Bu yüzyılın başında Amed’de sayıları on binlerle ifade edilen gayrimüslimler tek tek yok oluyor. Önce Ermeniler, ardından da Yahudiler, Süryaniler ve Keldaniler. Yaşları 75 ile 74 olan Ermeni karı-koca Sarkis ve Bayraz ise Amed’deki son Ermeniler. Onlarda yaşama veda edince Amed’in renklerinden birisi daha solup gidecek..
SİDAR BORAN/MHA/AMED
Önce kiliseleri kapatılıp camilere dönüştürüldü, güzellikleri dillere destan olduğu için kızları ağalar, beyler tarafından kaçırıldı. Ve ardından yaşanan tehcir
Mezopotamya’nın renklerinden Süryaniler, Ermeniler, Yahudiler, Ezidiler, Keldaniler, Nasturiler tek tek ayrıldılar, atıldılar, gitmeye zorlandılar doğup büyüdükleri topraklarından. Kimi zorla Müslümanlaştırıldı, ya da yaşaması için bu seçenek şart konuldu önüne, kimi de direndi.
Ve kala kala Mezopotamya’nın kadim şehri Amed’de sayıları 50’yi bulan Süryaniler ile şimdi sadece yaşları 75 ile 74 olan Ermeni karı-koca Sarkis ve Bayraz kaldı. Diğerlerinden ise eser yok. Sarkis ve Bayraz da yaşama veda edince Amed’in renklerinden birisi daha solup gidecek.
Sadece Sarkis ve Bayraz kaldı
Onlarla sığındıkları Meryem Ana Kilisesi’nde tanışıyoruz. 75 yaşındaki Sıtkı Eken, bir yaşındayken vaftiz edilirken, papaz kulağına ismini fısıldamış, SarkisÉ Ancak diğer gayrimüslimler gibi onlar da Hıristiyan isimlerini terk etmişler bilinen sebeplerden dolayı. 56 yıldır eşi Bayraz ile evli. Bayraz Ermenice, anlamı Gül Ağacıymış.
Sarkis (Sıtkı) Eken daha çocukken Silvan’dan göç etmişler ailece Amed’in merkez köylerine. Karabaş ve Sati köyünde kalmışlar uzun zaman. Orada çiftçilik yapmışlar bir süre kendi topraklarında. Babası ölünce ve toprakları da ellerinden gidince, civar köylerde yarıcılık, marabalık yapmış. Buğday tarlalarında, sebze bahçelerinde çalışmış ağaların-beylerin hesabına. Karacadağ eteklerinde pirinç tarlalarında çalışmış hasat ve ekim zamanları. Sonra yengesinin aracı olmasıyla Bayraz ile tanışmış.
“Biz merkeze bağlı Kadı Köyü’nde oturuyorduk. O zaman benim teyzemlerim Diyarbakır merkezde kalıyorlardı. Onlara misafirliğe gelmiştim, beni görmüşler ve gelip istediler. Büyüklerimiz aracı oldu ve evlendik. Hiç çocuğumuz olmadı. Ama bunu sorun yapmadık, hala birbirimizi seviyoruz” diye anlatıyor 74 yaşındaki Bayraz Eken eşiyle tanışmasını.
Bayraz da, Sarkis de tek kelime Ermenice bilmiyorlar, “Anne babalarımız konuşurdu, ama bizler sonradan unuttuk” diyorlar. Bayraz nine Alevi olan Kadı Köyü’nde yaşadığı için hem Türkçe’yi hem de Kürtçe’yi iyi konuşuyor.
Meryem Ana Süryani Kilisesi’nde kalıyorlar
Bayraz ve Sarkis yapılan düğünün ardından Sadi köyüne yerleşmişler. 13 yıl kadar burada yaşadıktan sonra Amed’e Behrampaşa semtine yerleşmişler. Ve 37 yıl marabalık yapmış, ağaların beylerin tarlasında, bahçesinde.
