İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni ismi neden sokak ismi olmasın

Cadde ve sokaklarımızın isimleri, şehir yaşantımızın ayrılmaz birer parçasıdır. Kendimize ve yakınlarımıza ait olanların isimleri/adresleri bilgi dağarcığımızda eksik olmaz. Bunun dışında yaşadığımız şehrin, önemli semtlerinin, binalarının, parklarının cadde, sokak ve bulvarlarının isimlerini de biliriz. Dahası diğer büyük şehirlerin -hatta dünya şehirlerinin- bile biliriz. Bunların büyük bölümü kişi isimlerinden oluşur. O semte, şehre, ülkeye, insanlığa hizmeti geçmiş kimselerin isimleridir bunlar. İsimlerinin unutulmaması istenmiştir; bir nevi vefa borcudur da bu. Bütün dünyada uygulanan güzel bir gelenektir. Şöyle bir çevrenizi, şehrinizi göz önüne getirin; böyle sayısız isim hatırlarsınız. Büyük bölümünün kim olduğunu bilmeyiz. Ama olsun en azından onların sıradan kimseler olmadığını biliriz. Biraz araştırdığımızda, ansiklopedilere baktığımızda onlar hakkında bilgi sahibi oluruz. Osmanlı paşalarıdır, sanatçı, edebiyatçı, bestekardır. Politikacı ya da devlet adamıdır…Sözün kısası, bu kimselerin sokağına ülkesine, insanlığa bıraktığı bir şeyler vardır.

Çeşit çeşit sokak isimleri

Tabii, cadde ve sokak isimleri yalnız kişi isimleriyle sınırlı değil. İstanbul Belediyesi Web Sitesinde şöyle bir gezindim. Neler var neler. Ağaç, bitki, çiçek isimleri var: Ardıç Sokak, Çöre Otu Sokak, Murver Çiçeği Sokak gibi. Bazıları da sokakların özelliklerini yansıtmış: Dar Yokuş Sokak, Kıvrılan Sokak gibi. Sözlüğe bakmadan anlamını zor bileceğimiz Osmanlıdan kalma isimler de var. Kavata Sokak, Uhuvvet Sokak, Zeamet Sokak gibi. Bazıları da belli ki, o sokakta o isimle ün yapmış kimselerin isimleri: Çedik Pabuçlu Sokak, Fukara Babası Sokak, Komik Hasan Efendi Sokak, Mahkeme Külhanı Sokak gibi….Kader, Kısmet, Röntgen, Sivrikoz …Daha niceleri.

Cadde ve sokak isimleri içerisinde değişik ülkelerden şehir ve kişi isimleri de var. Karşılıklı olarak isimlendirildiği ya da kardeş şehir olduğu bilinen şehir ve kişi isimleridir bunlar. Rio De Janeiro Caddesi, Bağdat Caddesi gibi. J.F.Kennedy Caddesi gibi.

Ermeniden sokak ismi var mı?

