Cumhuriyet 16.04.2005
TSK belgelerinde Ermenilerin hamile kadınların karnını deştiği, çocukları tandırda yaktığı yer alıyor
Arşiv belgeleri yayımlandı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – Genelkurmay Başkanlığı, Askeri Tarih ve Stratejik Etüt ve Denetleme Başkanlığı arşivlerinde bulunan 1914-1918 tarihleri arasındaki belgeleri, ”Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri”
adıyla yayımladı.
Belgeler, soykırım iddiaları peşinde koşan Ermenilerin Van çevresinde masum köylülere yaptıkları tüyler ürpertici vahşete tanıklık ediyor.
Belgelerde, Van’ın Özalp ve Saray ilçelerinde Ermeniler tarafından bazı kadınların hamileyken karınlarının deşildiği, bazılarının çocukları ile tandırda yakıldığı, genç kızların tecavüz edilip öldürüldüğü, erkeklerin ise kurşun ve süngü ile katledildiği gözler önüne seriliyor.
Arşivde bulunan Özalp Kaymakamı Kemal ‘in imzasını taşıyan 4 Mart 1915 tarihli bir belgede, Ermenilerin Van’ın Özalp ilçesindeki Sarıköy’de yaptıkları katliamda, köydeki İso ‘nun kızı Güllü ‘nün ”memesinin kesildiği” , İbo ‘nun eşi Silo ‘nun kızı Sülni ‘nin ”karnı yarılarak çocuğunun çıkarıldığı ve tandıra atıldığı” , Tepedam köyünde de erkeklerin büyük bölümünün süngü ile katledildikleri, kadınların ise tecavüz edilip öldürüldükleri kaydediliyor.
15 Mart 1915 tarihli bir başka belgede ise Keçikayası köyünde Hacı Molla Sait ‘in ”kendi kızını eliyle boğazlaması için zorlandığı ve her teklifte uzuvlarından biri kesilerek şehit edildiği” bildiriliyor. Belgelerde ayrıca Saray ve Esedboyu camilerinin ahıra dönüştürüldüğü, medrese öğrencilerinin Hıristiyanlığı kabul etmeye zorlandığı kaydediliyor.
‘Çocukların eti yedirilmeye çalışıldı’
Bir başka belgede ise Özalp’in Boyaldı köyünde Nezu Hatun ‘un tandırda yakılan iki torununun etini babasına ve annesine yedirmek üzere zorlandığı, yapmak istememeleri üzerine de öldürüldükleri, Nezu Hatun’un gördükleri karşısında aklını kaybettiği bildiriliyor.
Belgeler, Ermeni çetecilerinin Osmanlı’nın darda kalacağı bir anı kollayarak çok önceden isyan planları yaptığını ortaya koyarken 4’üncü Ordu Komutanlığı’na gönderilen 5 Mart 1915 tarihli bir yazıda ise ”Düşman gemisine firar ederken Adana Dörtyol’da yakalanan Agop’un ifadesinde, Türkiye’de rahat olmadıklarını, bölgelerinde askerin kuvvetinin ve toplarının bulunmadığını, küçük bir kuvvet gelirse kendilerine silahlı olarak katılacaklarını ve Türkleri katledeceklerini düşman gemilerine bildirmek üzere gönderildiği anlaşılmaktadır” deniliyor.
Zeytun’da (Süleymanlı- Maraş) 14 Mart 1915’te Ermenilerin hapishaneye saldırarak jandarmaları şehit etmelerinin ardından yayımlanan bir tebliğnamede ise Ermenilerin tüm bu saldırılarına karşılık, ”Halktan hiçbir ferdin Ermenilere ve diğer vatandaşlarımıza karşı tecavüzkâr ve aşağılayıcı muamelede bulunmamalarına özen gösterilmelidir. Bunun gibi gerek Ermenilerden gerek diğer kişilerden, ülkenin asayişini bozacak girişimlerde bulunanlar hakkında yalnız hükümet kuvvetleriyle birleşilmeli ve hiçbir şekilde halkın müdahalesine meydan verilmemelidir” deniliyor.
Ermenilere karşı vatandaşlara ”sağduyu” çağrısı yapılırken Mart 1915 tarihli bir başka belgede, Kafkasya’dan gelen Taşnak delegelerinin Erzurum’da katıldıkları bir toplantıda, ”Türk ordusu ricat eder, yahut ilerleyemeyecek duruma gelirse, çetelerin, derhal ellerindeki programa uygun olarak ordu gerisinde faaliyete geçmeleri” yönünde karar alındığı belirtiliyor.
Yorumlar kapatıldı.