Bayraz nine genç kızken, Müslümanlarla Hıristiyanların kardeşçe yaşadıklarını anlatıyor ve o günleri anıyor, “Aramızda ayrı-gayrı yoktu. Şehriye günlerimiz olurdu, komşular toplanırdık haftada bir ayrı evde, şehriye yapardık. Şimdiki şehitlik tarafları hep kırlık alandı. Oralara kıra giderdik, kızlar, kadınlar, çocuklar. Yemek yapar, oyun oynar, dinlenirdik. Kimse kimseye ‘senin dinin budur, sen camiye gidiyorsun, sen kiliseye gidiyorsun’ demezdi. Allahımızın yanında biriz. Aynı Allaha inanıyoruz. Ama sahtekarlar aramıza girdi, bizi birbirimize düşürdü. Yoksa komşularımız, insanlarımız iyiydi. Birbirimize hiç kötülüğümüz olmazdı” diyerek geçmişte yaşananları anmak bile istemiyor.
‘Burası bizimde vatanımız’
Terk etmeyi düşünmemişler topraklarını, herkes gitmiş. Gençler, kızlar, yaşlılar, işi gücü olanlar, geçim sıkıntısı çekenler. Ama onlar terk etmemişler topraklarını. Bayraz nine, “Burası bizim de vatanımız. Nereye gideceğiz ki” diyor.
Sarkis yaşlanınca artık iş yapamaz duruma gelmiş ve başlamış geçim sıkıntısı. Sonra Hıristiyan cemaatinin de yardımıyla Meryem Ana Süryani Kilisesi içinde onlara bir oda vermişler ve 1984 yılından beri tek başlarına burada yaşıyorlar. Tek geçim kaynakları ise devletten aldıkları yaşlılık maaşı.
“Allahın evidir, oturuyoruz” diyor Bayraz nine ve ekliyor, “Bir kilo et alsak 15 gün yeter bize, bir ekmek alsak iki gün yeriz. Mutluyuz halimizden, çocuğumuz yok, hiç olmadı. Bunu dert de etmedik. Hala seviyoruz birbirimizi” diyerek, ömrünün son günlerinde yaşama nasıl tutunduklarını anlatıyor.
Ziyaretimizde elinde tığ ile oya türü bir şeyler örüyor. Büyük ihtimalle mahalledeki Müslüman yada Süryani bir kıza hediye edecek el emeği göz nuruyla işlediği oyayı.
Geçmiş daha güzeldi
Bayraz’ın teyze çocukları ile Sarkis’in iki kız kardeşi İstanbul da. Bir abisi de Kanada da. Ama ikisi de uzun zamandır görüşemiyorlar yakınlarıyla. İstanbul’dakiler birkaç yılda bir geliyorlarmış ziyaretlerine, onlar ise hiç gitmemişler. Nedeni ise parasızlık…
Bayraz nine, kilisenin yanındaki komşularına ziyarete giderek, kadınlarla dertleşerek ya da ev işleriyle uğraşarak, oya işi yaparak zamanını geçirse de, Sarkis daha çok yalnız. Gün boyu kilisenin bahçesinde oturuyor ya da canı sıkıldığında gidip Amed’in dar sokaklarında dolaşıyor, “Çıkıyorum bazen dışarıya, buradan Dağkapıya, Balıkçılarbaşı’na, Hançepek’e doğru yürüyorum. Bir tek tanıdığım yok. Eskiden Müslüman, Ermeni, Süryanilerin işyerleri, dükkanları vardı. 40-50 sene önce. Şimdi yerlerinde eser yok. Yıkılmış çoğu. Eski evler kalmamış, yıkmışlar yerine apartman dikmişler. Ayakta kalanların çoğu da bakımsız. O dükkanlara, o evlere bakıyorum, geçmiş daha güzeldi. Daha bir saygınlık, daha bir hoşgörü vardı. Böyle geziniyorum sokaklarda ve gerisin geriye tekrar dönüyorum Kiliseye” diyor.
Bayraz ve Sarkis şimdi kilisede ömürlerinin son yıllarını yaşıyor. Bir zamanlar kendin idaresinde, ekonomisinde söz sahibi olan Ermeniler de Amed’de bitmek üzere.
Bayraz ve Sarkis’ten sonra Amed’de Ermeni kalmayacak ve Amed’in renklerinden biri daha solacak.
Yorumlar kapatıldı.