Oktay EKŞİ
HERKES kendi derdiyle meşgul olduğu için yarın yürürlüğe girecek olan Ceza Yasası’nın ‘duysanız da inanamayacağınız’ hükümlerini inceleyememiştik. Önceki gün Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin düzenlediği bir panelde Ceza Hukuku uzmanları birtakım komik, tuhaf ve anlamsız hükümleri ortaya koyunca hayret ettik.
Uzatmadan bir örnek verelim:
Hani 327’nci maddesi gereğince ‘Devletin iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri’ temin edene en az 3 yıl, ayrıca yayınlayana 329’uncu maddesi gereğince en az 5 yıl (gerekirse 10 yıl) hapis cezası verilmesini emreden Ceza Yasamız var ya…
O yasaya göre, örneğin El Kaide denen terör örgütü tutsa, İstanbul’da bir atom bombası patlatsa ve yüz binlerce insanı bir anda öldürse faile ne ceza verilmesi gerekecekmiş biliyor musunuz?
En az 5 yıl, hadi bilemediniz 6 veya 8 yıl.
İsterseniz maddeyi birlikte okuyalım da yanlışımız var mı siz söyleyin:
‘Atom enerjisini serbest bırakarak bir patlamaya ve bu suretle bir başkasının hayatı, sağlığı veya mal varlığı hakkında önemli ölçüde tehlikeye sebebiyet veren kişi, beş yıldan az olmamak üzere hapis cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiilin taksirle işlenmesi halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’
Yazana, çizene, halka bilgi verene 10 yıl, yüz binlerce insanı bir dakikada öldürecek bir büyük terör eyleminin failine 5 yıl…
Belli ki bir tek ‘Shop and Miles’ puanı vermedikleri kalmış.
Size bir başka maddeden daha söz edelim.
TBMM Adalet Komisyonu tarafından kurulan Alt Komisyon Başkanı Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü’nün bir yerde ifade ettiğine göre, Avrupa Birliği’nin isteği üzerine Ceza Yasası’na ‘soykırım’ suçuna ilişkin hüküm konmuş. Bu 76’ncı maddeye göre soykırım:
‘Bir planın icrası suretiyle, milli, etnik, ırki veya dini bir grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur’muş.
a) Kasten öldürme. (Burada tek kişinin öldürülmesi bile soykırım oluyor. Oysa Uluslararası Sözleşme ‘grup üyelerinin öldürülmesi’ koşulu koyuyor.)
b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme.
c) Grubun, tamamen veya kısmen yok edilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması (Hani 1915’te Ermenilerin Suriye’ye tehciri olayı var ya onu tanımlıyor.)
d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması.
e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi.
(…) Maddenin son fıkrasına göre de ‘Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez’miş.
Biz Amerikan Senatosu ‘Ermeni soykırımını kabul etmesin’ diye çırpınır, öteki parlamentolara ‘Aman ha… Dostluğumuz bozulur’ derken, Ermenilere soykırım yaptığımızı kendi Meclisimizde kabul etmişiz de haberimiz yokmuş…
Yorumlar kapatıldı.