İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Buyurun sınırları açın

Oktay Ekşi

BELLİ ki Ermenistan’daki Ermeniler çok sıkışık durumda… Bugünlerde onlar adına kim ağzını açsa ‘Türkiye’nin Ermenistan’la sınırını açmasının Türkiye’ye sağlayacağı yararlardan’ dem vuruyor.

Önceki gün Cumhuriyet’te Leyla Tavşanoğlu’nun David Phillips adında biriyle yaptığı mülakat vardı.

Hani bizim kendi çıkarlarımızın ne olduğunu bilmeyecek kadar aptal olduğumuzdan emin yabancı dostlarımız (!?) vardır ya David Phillips’in onlardan biri olduğu, mülakatın nerdeyse her cümlesinden fışkırıyor. Konuşmasının -saydık- tam 10 ayrı yerinde ‘Ermenistan’la aramızdaki sınırı açmamızın yararlarını’ dile getiriyor. Birinde ‘Sınırı açmak vizyon, cesaret, iyi komşuluk ilişkilerinde proaktif bir yaklaşım demektir’ diyor.

Yani siz önce sınırı açın, gerisi kolay demeye getiriyor.

Sınırın tekrar açılması onlar için o kadar önemli olmalı ki aynı gün Hürriyet’te ‘soykırım’ konusunda görüşleri yayınlanan Karadeniz Ekonomik İşbirliği teşkilatındaki Ermenistan Temsilcisi Arsen Avegyan da, ‘soykırım’ avukatlığına soyunan Türkler de onu istiyor. Hele Amerikalılar, hükümetle hangi konuyu görüşürlerse görüşsünler önce ‘Ermenistan’la aranızdaki sınırı açmalısınız’la lafa başlıyorlar.

Bu kadar bağırmaları elbet sebepsiz değil. Ermenistan’ın nüfusu World Almanac’a göre 1998’de 3 milyon 441 bin idi. Oysa 2004 Temmuzu itibariyle yapılan tahmin 2 milyon 991 bine düştüğünü gösteriyor. Yani 500 bin kişi başka ülkelere göç etmiş. Çünkü Ermenistan ekonomisi çökmüş durumda. O kadar ki Türkiye’de 7500 ABD Doları olan kişi başına satın alma gücü orada 3500 dolar. Nüfusun yarısının yaşam düzeyinin ‘yoksulluk sınırı altında’ olduğu biliniyor.

Ermenistan sınırı bir açılsın… Sıra Karadeniz üzerinden dünyaya açılmalarına gelecek. Bu sırada Türkiye’yi bir yandan ‘soykırım yaptığınızı kabul edin’ diye sıkıştırmayı sürdürecekler. Onun ardından da hem anayasalarındaki hem de bağımsızlık bildirgelerindeki Türk düşmanlığı üzerine oturtulmuş taleplerini -bilinen müttefiklerinin de desteğiyle- dile getirmelerine sıra gelecek.

Bu gerçekler ortada iken bakıyoruz Sayın Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türkiye’nin Ermenistan karşısındaki iyi niyetini dile getirmek için ‘Sadece İstanbul’da 40 bin Ermenistan vatandaşı Ermeni’nin çalışmakta olduğunu’ ifade ediyor. Erivan’dan kalkan yolcu ve kargo uçaklarının İstanbul’a inmesine ve buradan kalkanların Erivan’a gitmesine izin verildiğini anlatıyor.

Türkiye’nin kendi iç hukukunu göz ardı ederek, ‘diplomatik ilişkisi’ bile olmayan bir ülkenin vatandaşlarına burada çalışma hakkı tanıması olabilir mi?

Bakın olmuş… Bizzat Dışişleri Bakanı itiraf ediyor. Peki buna karşılık Ermenistan ne istiyor?

‘Soykırımı kabul edin. Sonra sizden tazminat ve toprak istememize sıra gelecek’ diyor.

Hani ‘Yok öyle bir niyetimiz’ deseler yine neyse. Onu bile söylemeden bu taleplerde bulunanlara ‘evet’ diyenlere ne denir?

Yorumlar kapatıldı.