21 Nisan 2005 Perşembe
* Atina ‘bayrak’ olayı için resmi özür dilemezse ilişkilerimizi gözden geçiririz
* Erivan’ın tavrı endişe verici, iddialarının hiçbir gerçek dayanağı bulunmuyor
* AB’ye üyeliğimiz bir lütuf değildir.
* Bunda iki tarafın da menfaati vardır
* ABD’nin, PKK için gereken hassasiyeti göstermemesi oldukça düşündürücü
* Kuzey Kıbrıs’ta verilen sözler unutuldu artık bizden yeni taviz beklemesinler
* Televizyonda yayınlanan hakaret ve kavgalar, bozulmanın yansımasıdır
İSTANBUL- Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Maslak’taki Harp Akademileri Komutanlığı’nda düzenlenen Yıllık Bilgilendirme Konferansı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye ve dünyadaki son gelişmeleri değerlendirerek, önemli mesajlar verdi. Konferansa kuvvet komutanları, yüksek rütbeli subaylar ve medya kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Orgeneral Özkök konuşmasının ilk bölümünde, Büyük Ortadoğu Projesi’ne atıfta bulunarak, bu proje çerçevesinde Türkiye’nin bölgedeki stratejik konumu nedeniyle adının anıldığını söyledi. Orgeneral Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir kısım çevreler, Türkiye’yi bu projede ‘ılımlı İslam modeli bir ülke’ olarak tanımlamak istediler. Türkiye’nin nüfusunun yüzde 99’a yakını Müslüman’dır. Ancak Türkiye, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Türkiye ne İslam devletidir, ne de İslam ülkesidir. Türkiye’yi model olarak göstererek, nüfusunun büyük bir bölümü Müslüman olan ülkelerin kolaylıkla demokratik bir yapıya dönüştürülebileceği sonucunu çıkarmak da, yanıltıcı olabilir. Burada unutulan veya gözden kaçırılan husus, laikliğin Türkiye demokrasisinin gelişmesinde itici güç olmasıdır.” dedi.
Ermeni iddiaları asılsız
Türkiye’nin yakın komşularıyla olan
ilişkilerine de değinerek, “(Yakın çevremize nasıl bakıyor, ülkemizin güvenlik kaygıları hangi noktalarda yoğunlaşmaktadır?) sorularına cevap arayalım” diyen Özkök, Ermenistan-Türkiye arasındaki ilişkileri değerlendirdi. Ermenistan’ın tutumunun kaygı verici olduğunu vurgulayan Orgeneral Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye, Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirme arzusundadır. Ancak bunun için Ermenistan’ın uluslararası temel hukuk kurallarına uyması, komşuluk ilişkilerinin gereklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Ermenistan, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımamakta, uluslararası arenada asılsız Ermeni soykırımı iddialarının tanınması için girişimlerde bulunmakta, BM Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe sayarak Azerbaycan topraklarının önemli bir bölümünü işgal altında bulundurmaktadır. Asılsız soykırım iddialarının siyasi ve hukuki boyutu, Lozan Antlaşması ile kapanmıştır. Antlaşma ile Türkiye Cumhuriyeti’ne herhangi bir yükümlülük intikal etmemiştir.”
Yunanistan özür dilesin
Orgeneral Özkök, Kara Harp Okulu öğrencilerimizin Yunanistan’a yaptıkları ziyaret esnasında meydana gelen çirkin olaya da değinerek, “Yunanistan’ın resmi özür dilemesini ve olayın sorumlularının açığa çıkarılmasını bekliyoruz” dedi.
Yunanistan ile NATO’da müttefik olunduğunu hatırlatan Özkök, Türk-Yunan ilişkilerinde geçmiş yıllara nazaran daha farklı ve olumlu bir döneme girildiğini kaydetti. Özkök, şunları söyledi, “Kara Harp Okulu öğrencilerimizin Yunanistan’a yaptıkları ziyaret esnasında meydana gelen olaya ilişkin, Yunanistan’ın resmi özür dilemesini ve olayın sorumlularının açığa çıkarılmasını bekliyoruz. Aksi takdirde, bu faaliyetlerin yeniden gözden geçirilmesi durumu ortaya çıkabilir. Ege konusu ise bizim her zaman gündemimizdedir.” dedi.
