İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

BIANET: Gazeteciler Lozan’ı Ne Zaman Öğrenecek?

30
Mart tarihli Cumhuriyet gazetesindeki bir haber, gazetecilerin
Türkiye’de azınlık haklarını ve Lozan antlaşmasını ne denli yanlış
bildiğini bir kez daha gösterdi. Temel yanılgı şu: Lozan’da
gayrimüslimler olarak tanımlanan azınlıkların, yalnızca Rumlardan,
Ermenilerden ve Yahudilerden oluştuğu inanışı.

Gazetenin 8. sayfasındaki, Ebru Toktar imzalı “Lozan’ı deliyorlar”
haberi, AB sürecinde reformların uygulanmasını izleyen Reform
İzleme
Grubu’nun toplantısını ele alıyordu. Haberin başlığıysa, şu
cümleden
yola çıkılarak atılmıştı:

“Reform
İzleme Komitesi’nde Lozan Antlaşması’na göre sadece azınlıklara
tanınan
okul açma hakkının Süryani, Bahai ve Türk
Katoliklerini de içine alacak
şekilde genişletilmesi benimsendi.”

Bu
cümleden anlaşılan şey şu: “Lozan’la belirlenen bir azınlık tanımı
var.
Süryani, Bahai ve Türk Katolikleri bunun dışında kalıyor.”

Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu antlaşması Lozan’da
azınlıklar ne
soyla, ne dille ne de dinle tanımlanıyor. Tanımlayıcı tek bir
sözcük
var, o da “gayrimüslimler”. Haberde sayılan Süryani, Bahai ve
Türk Katolikleri gayrimüslim; yani Lozan’a göre
azınlıklar.

Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası
İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Elçin
Macar, “Lozan azınlıklarla ilgili maddelerde herhangi bir isim saymaz.
Gayrimüslimler der. Bahai’nin, Süryani’nin bu kapsama girip
girmediği tartışması abestir” diyor.

Bu duruma, Baskın Oran da, Temmuz 2004 tarihli Türkiye’de
Azınlıklar: Kavramlar, Lozan, İç Mevzuat, İçtihat,
Uygulama kitabında dikkat çekiyor:

“Lozan’da gayrimüslimlerin yalnızca üç gruptan
(Rum, Ermeni, Musevi) ibaret olduğu sanısı Türkiye’de o denli
yaygındır ki, içlerinde tanınmış profesörler,
tarihçiler ve üst düzey yargıçlar da
bulunan çok sayıda insan, söz konusu kesimde ‘Rum, Ermeni
ve
Museviler’den söz edildiğini sanır, söyler ve yazar.” (sf 55)

Gazetecilerin Lozan’ı öğrenmesi şart

Bu gruba gazetecileri de katmak gerekiyor. Elçin Macar,
gazetecilerin bu konudaki bilgilerinin yetersiz olduğu kanısında:

“Lozan’ı ve Lozan’a dair çalışmaları hiç
okumadıklarını düşünüyorum.
Oysa mevzuatı, Lozan’ı, azınlıklarla ilgili daha sonraki
sözleşmeleri
iyi okumaları gerek.

Bunları iyi okurlarsa, azınlıkların haklarının gündeme
gelmesinin AB dayatması olduğu gibi şeyler yazmayacaklardır.

Bu insanların, uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan hakları
olduğunu, sorunun bizim resmi politikamızın yarattığı bir sorun
olduğunu, Lozan’ı uygulamamaktan kaynaklandığını anlayacaklardır.”

Azınlıkların tanınan ve kullandırılmayan hakları

Baskın Oran, kitabında, Lozan’la gayrimüslim TC vatandaşlarına
getirilen hakları şöyle özetliyor:

” Müslüman-olmayan (Gayrimüslim)Türk uyrukları:

* Dolaşım ve göç etme konusunda bütün
Türk uyruklarına uygulanan özgürlük (Md.38/3);

* Müslümanların yararlandığı aynı medenî ve
siyasal haklardan yararlanma hakkı (Md.39/1);

* Giderlerini ödeyerek her türlü kurum (vakıf, okul
vb.) kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini
kullanmak ve ayinlerini yapmak konularında eşit haklar (Md. 40);

* Önemli bir oranda oturdukları il ve ilçelerde,
anadillerinde öğretim yapabilmeleri için, çeşitli
bütçelerden (devlet, belediye vd.) hakkaniyete uygun pay
alma hakkı (Md. 41/ 1 ve 2);

* Aile ve kişi statüleri konusunda gelenek ve
göreneklerine saygı (Md. 42/1);

* İnançlarına aykırı davranışta bulunmaya ve hafta
tatilinde [Lozan’ın imzası tarihinde bu tatil cuma
günüydü] resmî işlemleri yerine getirmeye
zorlanamama (Md. 43).” (sf. 56)

Oran’ın kitabı, bu üç büyük gayrimüslim
grubun dışında kalanların haklarından nasıl yararlandırılmadığını da
belirtiyor:

“Azınlık
gruplarına ilişkin bir sınırlama vardır. Azınlık mensubu kişilere
getirilen haklardan Türkiye’deki gayrimüslimlerin hepsi
yararlandırılmamaktadır. Bu haklar başından beri yalnızca geleneksel
üç
‘büyük’ azınlık grubuna, yani, Ermeni, Musevi ve Rumlara
uygulanmıştır
ve bu tutum devam etmektedir. Örneğin Süryaniler, Keldaniler,
Nasturiler vb. gibi daha küçük gayrimüslim
gruplar, örneğin Lozan’ın 40. maddesinde sözü edilen
‘(…) her türlü okullar (…) kurmak, yönetmek ve
denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak
(…)’
hakkından yoksun bırakılmışlardır. Yine örneğin, Ocak 2003’te
başlayan
uygulamaya kadar, Süryanilerin vs. vakıfları da tanınmamıştır.”

Baskın Oran’ın “Türkiye’de Azınlıklar: Kavramlar, Lozan,
İç Mevzuat, İçtihat, Uygulama” kitabını İnternet
üzerinden indirip, okuyabilirsiniz.

Kitabı görüntülemek/indirmek
için tıklayın
. (PDF belgesi, 735K)

Yorumlar kapatıldı.