Can Dündar
24 Nisan’a doğru Türkiye ve Ermenistan’da “1915 tartışması” yoğunlaştı.
Her iki tarafta da derin önyargılar ve haksızlığa uğramışlık duygusu var. Her iki tarafın milliyetçileri de bu tarih üzerinden politika yapıyor.
Bir de çözüm arayanlar var. Onlar her iki tarafta da hırpalanmayı göze alarak, tarih bilinciyle tarihi aşmayı öneriyor. Ve bu sayede her iki tarafta da “halet-i ruhiye” yavaş yavaş değişiyor.
Müge Göçek Boğaziçi Üniversitesi’nde sosyoloji okuduktan sonra ABD’ye, Michigan Üniversitesi’ne gitmişti.
Ronald Grigor Suny de orada Chicago Üniversitesi’nde profesördü.
1989’da tanıştılar. Müge, Ron’un tanıştığı ilk Türk’tü. Ortak kültürün mirası, önyargılara ağır bastı, anlaştılar.
1999’da Müge, Ron’u bir konferans için Türkiye’ye davet etti. Önce çekindi Ron; hatta annesi asla gitmemesini söyledi. Endişeyle geldi Türkiye’ye… Koç Üniversitesi’nde bir konferans verdi. Anlattıklarının ilgiyle dinlendiğini fark etti.
Dönüşte Müge ile Ermeni ve Türk tarihçileri buluşturacak bir platform kurmaya karar verdiler.
WHATS (Türk-Ermeni Uzmanlar Atölyesi) böyle doğdu.
“Soykırımı tanısınlar”
Önce Ermeni tarihçileri davet ettiler.
İlk akla gelen isim diasporanın önde gelen tarihçilerinden Richard Hovannisian’dı. Radikal görüşleriyle tanınan Hovannisian “Bir şartla gelirim” dedi:
“Katılacak Türkler soykırımı tanıdıklarına dair yazılı belge verirse…”
Oysa Müge, çözümü zorlaştırdığı için “soykırım” sözcüğü kullanmıyordu.
Ron, Müge’den önce tepki gösterdi:
“Böyle bir koşul konursa ben bile imzalamam.”
İlk toplantı 2000’de Michigan’da radikaller olmadan yapıldı. Liberal Ermeni tarihçiler, kendilerini protesto eden milliyetçileri “ırkçılık”la suçladı. Ermeni akademisyenler arasında büyük tartışma yaşandı.
Ardından ilginç bir gelişme oldu.
2001’de Hovannisian yine bir üniversitenin davetiyle Türkiye’ye geldi. Türk tarihçilerle tanıştı. Gerginlik yaşanmadan tartışabildiklerini gördü.
Bir sonraki toplantı onun da katılımıyla yapıldı.
Şimdi WHATS’ın gelecek toplantılarının İstanbul’da ve Erivan’da yapılması planlanıyor.
“İnkârcılar”
Tanışıp konuşmanın hikmeti bu…
Salzburg’da 3 gün izlediğimiz toplantı daha çok liberal tarihçilerle milliyetçiler arasındaki çekişme ile geçti.
Türk hükümetinin “Tarihçiler buluşsun” çağrısı da tartışıldı. “İnkârcılar”ı (bu, soykırımı tanımayanlara verilen ad) da tartışmaya katmanın ortamı politikleştireceği endişesi dillendirildi.
Toplantıda liberal Ermeni tarihçilerden, bir dönem Ermenistan Devlet Başkanı Leon Petrosyan’ın danışmanlığını da yapmış Gerard Libaridian’a Türkiye’nin önerisini sordum:
“Bu olumlu bir adım” dedi. Ancak bu işin devlet tarafından atanmış tarihçilerle yapılmaması gerektiğini söyledi. Böyle olmasının, işin içeriğini gölgeleyeceğinden endişeliydi. “Ermeni tarafı bunun hangi koşullarda gerçekleşebileceğini incelemelidir” dedi.
Muhtemelen Erivan’dan da benzer bir cevap gelecek.
Soykırımın tanınmasının buluşma için bir önkoşul olmayacağı anlaşılıyor.
Diyalog kapıları açılıyor. Açıldıkça iki tarafta da farklı sese tahammül artıyor ve tartışmanın zemini doğuyor.
Dileriz 90. yıl buna hizmet eder.
Yorumlar kapatıldı.