Güngör Mengi
Rus ordusu Doğu Anadolu’ya girdiğinde Osmanlı ordusundaki Ermeniler silahlarıyla firar etmiş, bir kısmı düşman ordusuna katılırken bir kısmı sivil Ermenileri milisleştirerek çeteler oluşturmuş ve erkekleri cepheye giden savunmasız Türk köylerine saldırmış, isyan ve katliam başlatmıştı.
Osmanlı Ermenilerine yönelik zorunlu göç kararı, ordunun savaş gücü üstünde yıkıcı etki yaratan bu ihanetin tesirlerini ortadan kaldırmak amacıyla verilmişti.
Karar isyan bölgesini kapsamış, devlete sadık kalanlar yanında İstanbul ve İzmir’de yaşayan Ermeniler tehcirin dışında bırakılmışlardı.
İlk savaş şartları
Evet bu olaylar, tarihimizin acı ve talihsiz bir dönemini oluşturuyor. Ama tarih, onu nefret ve düşmanlık üretmek için çarpıtan Ermeni iddialarına hak vermiyor.
Çünkü Amerikalı tarihçi Prof. Justin McCarthy’nin dediği gibi “Osmanlı’da ‘yasayı uygulayın, Ermeni mülkünü ve canını koruyun’ diyen yüzlerce belge var ama Ermenileri öldürün’ diye bir belge yok. Ermeni belgelerine kıyasla Osmanlı belgeleri gerçek belge. Kim kimi kandırıyor?”
90 yıl önce bir ilk savaş yaşandı, iki taraftan da öldürülen ve tecavüze uğrayan insanlar oldu. Soykırımdan söz etmek için öldürülenlerin hepsinin bir taraftan olması gerekmez mi?
Yine 24 Nisan geliyor. Başta ABD olmak üzere birçok ülkede soykırımı kabul eden kararlar çıkarmak üzere Ermeniler yine atakta. Koca koca devletlerin siyasi hesaplarla tarihi kasten çarpıtan iddiaları kabul eden iki yüzlülüğü Ermenileri şımartıyor ve saldırgan hale getiriyor.
Çare güçlü kalmak
Türkiye’nin arşivlerini açması işe yaramamıştır.
Çünkü onlara gerçekler lazım değil.
Ayrıca mağdur ve mazlum görünmek yabancı ülkelerde yaşayan Ermenileri bir arada ve diri tutuyor. Siyasete ağırlık koymalarında onlara ayrıcalık tanıyor.
Ve bu ülkeler, bu sayede Türkiye’ye karşı bir şantaj silahı elde ediyorlar. ASALA terörü Kıbrıs harekâtından sonra ateşlendi.
Bugün soykırımı kabul etmiş ve edecek gibi görünenlerin Türkiye’yi AB üyesi görmek istemeyen ülkeler olması bir rastlantı sayılabilir mi?
Türkiye’nin “Siz de arşivlerinizi açın. Oluşturacağımız kurulların tarihi belgelerle varacağı karara saygılı olacağız” çağrıları namuslu bir cevap bulmayacaktır.
Ama iyi niyetimiz insanlık vicdanında küçük bir yansıma yaratsa bile kazançtır.
Türk halkı bu baskılardan kurtulmak için dedelerinin işlemediği bir suçu kabul edemez.
Şantaj ve iftiraya karşı silahımız zaman kazanmaktır.
Ve bu zamanı Türkiye’yi güçlendirmek, bütünlüğümüzü pekiştirmek amacıyla kullanmaktır.
Yorumlar kapatıldı.