Prof.Dr.Aydın Ayaydın
TBMM genel kurulunda geçen çarşamba günü ‘Sözde Ermeni soykırımı’ konusunda genel görüşme vardı. TBMM Tv’de izlemeye çalıştım. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve temsil ettikleri siyasi partiler adına söz alan milletvekilleri, Ermeni soykırımı ile ilgili iddialar karşısında arşivlere dayanan tarihi gerçekleri bir bir açıkladı. Dışişleri Bakanı Gül, Ermeni konusunda duyarsız olmadıklarını, yıllardır Türkiye’de Ermeni vatandaşlar ile kardeşçe yaşadıklarını, ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığını, arşivlerini tarihçilere açmaya hazır olduğunu, bu konuda sakladıkları hiçbir belgenin olmadığını dile getirdi. Konuşmalar sonunda, Türk ve Ermeni halkının ön yargısız tarihçilerini arşivleri tarama konusunda müştereken çalışma konusunda bir komisyon kurulmasının Ermenistan’a önerilmesi kararlaştırıldı.
Genelkurmay Başkanlığı da bu konuda her türlü arşivlerini açmaya hazır olduğunu açıklarken, Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu’nun da daha önceki açıklamaları bu yöndeydi. Meclis TV’den konuşmaları takip ederken, Kemal Derviş’in 18 Ekim 2004 tarihli Fransız Le Monde Gazetesi’ne bu konu ile ilgili verdiği mülakat aklıma geldi. Derviş, mülakatta; ‘Birinci Dünya Savaşı sırasında meydana gelen Ermeni katliamından derin bir acı duyduğumu söylemek isterim. Bu acıları tanımak, üzüntüleri ifade etmek gerekir’ demişti.
Bu konu Türkiye’de gündeme gelince de Bay Derviş çark ederek, “Ben aslında karşılıklı olarak birbirlerini katlettiler demek istedim” deyip sıyrılmaya çalışmıştı. TBMM gündeminde Ermeni soykırımı görüşülünce, açıkçası gözüm Kemal Derviş’i aradı. Bu konuda dışarıda demeç verdiğine göre, belki bildiklerini Türk halkına da anlatır diye düşündüm. Fakat boşuna beklemişim. Tahmin edeceğiniz gibi Derviş yine TBMM’ de yoktu. Nedense, Kemal Derviş ve göreve getirdikleri bağımsız bürokratları, Türk basınına suskun olmalarına rağmen Le Monde ve Financial Times karşısında dilleri çözülüyor.
Merak ediyorum, bir İstanbullu olarak vekilim Derviş bugüne kadar TBMM’nin kaç oturumuna iştirak etmiştir. TBMM İç Tüzüğü’nün devamsızlık ile ilgili maddesi süs olarak mı duruyor? Yoksa TBMM Başkanlığı’na sürekli mazeret veya rapor mu sunuyor, yoksa varmış gibi önceden pusula mı imzalıyor? Bunu araştırmak TBMM Başkanı Arınç’a düşer.
Yorumlar kapatıldı.