Rumlar çözüm istemiyor
Kıbrıs konusuna da değinen Özkök, Ada’nın Türkiye’nin milli menfaatleri ve uluslararası anlaşmaların kendisine yüklediği sorumluluklar açısından hiçbir zaman ilgisinin azalmaması gereken konuların başında geldiğine işaret etti. Güvenlik açısından Kıbrıs’ın öneminin 2 temel esasa dayandığını belirten Orgeneral Özkök, şöyle dedi: “Bunlardan birincisi, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve TSK’ya garanti anlaşmasıyla yüklenen Kıbrıslı soydaşlarımıza sağlamak zorunda olduğumuz güvenlik sorumluluğudur. İkincisi ise garanti ve ittifak antlaşmalarında açıkça ifade edildiği üzere Kıbrıs’ın Türkiye’nin güvenliği açısından taşıdığı stratejik rolün önemidir. Kıbrıs’a ilişkin bütün çözüm önerilerinde bu husus önemle dikkate alınmıştır. KKTC’ye uygulanan izolasyonun kaldırılmasına yönelik vaatlerin unutulmaya terk edildiği bu süreçte, Türkiye’den hâlâ herhangi bir şekilde jest yapmasını istemenin büyük haksızlık olduğunu vurgulayan Özkök: “Rum tarafının amacı açıktır. Ciddi bir taahhüde girmeden çözümü sürüncemede bırakmayı, süreci zamana yaymayı ve bu arada adil ve kalıcı barışa ilişkin parametreleri ortadan kaldırarak Türkiye’den AB müzakereleri vesilesiyle tek taraflı tavizler koparmayı, Kıbrıslı Türkleri kendine yamamayı, KKTC’yi etkisizleştirerek Ada’yı tek başına ele geçirmeyi hedeflemektedir.” şeklinde konuştu
Türk-ABD ilişkileri
Orgeneral Hilmi Özkök, Türk dış politikasının batıyla ilişkilerinde iki temel eksenin mevcut olduğunu, bunlardan birinin Türkiye-ABD ilişkileri, diğerinin ise Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) perspektifi olduğunu bildirdi. Türkiye-ABD arasındaki dostluk ve ortaklığın tarihin zor ve çetin dönemeçlerinden geçerek güçlü bir zeminde karşılıklı anlayış ve çıkarlar temelinde bugüne kadar gelişerek geldiğini anlatan Orgeneral Özkök, “Bu geniş coğrafyada Türkiye’nin ABD’ye, ABD’nin de Türkiye’ye ihtiyacı vardır. ‘Türkiye-ABD ilişkilerinin kötü bir dönemden geçtiği ve ilişkilerde bir kriz yaşandığı’ şeklindeki değerlendirme ve söylemler gerçekçi değildir. Türkiye-ABD ilişkileri, pek çok bölgesel sorun karşısında ortak beklentileri ve kaygıları paylaşmaktadır. İki ülke, Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ve Orta Asya’yı kapsayan geniş bir coğrafyada barış, istikrar ve güvenliğin sağlanması için birlikte çalışmaktadır.” dedi. ABD’nin Kuzey Irak’taki PKK varlığı konusunda gerekli adımları atmadığını belirten Özkök, bunun düşündürücü olduğunu, Irak’ın kuzeyindeki çeşitli grupların da terör örgütüne destek verdiğini ifade etti. Terör örgütünün, uluslararası terör listesinden çıkmak için sık sık isim değiştirdiğini hatırlatan Orgeneral Özkök, son dönemde Türk askerlerine saldırılarda da artış yaşandığını belirtti.
