İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

24 Nisan suni bir Ermeni günü

Doğan Heper

ERMENİSTAN’ın ve diasporanın Türkiye haritasında gözleri var.

Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan’ın 1999’da Türkiye’den Kars’taki Ani’yi istemesi de bunun kanıtı sayılabilir.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, dün Ermenistan’ın bu isteklerine işaret etti ve soykırım iddiaları için Ermenileri uyardı.

* * *

BİR Fransız tarihçinin haklı olarak ifade ettiği gibi, “Ermeni meselesi Türklerin Anadolu’ya ayak basmalarıyla birlikte ortaya çıkan Şark meselesinin küçük bir kıvılcımıdır.”

Emperyalist stratejinin “Şark meselesi” politikası, Doğu’da Ermenileri kullanılacak vasıta olarak keşfetmişti.

Bugün de olan budur.

“Ermeni soykırımının Hitler’e Yahudileri katletmek için ilham verdiği” ileri sürülüyor.

Ok yaydan çıktı sayılabilir. Tekrar edelim, öyleyse yapılacak olan Ermenistan’a yüklenmektir.

Kolay mı? Zor. Zor ama bu yapılmalı.

* * *

NASIL bir yerdir bu Ermenistan?

Ermenistan İzmir ilinin sadece 3 kat büyüklüğü olan bir alan. Ancak 20. yüzyılda devlet olmuş bir ülke. Milliyetçilik akımı çoğu zaman da terör yanlısı bir çeteciliğe dönüşerek, toprak istemelerinin ifade aracı olarak kullanılmış.

Ermenilerin Sami ırkından geldiği ve ticarete yatkın oldukları birinci yorum. İkinci yorumsa, Hititlerden geldiği yolunda. Dillerinin, Farsça ya da Hint-Germen dillerinden oluştuğu söyleniyor. Ne olursa olsun, gerek yazılışı, gerek söylenişi çok zor bir dile sahipler.

Ermenistan’ın 3.5 milyonu ancak bulan nüfusunun üçte biri başkent Erivan’da yaşıyor. Dünyada Ermeni sayısı ise 1.4 milyon olarak tahmin ediliyor. ABD’de ise 450 bin Ermeni olduğu biliniyor.

* * *

70 milyonluk Türkiye 3.5 milyonluk Ermenistan’ın yarattığı ve uluslararası bir boyuta getirdiği bir sorunla uğraşıyor. Bunda başı diasporanın çektiği biliniyor.

Türk Ermenileri ise “İki ateş arasında kaldık” diyerek durumdan şikâyet ediyor. Oysa Türkiye elindeki kozları iyi ve zamanında kullanmasını becerseydi sorun bugünkü tehlikeli boyuta gelebilir miydi?

Ankara, Ermeni düşmanlığına hep dostlukla yanıt verdi.

Biz de o kanıdaydık, o görüşü uzun süre savunduk. Van’da Ermeni kilisesi açılmasını münasip karşıladık. Çanakkale’de kilise açma hazırlıklarını olumlu bulduk. Ama artık bıçak kemiğe dayanmış sayılabilir.

Hele ABD’de Kongre soykırımı kabul ederse.

Ankara’nın Ermenistan’a baskısı, ABD’deki tuzu kuru Ermenilerin aklını başına getirebilir. Kim bilir belki de bu, özlenen dostluğun başlangıcı olur.

YILAN MI, KEDİ Mİ?

Kıbrıs’ta 30 yıllık Denktaş dönemi bitti, Talat dönemi başladı.

Rauf Denktaş, M. Ali Talat’ı yılana benzetti. Bunu yüzüne karşı, onu methetmek için yaptı.

Yılan benzetmesi ve metih (!..)

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kulakları çınlasın. O kediye benzetilmeyi hakaret saymıştı, hatırladınız değil mi?

BAŞBAKAN

“Bizi bölecekler”

Başbakan çok önemli bir söz söyledi.

Tayyip Erdoğan, MÜSİAD (Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği) kürsüsünde konuşurken, “AB’nin Türkiye’ye dayatmalarda bulunduğunu” belirtti ve şöyle dedi:

“Hatta bizi parçalamaya yönelik gayretler içinde önümüze tezler geldiği de oluyor. Sizin orada dik durmanız halinde kimsenin kalkıp da ülkemizin üzerinde böyle bir tasarruf yapması mümkün değildir.”

Sayın Başbakan, ülkemizi parçalamak isteyenlere karşı “dik durmamızı” istemektedir.

Bütün AB ülkeleri Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalama isteğinde olamaz. Kimlerse bunlar açıklanmaya muhtaçtır. Açıklanmalı ki onlara cevap verilebilsin. Tabii birinci cevabın, en anlamlı cevabın Başbakan’a düştüğünü unutmadan.

Biz AB’ye parçalanmak için girmek isteyenlerden değiliz.

10-15 yıl sonra AB ortağı olmamız gerçekleşecekse bu ortaklık o günkü nüfusumuzun tamamını kapsayacaktır. Başka türlü üyelik teklifi AB’den gelemez, gelse de kabul edilmez.

CEZA KANUNU

İşler iyi yürümüyor

Evet TCK (Türk Ceza Kanunu) yürürlüğü ertelendi.

Ertelendi ama 2 ay için.

21 günü geçti bile…

Biz en az 1 yıl ertelenmesinin işe yarayacağını belirtmiştik. Tartışma için zaman lazımdı. Bu savımızı da Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun görüşlerine dayandırmıştık.

Dediğimiz de çıktı.

Basın kuruluşları Adalet Bakanlığı bürokratlarının çalışmalarını yeterli bulmadı. Basın Konseyi adına bu çalışmaya katılan Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyesi Av. Turgut Kazan kesti attı: “Ertelemenin çeşitli eleştirileri değerlendirmek için yapılmadığı anlaşılıyor. Evet, iyileştirme yoktur. Dağ fare doğurmuştur. Mücadeleye devam edilmelidir.” Türkiye Gazeteciler Cemiyeti adına dün yapılan basın toplantısında da “bu konuda eylem dahil her türlü etkinlikten kaçınılmayacağı” belirtildi.

Anlaşılıyor ki ertelemenin 2 ay olması hükümetin bir oyunudur. En az 23 maddede değişiklik beklerken ele alınan 6 madde olmuştur. Onlarda da beklenen değişiklikler yapılamamıştır. Zaten 2 ay bu değişikliklerin yapılabilmesi için yeterli değildir.

Yorumlar kapatıldı.