Mehmet Y. Yılmaz
Ermeni sorunu ile ilgili olarak ne yaptığımızı, ne yapacağımızı bilemediğimizi anlatmaya çalıştığım dünkü yazımdan sonra aldığım bir okuyucu mektubunda şöyle deniliyordu: Zaman konuşma değil, iş yapma zamanı.. Siz neden bir öneri getirmiyorsunuz?
Konuyla ciddi olarak ilgilenmeye başlayabilmemiz için bir öneri var aslında.
Ancak, şunu da belirtmeliyim ki “öneri sahibi” ben değilim..
TBMM’deki oturumda CHP Milletvekili Şükrü Elekdağ çok ciddiye alınması gereken bir öneride bulundu ve bizde her ciddi önerinin başına geldiği gibi bu konu da hiç konuşulmadı.
Elekdağ’ın önerisi
Emekli Büyükelçi Elekdağ, TBMM’de yaptığı konuşmada “Devletin tüm arşivleri tek çatı altında toplanmalı ve araştırmacılara hizmet vermeli. Devlet kuruluşlarının ayrı ayrı arşivleri olmamalı” dedi..
Bu konuyla ilgili belgelerin biriktirildiği arşivler Genelkurmay’da, Dışişleri Bakanlığı’nda ve İçişleri Bakanlığı’nda var.
İçinde neler olduğunu bilmemekle birlikte Türk Tarih Kurumu arşivinde de bazı belgeler olabileceğini tahmin ediyorum.
Öte yandan bu konuda çok ciddi bilgilerin olduğu bazı belgeler de Kızılay’ın elinde olmalı..
Kızılay’da da olabilir
Biliyorsunuz, “tehcir” sırasında birçok Osmanlı vatandaşı Ermeni’nin, değişik salgın hastalıklar nedeniyle ölmüş olduğunu iddia edenler de var.
Eğer salgın hastalıklar vs. gibi iddialar gerçekse, o zamanın şartları altında Kızılay da bu konuya “müdahil” olmuş olmalı.. Benimkisi bir tahmin olmakla birlikte eminim ki, buna ilişkin belgeler de Kızılay’ın unutulmuş bir deposunda duruyordur…
Kamuoyuna açıklandığına göre, Dışişleri’nin arşivi halen tasnif edilmeye çalışılıyor. İçişleri’nin arşivinin ne durumda olduğunu bilmiyoruz..
Genelkurmay, elindeki arşivi 1980’li yıllarda düzenledi ve araştırmacılara açtı. Bu konuda daha önce yapılan bir açıklamada 21 (yirmi bir) kişinin arşivde araştırma yaptığı belirtilmişti.
Bu neyi gösteriyor olabilir?
Ya arşive kimlerin girebileceği seçilmektedir ve herkese giriş izni verilmediği için sayı bu kadar kısıtlı kalmıştır.. Ya da Türkiye’nin aydınları bu konuya ilgisizdirler, düzenlenmiş bir arşive girip bu konuda araştırma yapmak isteyenler çok azdır..
İki sorunumuz var
Birincisinin de mümkün olduğunu göz ardı etmemekle birlikte benim kişisel tahminim, ikincisinin doğru olduğudur.. Yani Türk araştırmacılarının bu konuya ilgisi sınırlıdır ve ancak sınırlı sayıda araştırmacı bu işle ilgilenmektedir, ilgilenenlerin çoğunluğu da yabancı kaynakları ve basılmış anıları yeterli bulmaktadır!..
Demek ki iki sorunumuz var:
Bu konudaki tüm arşivi tek çatı altında toplamak ve bu konuyla ilgili olarak çalışmaya istekli araştırmacılar yetiştirmek..
Not: Dünkü yazımda, “Mavi Kitap”ın ikinci baskısından Baykal ve Erdoğan’ın haberdar olup olmadıklarını da sormuştum. CHP Basın Müşaviri dün aradı ve ellerinde kitabın ikinci baskısının da olduğunu, içindeki bilgilerin deşifre edilmekte olduğunu söyledi..
Yorumlar kapatıldı.