AB’ye başımız dik girelim
Özkök, Türkiye’nin, batının değerlerini kendi değerleriyle uyumlu bulan bir ülke olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Batının yıllar süren bir süreç içerisinde oluşturduğu ekonomik ve siyasi birliğine, biz yıllar önce talip olduk. Şimdi AB’nin askeri birliğinin de oluşmakta olduğunu izliyor ve ona da katılmayı arzu ediyoruz. Türkiye’nin menfaati AB’nin asli üyesi olmakta yatmaktadır. Bu üyeliğin AB’nin bize bir lütfu olarak değerlendirilmesi çok yanlıştır. Bunda iki tarafın da menfaati vardır. Hem AB’nin, hem Türkiye’nin bu birlikten kazanımları olacaktır. Anlaşma olmaz, şayet AB’ye girilemezse, tabii ki bu dünyanın sonu gelmeyecektir. Burada ‘evet’ veya ‘hayır’ demenin sadece AB’nin hakkı hukuku olmadığını, Türkiye’nin de sonuçta ‘evet’ ya da ‘hayır’ diyeceğinin bilinmesini istiyorum. Doğru olan ve arzu ettiğimiz, başımız dik ve gönlümüz rahat olarak AB’ye tam üye olmaktır.” Konuşmasında Irak ve Kerkük’e de değinen Özkök, Irak konusunda, ikinci konunun Kerkük olduğunu, ve bölgenin ne kadar gergin yapıya sahip olduğunu hatırlattı.
Televizyon yozlaştırıyor
Konuşmasında yolsuzluk konusuna da değinen Özkök, şunları söyledi: “Bu konu, yıllar süren ekonomik sıkıntılara büyük bir özveriyle katlanan halkımızı en çok üzen, toplumda sosyal ve ekonomik dengesizliklere, devlet otoritesinin sarsılmasına, yargıya olan güvenin azalmasına, sonuç olarak toplumsal ahlaki bozulma ve huzursuzluklara neden olan en önemli konudur.” Özkök, ayrıca çeşitli vasıtalarla sosyo-kültürel yozlaşmanın tetiklenmesinin toplumun kendi kültürüne karşı menfi bir tavır takınması, kendi kimliğinden uzaklaşmasının diğer kültürlerin etkisine hazır hale gelmesi için ortam hazırlayabileceğine işaret ederek, Türkçe’deki aşırı bozulmanın televizyon programlarında kültürel değerlerden gittikçe uzaklaşan içeriklerin, yabancı isimli alışveriş ve eğlence merkezlerinin sayısında artışın endişe verici gelişmeler olduğunu anlattı. Genelkurmay Başkanı Özkök, iletişim alanındaki gelişmelere paralel olarak etkileşimin artmasıyla kültürel farklılaşmanın ivme kazandığına da işaret ederek, ‘’Televizyonlar aracılığıyla artık evlerimizin birer üyesi olan insanlar, kavgalar, hakaretler, dedikodular, toplumumuzda yaşanan ahlaki ve kültürel çöküntünün ekranlara yansımasıdır” dedi.
İç tehdit unsurları
Özkök, hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleşmeden kaynaklanan sorunlara da dikkat çekerek, DİE’nin 2000 yılı verilerine göre ülke nüfusunun yaklaşık 3’te 1’inin doğduğu ilden başka bir ilde yaşadığını hatırlattı. Göç eden vatandaşların bir bölümünün toplumun bütünüyle entegre olmak yerine, maalesef kendi etnik ve mezhepsel kimliklerini öne çıkardığını dile getiren Özkök, ayrıca varoşların sorunlarının, iç tehdit unsurlarının istismar edebilecekleri bir ortam oluşturduğunu vurguladı.
Ülkemizin ve milletimizin güvenliği için toplumumuzun sevgi, saygı, hoşgörü, birlik ve beraberlik içinde bulunması ve tahriklere kapılmaması gerektiğini belirten Özkök, “Toplumsal düşmanlıkların yerini toplumsal dostluklar almalıdır. Bu zor dönemde rehberimiz duygularımızdan ziyade aklımız olmalıdır.” şeklinde sözlerini bitirdi.
Büyük katılım
Orgeneral Özkök’ün yıllık değerlendirmesini, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Fevzi Türkeri, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon ile Harp Akademileri Komutanlığı personeli ve öğrenciler de dinledi. Toplantıya katılan 50’yi aşkın medya mensubunun verilen aranın dışında salona giriş-çıkışına müsaade edilmezken, televizyonların canlı yayın isteği ise uygun görülmedi.
Yorumlar kapatıldı.