Evet, bu şehri İstanbul böyle binlerce isimden oluşur. Oluşur da, bu isimler içerisinde Ermeni isimini taşıyan cadde, sokak ismi var mı? Bildiğim kadarıyla yok. Cumhuriyet öncesinde Ermenilerin yaşadığı Osmanlı coğrafyasında çok sayıda dağ ve yer isimleri; şehir, köy isimleri; mahalle, cadde ve sokak isimleri Ermenice’ydi. (Yakın tarihimizde değiştirilmelerine karşın yine de böyle isimler hala var.Ermenice kökenli olup da değiştirilen yer isimlerini Bilge Umar’ın ‘Türkiye’deki Tarihsel Adlar’ isimli kitabında bulabilirsiniz.) Pekiyi, Osmanlıya ya da Türkiye’ye hizmet etmiş, ismi bir sokağa verilecek önemde hiç Ermeni yok mudur? Ne dersiniz? Şöyle bir düşünelim mi? Mesela İstanbul’u ‘Güzel İstanbul’ yapan, nice güzel yapıya hayat veren Balyanların ismi Dolmabahçe’den Ortaköy’e giden caddeye verilemez mi? O caddeye bir göz atalım: Dolmabahçe Camii, Saat kulesi ve Dolmabahçe Sarayı, Bahçeşehir Üniversitesi, Çırağan sarayı, Galata Saray Üniversitesi, Kabataş Lisesi, kaymakamlık binası (şimdilerde Başbakanlığın çalışma ofisi olarak hazırlanıyor) Feriye Sinemaları, Ortaköy Camii ve diğerleri. Yol boyunca hepsi Balyan eseri. Orası olmaz derseniz Beşiktaş’tan Maçka’ya doğru çıkalım, iki taraflı yine Balyan yapını Akaretlerin yokuşu ‘Balyan Caddesi’ neden olmasın? Mesela Türk Dili’nin en büyük ismi Agop Dilaçar (Martayan). Türk Dil Kurumu’nun başına Atatürk tarafından getirilmiş ömür boyu o görevde kalmış bir isim. T.Dil Kurumunun sokağına ismi yakışmaz mı? Yakışır ama yakıştırmazlar. Ölümünden sonra T.Dil Kurumu (Türk Diline emek verenler dizisinde) Agop Dilaçar’la ilgili bir kitap yayımladı. Kitabın ismi ne biliyor musunuz? “A. Dilaçar” Ne diyelim vefa anlayışı “Agop”un “A” olarak yazılmasını yeterli bulmuş. Yine mesela, hep övgüyle sözü edilen ünü ülke sınırlarını aşan Ara Güler” ismi Beyoğlu’nda bir sokağa yakışmaz mı? Bu ülkede Türk filmi izleyip de, tanımayanın olamayacağı Nubar dedemizin Türk sinemasına az mı emeği geçmiştir? Feriköy’deki ‘Savaş Sokağı’nın ismi ‘Nubar Terziyan Sokak’ olamaz mı? Kumkapı’da bir sokağın ismi ‘Tatyos Efendi sokak’ olsa, hatta yanındaki sokağın ya da Kumkapı Meydanının ismi de ‘Kör Agop’ olsa buna karşı çıkılır mı? Tatyos Efendi’nin “Bu akşam gün batarken gel ,sakın geç kalma erken gel” şarkısı, Kör Agop’un meyhanesinden Kumkapı’nın gök kubbesinde; hep yankılansa bu şehri İstanbul’a çok şey kazandırmaz mı? Gedikpaşa’da ‘Tiyatro Caddesi’var. İsmini Güllü Agop’un Gedikpaşa Tiyatrosu’ndan almış. Orası ‘Güllü Agop Caddesi’ olsa daha yakışan isim olmaz mı? Yine Tanzimat Tiyatrosunun öncü isimlerinden, batılı anlamda tiyatro dendiğinde akla gelen ilk isim, 1920 de Türk tiyatrosuna en çok emeği geçen kişi seçilen, tiyatroda ilk kez 50. yıl jübilesi yapılan ve nişan alan (Mardiros) Mınakyan’ın ismi Beyoğlu’nda bir sokağa verilse iyi olmaz mı? Böyle birçok isim önerebilir, sayabiliriz. Sayabiliriz de bu işler pek de kolay olmaz. Toto Karaca’nın ölümünden hemen sonra Bakırköy’deki evinin sokağına ismi verilmek istemişti de sonra geri adım atmak zorunda kalınmıştı.

Bakırköy’de bir ilk

-Üyesi bulunduğum- Bakırköy Belediye Meclisi, Başkanının önerisiyle ülkemizde bir ilke imza attı. Çok anlamlı bir iş yaptı. Bir Ermeni ismini Bakırköy’de sokak ismi yaptı. Bu Ermeni Ohannes Dadyan Beydir. Bundan böyle, Bakırköy Dadyan İlköğretim Okulu’nun bulunduğu sokağın ismi ‘Dadyan Sokak’ oldu. Oldu da belli ki bu isim değişikliği kimilerince hoş karşılanmamıştı. Tabela çakımının ertesi sabahı sokağın/okulun duvarına (şablon ve boya ile) ‘Bozkurt Sokak’ diye yazmışlardı. (Tabii Belediye Meclisi ve Başkanı –oybirliğiyle- olayı kınayıp kararının ardında durdu.) Oysa, görkemli bir tabela çakma töreni düzenlenmişti. Kaymakam dahil, halkın ve sivil toplum kuruluşlarının geniş katılımı olmuş; bandonun eşliğinde hep beraber İstiklal Marşı ve Onuncu Yıl Marşı söylenmiş; ‘Vatanın milletiyle bölünmez bütünlüğü’ dile getirilmiş; bizlerin eşit vatandaşlar olduğumuz bir kere daha hatırlatılmıştı. Ne diyelim, Bakırköy’deki milliyetçi dostlarımıza Feriköy’de yine Ermenilerin yoğun olarak yaşadıkları caddenin ‘Bozkurt Caddesi’ olduğunu hatırlatmakla yetinelim. ‘Dadyan Sokak’ismi Bakırköy’de tabelasının çakıldığı sokak için uygun ve yerinde bir karar olarak bulundu. Pekiyi, Ohannes Dadyan kim mi? Beraber okuyalım uygun değil mi görelim?

