Tufan TÜRENÇ
ERMENİ iftiralarını neden çürütemediğimiz ortada. Çünkü 1915-16 yıllarında neler yaşandığını bilmiyoruz.
Bilmediğimiz için de gerçekleri dünyaya anlatamıyoruz.
Daha acısı, haklı olduğumuza, Ermenilerin iddia ettiği gibi bir soykırım yapmadığımıza dair güçlü bir inanca da sahip değiliz.
Hemen her konuda olduğu gibi ilgisiz kalma kolaylığı ve tembelliğini, mücadele etmeye tercih ediyoruz.
Amerikalı Tarih Profesörü Justin McCarthy’i dinlerken canımı sıkan bu tatsız gerçekleri düşünmeden edemedim.
Marmara Üniversitesi’nde verdiği konferanstan sonra McCartrhy ile Sultanahmet’te sakin bir köşeye çekilip yaptığımız uzun sohbet sırasında da aynı virüs beynimi kemirip durdu.
Beni utandıran gerçeklerin nedeni karşımdaki bilim adamının biraz önce kürsüden söylediği şu sözler oldu:
‘Ermeni iddiaları yalandır. Ortaya koydukları belgelerin tümü sahtedir. Bu iftiralara karşı mücadele etmelisiniz. Çünkü korkacağınız hiçbir şey yok. Ama itiraf etmeliyim ki mücadele edeceğiniz konusunda pek iyimser değilim.’
* * *
Kendisine kariyer açısından pahalıya mal olan bu işe nasıl bulaştığını sordum.
1976 yılında UCLA Üniversitesi’nde (Los Angeles) doktora tezini hazırlarken Balkanlar ve Türkiye’de 3 milyon Müslümanın öldüğünü belirlemiş. Bunu araştırmaya başlamış.
Bu çalışmalar onu Ermenilerin ortaya attığı soykırım iddialarını incelemeye götürmüş.
Burada bir gerçeği açık yüreklilikle vurguluyor:
‘Doğrusunu söylemem gerekirse o güne kadar ben de Türklerin Ermenilere soykırım uyguladığına inanıyordum. Ama konuya girdikçe, gerçekler ortaya çıkmaya başladı ve düşüncelerim değişti.
Çalışmalarım ilerledikçe Ermenilerin ortaya koyduğu belgelerin tümünün sahte olduğunu saptadım. Türkler büyük bir yalan ve iftira ile karşı karşıyaydı.’
Justin McCarthy’ye inanılmaz baskılar yapılmış. Araştırmalarına devam ederse işinden olacağı tehditleri savrulmuş. Kendisi ve ailesi koruma altına alınmış.
Bütün bunlar dört çocuk babası McCarthy’yi yıldırmamış. Çalışmalarını sürdürmüş.
* * *
Birlikte yola çıktığı Amerikalı bilim adamları ise tehditler karşısında geri çekilmişler.
Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili çalışmaları bırakmışlar ve bu konuda tek kelime bile etmemeye başlamışlar. Oysa aynı bilim adamları daha önceki yıllarda Washington Post’da yayınlanan ‘Soykırım olmadı’ bildirisini imzalamışlar.
Bunların arasında bir tek bilim adamı imzasını yalamamış. O da Tennesse Louisville Üniversitesi Tarih Profesörü Justin McCarthy.
Şöyle diyor: ‘Birileri benim yüzüme çürük yumurta bile atsa ben yine aynı şeyleri söylerim, çünkü bunlar gerçek.’
İngiliz tarihçi Arnold Toynbee tarafından yazılan Mavi Kitap’ın foyasını ortaya çıkaran McCarthy kitaptaki kişilerin ve hikáyelerin uydurma olduğunu saptamış.
Kitapta konuşanların katliam yapıldığına tanık olduklarını söyledikleri yerlerde katliam yapılmadığını belirlemiş.
‘Toynbee yanlış bir şey yaptı. Mesleki açıdan dürüst davranmadı. Sanırım bundan utandı’ diyor ve şu yargıya varıyor:
‘Bu tarz yalanlarla tarih yazılamaz, çünkü bu tarih değildir.’
Justin McCarthy Türkler tarafından bile gerekli desteği görmüyor. Buna aldırdığı yok. Gerçek adına sürdürdüğü mücadelesine devam etmekte kararlı.
Onu tanıdıktan sonra pes edeceğine kesinlikle inanmıyorum.
Çünkü o dürüst ve yürekli bir bilim adamı.
Yorumlar kapatıldı.