyi, bir nevi “vicdan borcu” sayıyor.
* * *
NE yazık ki Türkiye’nin, daha yakın bir zamana kadar, bu konuda uluslararası platformda varlığını göstermemesini, sesini duyurmaması ve meseleyi görmezlikten gelip etkin bir inisiyatifte bulunmaması, olayı bu noktaya getirmiştir.
Ankara ancak yeni yeni bazı girişimlerde bulunuyor. Örneğin Meclis’in ilk kez kendi bünyesi dışındaki kişileri de dinleyip konuyu tartışması, ortak bir karar alması, Başbakan’ın Ermenistan’daki meslektaşına 1915 olaylarını inceleyecek bir ortak komisyon kurulmasını önermesi gibi… Ermenistan lideri Koçaryan’ın karşılık olarak böyle bir komisyonun oluşturulmasından ve üst düzey bir toplantının yapılmasından yana bir tavır almış olması, cesaret verici bir gelişmedir.
Aynı şekilde, Türkiye ile Ermenistan’ın “resmi düzey”de ama “gizli” temaslar sonunda bir dizi “güven artırıcı önlem” almak konusunda prensip mutabakatına varmış olması da sevindiricidir.
Kısacası, “Ermeni soykırımı” ile ilgili kampanyanın yarattığı olumsuz havaya rağmen, iki tarafın da ilişkileri düzeltme yönünde bir arada sergilemediği ve bu yönde bazı adamlar atmaya hazırlandığı görülüyor. Ermenistan diasporası da, bazı ülkelerde meclislerin onları destekleyen kararlar almasının fazla bir pratik yarar sağlamayacağını herhalde sonunda anlayacaktır…
* * *
GERÇEKTEN çeşitli yerlerde Ermeni soykırımı konusunda düzenlenen toplantıların veya alınan kararların, “kıymeti harbiyesi” nedir?
Türkiye açısından bu, imajı zedeleyen bir durumdur. Ankara bir ölçüde baskı altına da girmektedir. Ancak dikkat edilirse çoğu zaman hükümetler (son örneği de Polonya’dır) kendi meclislerinin kararlarına mesafeli davranmakta ve Türkiye ile ilişkilere verdikleri önemi vurgulamaktadır.
Bu nedenle Türkiye’nin tepkisini gösterirken, bu ülkelerle ilişkilerini bozacak -yani çıkarlarını tehlikeye sokacak- çıkışlardan sakınmasında yarar vardır…
Yorumlar kapatıldı.