Ohannes Dadyan ve Bakırköy Ermenileri

Bakırköy Ermenilerin en yoğun olarak yaşadıkları ilçelerden birsidir. Ermenilerin Bakırköy’deki varlığı Bizans’a kadar uzanıyor. Ancak Bakırköy’de Ermeni nüfusu 1700 lü yıllardan itibaren hızla artmaya başlar.

Osmanlı ordusunun ateşli silahlarını üreten ve Şehremini’nde bulunan baruthanede bir patlama olur ve semt tamamen yanar (1699). Yeni baruthane bugünkü Ataköy’ün bulunduğu yerde kurulur ve başına da Eğin Ermenilerinden Hacı Arakel Dadyan getirilir. Daha sonraları Simon, Ohannes, Bogos Dadyanlar barutçubaşı olurlar. Ohannes Dadyan döneminde Zeytiburnu’nda bir de demir ve top döküm fabrikası kurar. Gerek baruthanede gerekse demir döküm fabrikasında çalıştırılmak üzere çoğunluğu Van’dan olmak üzere Anadolu’nun değişik yörelerinden Ermeni ustalar/işçiler Bakırköy’e getirilir. Bakırköy’ün Ermeni nüfusu hızla artmaya başlar. Bu arada Ermeni ustaların ve işçilerin din ve eğitim gereksinmelerini karşılamak üzere 1844 yılında Sultan Abdulmecit’in fermanıyla, Ebuziya caddesinde bulunan Ermeni kilisesi ve bitişiğindeki Dadyan Okulu açılır. Dadyanlar’dan en ünlüsü Ohannes Dadyan Bey’dir. Döneminde Osmanlı Devletine büyük hizmetlerde bulunan Sultan II. Mahmut’tan ve Abdulmecit’ten üstün hizmet madalyaları alan Bakırköylü bir Ermenidir. Mezarı Bakırköy Ermeni kilisesi avlusundadır.

Barutçubaşı ve Fabrikalar Nazırı olarak Osmanlıya yaptığı hizmetlerin önemlileri şunlardır:

Makriköy (Bakırköy), ve Azatlı (K.Çekmece) Ayios Stefanos (Yeşilköy) Baruthanelerinin Barutçubaşi’sı.

Zeytinburnu demir ve top döküm fabrikası kurucusu. (1845)

Dolmabahçe (Tophane) tüfenk, fişek silahhanesinin kurucusu. (1837)

Hereke Mensucat, kumaş, fes, şayak, fanila, çorap fabrikası kurucusu. (1840)

Ayios Stefanos (Yeşilköy) Demir eritme, nal ve çivi fabrikası kurucusu (1840)

Beykoz deri, kösele, palaska, postal vs. fabrikası kurucusu.(1842)

İzmit çuhahanesi, subay erat giysileri fabrikası kurucusu. (1842)

Hereke halı dokuma fabrikası kurucusu. (1843)

Hereke iplik fabrikası (iplikhanesi) kurucusu. (1844)

Buharla çalışan ilk değirmen (un fabrikası) kurucusu. (?)

Tarım okulu kurucusu (Ataköy’deki Aya Mama deresi boyunca Aya Mama çiftliğinde) (1847)

İlk yerli zırhlı gemi yapımı. (Eser-i Hadid) (1848)

Fabrikalara usta yetiştirecek, ilk sanayi okulunun açılışı. (Mekteb-i Sanayi) (1848)

(Yukarıdaki fabrika ve üretim merkezlerinin binalarını da Garabet Balyan yapmıştır.)

Yorumlar kapatıldı.