Bülent Akarcalı
Yirmi yıldır söyleye söyleye dilimde tüy, yaza yaza kalemimde mürekkep kalmadı desem yeridir. Bu iddialara Türkiyede inan varmı ki kendi kendimize bunları yazıp söylüyoruz. Yoksa dünya alem haberimiz olmadan Türkçe öğrendi de yazdıklarımızı okuyabilip, söylediklerimizi duyup anlayabilip bizim böylesine haksız iftiralara maruz kaldığımıza hak veriyorlar.
Kimsenin bu meseleyle ilgili bilgi ve görüşlerimizi dünya kamu oyuna duyurmak çabası ve çalışması yok.
Eski Büyükelçilerimiz bir araya gelip basın toplantısında ”biz soykırım yapmadık ”, Türk Tarih Kurumu Başkanı
”soykırıma dair belge yok” , Osmanlı Arşivleri yetkilisi ”arşivlerimiz herkese açık ” türünden beyanatları ben şahsen okumaktan , televizyonlarda izlemekten bıktım.
Yaprtığımız iş hamamda şarkı söylemekten ibaret.
Bu mesajların adresi Türk kamu oyu değildir, dış dünyadır.
Tüm gayretler elimizde var olan bilgileri her kanaldan yurt dışına iletmeye yoğunlaşmalıdır.
Emekli Büyükelçilerden örneğin” biz kendi imkanlarımızla ingilizce, fransızca, almanca…. beş yüz mektubu yabancı basına gönderdik, mektup örnekleri şu adresteki web sitesindedir, yardım eden olursa beşbin yere daha gönderebiliriz, kaldı ki bizler görevdeyken bu konuda şu girişimlerde bulıunmuştuk, yani gündemde olmak için ortaya çıkmıyoruz” mesajını duymalıyız .
Türk Tarih Kurumu Başkanı, Devlet Arşivleri Genel Müdürü sahip oldukları çok geniş imkanları kullanarak ” ellerindeki bilgileri Dünyada ki kaç gazete, dergi,Üniversite, Parlemento’ya … ve hangi dillerde ilettiğini, bu bilgilere aynı zamanda hangi web sitesinden erişileceğini” bildirmelidir.
Sürekli iç kamu oyuna verilen mesajların hiç bir yararı yoktur. Aksine kendi haklılığımızla yetinmek, sanki gerekenler yapılıyormuş gibi ters bir sonuç yaratmaktadır.
CHP’nin gelmesini sahiplendiği amerikalı tarihçi Justin McCarty’nin ülkemizde verdiği konferansların hiçbiri dışarda yankı bulmamıştır. Bu değerli bilim adamına Avrupa ve kendi ülkesi Amerikada konferanslar verdirmek varken, Türkiye’ye çağırmış olmak abesle iştigaldir. Hiç olmazsa konferans notlarının bir kaç yüzbin ( evet yanlış okumadınız propoganda için yüzbinlercesi gerekir) adet basılıp tüm dünyaya dağıtılması gerekirdi.
Ermeni diyasporası bu tip konferansları ve kendi kendimize yaptığımız Tv programlarını, makaleleri ele alıp dünya kamu oyuna ” Türklerin kendileri de soykırıma inanmasalar Amerikadan profesörler getirmek dahil olmak üzere, hiç kendi kendilerine bu kadar propaganda yaparlarmıydı” deseler, verecek cevabı zor buluruz.
Soykırım iddiaları, adı son günlerde çok konuşulan Mavi Kitap gibi bir kaç tane kitapla sınırlı değildir. Ermeni diyasporasının görüş ve inançlarını yansıtan irili ufaklı yayınların toplamı yirmi bine yakındır. Avrupa ve Amerikan şehirlerindeki en küçük kütüphanede dahi diyaspora lehine beş-on yayın bulursunuz. Oysa Türkler lehine var olan üç beş kitap ise tüm dünya kütüphanelerinden diyasporanın sistematik çalışmasıyla çalınmıştır.
Şu anda görevde bulunan Büyükelçi, Başkonsoloslarımız ve diğer diplomatlarımızın şahsi gayretleriyle temin edilen az sayıda ingilizce ve daha az sayıda fransızca ve almanca bir kaç doküman hariçinde yurt dışında dağıtabileceğimiz miktar ve çeşitlilikte yayınımız yoktur. Hele saydığım bu diller dışında İtalyanca, İspanyolca , Rusca, Arapça hiç yoktur,
Daha önce de yazdım dünyanın dört bir yanında var olan diyasporaya ait binin üstünde dernek, vakıf, birlik, araştırma birimi, gazete, dergi aracılığıyla binlerce ermeni diyaspora üyesi ve destekcileri sivil kurum, şahıs yani Devlet temsilcisi olarak iddialarını yaymak için uğraşırken Türkiyenin haklılığını sa vunmak çok az sayıda emekli diplomat, general ve bürokratın omuzuna yüklenmiştir.
Oysa batı kamu oyu Devlet kökenli bilgilere ve temsilcilere hep kuşkuyla yaklaşır. Türkiye bu konuda ciddi sivil toplum örgütü oluşturmamıştır. Bu davaya gönül verenlere de sahip çıkmamıştır.
Üniversitelerimiz yabancı dilde yayın yapabilecek öğretim üyelerine özel bir katkıda bulunamamıştır.
Avrupa ve Amerikada soykırım destekcisi geniş kütlelere karşı mücadele eden çoğu üniversite öğrencisi gençlerimize verilen lojistik destek (özellikle basılı doküman, elektronik ortamda kullanılacak ve Osmanlı belgelerini içeren CD, DVD ve benzeri medya gereçleri) ya hiç yoktur ya da yok denecek kadar azdır.
Ben gine eli kalem tutup yabancı dil bilen herkese çağrıda bulunarak ayda bir defa yabancı herhangi bir gazete, dergiye yazı, parlementere mektup göndermelerini rrica ediyorum.
Gençler kullanmasını zaten çok iyi bildikleri bilgisayar ve interneti kullanarak mucizeler yaratabilir. Önemli olan inanç ve çalışmalarda ki sürekliliktir.
Yazımın amacı herhangi bir kesimi suçlamak yada eleştirmek değildir. Herkes samimi bir şekilde doğru olduğuna inandığını yapmaya çalışıyor. Ben ise çalışmalarımızın dışa dönük ve yönelik olmasıyla bu mücadelede başarı elde edebileceğimizi anlatmaya çalışıyorum.
Savunamadığımız haklılık bizim olamaz.
Not: ben www.europeus.org adresinde fransızca olarak görüşlerimi yansıtıp sorulara ve eleştirilere cevap veriyorum. İlgilenenlere duyurulur. Fransızca bilen herkes katılabilir.
Yorumlar kapatıldı.