Özdemir İNCE
3 Nisan tarihli Hürriyet Pazar’da yayınlanan ‘Haçlı Kafasından Kurtulmak İçin’ başlıklı yazımdan sonra dünyanın en zor sorusunu kendime soruyorum: Ne yapmalı?
Türklerin Ermeni soykırımı yapmadığını bilmiyor mu dünya? Biliyor! Doğu Anadolu’da Çarlık Rusya-Ermeni, Kilikya’da Fransız-Ermeni işbirliğini ve kışkırtmasını bilmiyor mu Avrupa? Biliyor! Ermenilerin Protestan Kilisesi tarafından kışkırtıldığını, Protestan rahip ve misyonerlerin kendilerini kurtarmak için, başarısızlıklarını örtbas etmek için önyargılı ve taraflı raporlar yazdıklarını bilmiyorlar mı? Biliyorlar! Günümüzde de Ermeni soykırımı dalaveresinin arkasında gene Protestan kilisesi olduğu ve bu fesadın başını Alman Protestan Kilisesi’nin çektiği bilinmiyor mu? Biliniyor!
Ruslar, Fransızlar, ABD’liler ve Protestan Kilisesi, kendi yalanlarını ve kendi günah paylarını bilmiyorlar mı? Biliyorlar!
Bunların hepsi 1919’dan kalan bir hesabın ve intikamın peşinde değiller mi?
* * *
Mersin’deki bayrak çiğneme ve yakma girişimiyle ilgili yapılan yorumlar insanı çileden çıkartıyor. Yok çocukmuş, yok derin devletmiş, yok karanlık güçlermiş.
Kimliği belirsiz biri 14 yaşındaki delikanlıya ‘Yak şunu!’ diye bayrağı uzatacak, o da kendisine söyleneni yapacak. Biri gelip elindeki bir teneke benzini o 14 yaşındaki çocuğa uzatıp ‘Şunu evinize dök ve kibriti çak!’ dese kendisine söyleneni yapacak mı? Kışkırtma varsayımını öylesine abarttılar ki neredeyse orada ne işi vardı diye bayrağa kızacaklar! 14 yaşındaki erkek artık çocuk değildir. Neden ‘Bayrağı yak!’ diye uzatan adamın üzerine yürümüyor ya da büyüklerine haber vermiyor da büyülenmiş gibi adamın dediğini yapıyor?
* * *
Avrupa Birliği ve ABD, Ermeni ve Kürt sorunlarında Wilson prensiplerini yeniden gündeme getirdi. Kıbrıs sorunu Rum ve Yunan tarafının istediği gibi çözümlendikten sonra, AB-Türkiye görüşmeleri sürecinde Kürt sorunu ‘Federasyon’ kılığında masaya gelecek; ardından eğer ‘Federasyon’ zokası yutulursa, görüşmelerin sonuna doğru Ermeni sorunu gelecek masaya. Böyle olup-olmadığını anlamak için konuşkan uzmanları dinlemeye gerek yok.
Bilerek ya da bilmeyerek Türkiye karşısında yabancı çıkarlarını savunanların, Türkiye’yi ve çıkarlarını korumak isteyenlerin tepkilerini paranoya ve milliyetçi hezeyan olarak tanımlamalarının utancını da yaşamak zorundayız. Bu yozlaşmanın dünya basınında bir benzerini bilen varsa lütfen bana haber versin.
* * *
Peki, bizim bu durumda ‘Peki ne yapmalı?’ sorumuz saflık değil de nedir? Avrupa, Türkiye’yi yeterince tanımıyormuş!.. Hadi canım sen de!
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Cumhuriyet’in imalat hatası bazı yazarlarımız yurtdışında ve yurtdışına Türkiye aleyhine fetvalar verirlerken; kimdir bilmediğim Mustafa Akyol gibileri ‘National Review’, ‘The Weekly Standart’ adlı yayın organlarında, Cumhuriyetçi (Atatürkçü, Kemalist ve laik), özgürlükçü ve bağımsız yazarları ABD kamuoyuna ve yönetimine azılı ABD düşmanı olarak gammazlarken işimiz çok zor.
* * *
Bunca gaddarlık, dedikleri gibi, demokratikleşme adına yapılıyorsa, bu, demokrasiyi rezilleştirmekten başka bir işe yaramaz, yaramıyor!
Yorumlar kapatıldı.