Şükrü Kanber
Kırmızı çizgilerin ‘en kalınlarından’ birisi Ermeni sorunudur bu ülkede… Çoğu zaman kafam buraya takılır durur, ‘peki neden?’
Biz neden her sereferinde önümüze getirilip duran bu konuları ‘kökünden çözmenin yollarını’ aramıyoruz?
Üstelik Ermeni soykırım iddialarının gerçekleştirildiği ‘varsayılan’ tarih 1915…
Osmanlı İmparatorluğu ortada ve onu yöneten kadrolar da İttihat ve Terakki Paşaları…
Cumhuret döneminde neredeyse Osmanlıyı ‘redd-i miras’ edecek kadar ‘yok sayan’ resmi tarih, Türklerin Anadolu tarihini Hititlilerden başlatarak Cumhuriyet’le ‘buluşturacak kadar Osmanlı’yı görmeyen’ resmi tarih, nasıl oluyor da sözkonusu Ermeni tehciri olunca ‘suçu Osmanlı’ya atıp’ işin içinden çıkmıyor?..
Sonuç itibariyle bu olayların yaşadığı dönemde koskoca 1. Dünya Savaşı yaşandı, sonrasında Kurtuluş Savaşı yapıldı…
‘Karmaşık, otorite boşluğu içinde, parçalanmaya yüz tutan’ bir ülkede cereyan ettiği varsayılan bir katliam, Cumhuriyet yönetimleri tarafından ‘hangi bilinmeyen nedenden dolayı’ sürekli reddedilme refleksiyle göğüslendi?..
Neden Türkiye Cumhuriyeti bu konuda ‘hop oturup hop kalkıyor?…’
Ben Ermenilerin soykırım iddialarını ciddiye almıyorum…
Daha çok ‘uluslar arası platformda gündeme gelmek’ ve Türkiye üzerinden siyasi rant elde etmek için konuyu ‘kaşıyıp’ duruyorlar…
Samimi olmadıkları zaten belgelendi; Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün ‘iki ülkenin tarihçilerinden ortak komite kuralım ve konuyu derinlemesine araştırıp halledelim’ önerisi, Ermenistan dışışleri bakanı tarafından ‘karşı saldırı’ olarak değerlendirildi…
Konuya ‘böyle yaklaşan’ bir muhatabı ciddiye almak haliyle zor.
Ama yine de bizim bu konuyu sonuca bağlayıp ‘sonsuza kadar kapatmamız’ gerekiyor…
Sürekli konuşulan ama bir türlü sonuçlanmayan bu tarz konular ‘enerjimizi tüketmekten başka’ bir işe yaramıyor…
Oysa bir Ermeni sorunu elbette var…
Soykırım olmasa bile tehcir var, nüfus hareketlenmesi var…
Yüzlerce yıl aynı topraklarda yaşamış Ermenilerin bu tehcir için ‘masum olmadıklarını söyleyen binlerce örnek’ toplumsal hafızamızda yaşıyor…
Peki bu konuyu nasıl halledeceğiz?..
Bana kalırsa tüm bu olup bitenin neticeleneceği adres arşivler değil ‘tapu kayıtları’…
1915’ten itibaren Ermeniler üzerine kayıtlı mal varlıklarının akıbetinin ne olduğu, bu malların kimlere intikal ettiği ortaya çıkarsa, ulus olarak şu soykırım iddialarına muhatap olmaktan kurtuluruz…
Yapılan yanlış var mı yok mu ortaya çıkar, varsa ve her neyse sorumlularını tarih önünde işaret etme şansımız doğar…
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda ciddi çalışmalar yapmalı, son yüzyıldaki tapu kayıtlarına bakarak toprakların ve mal varlıkların kimlerden kimlere nasıl geçtiğini araştırmalıdır…
O zaman Cumhuriyet kuran kadroların ‘her konuyu Osmanlı’ya havale ederken’ Ermeni sorununu ‘kırmızı çizgiler içine neden aldıklarını’ anlayacak, -eğer varsa- ‘dar bir çevrenin yaptıklarının’ sorumluluğunu ‘ülke olarak üstlenmekten’ kurtulacağız…
Yorumlar kapatıldı.