ALEV ALATLI
31.12.2004 CUMA
Yazıyı kışkırtan deniz seyahatindeki Rahmi Koç’un “kim ne derse desin benim nezdimde Ortodoksların papasıdır Bartholomeos” mealindeki ve bana sorarsanız mesnetsizliği nedeniyle haddini aşmasının ötesinde, kraldan ziyade kralcı beyanatları.
İtiraf etmeliyim ki, Koç, Papa’nın “İtalya için yaptıkları”nı sıralar, Türkiye için Bartholomeos’tan medet umarken, “Halifeye ne olmuş?” demekten kendimi alamıyorum. Nitekim, aşağıya aldığım metinler, Ortodoks dünyasında politikanın belki de her zamankinden daha ateşli olduğunun delilleri ve anladığım kadarıyla, İstanbul patrikliğinin liderleri, Bolşevik ihtilâlinin Moskova Kilisesi’ni harap etmesini fırsat bilerek ve Ortodoks akidesine tümüyle aykırı olarak, seküler liderleri hatırlatır yayılmacılığa kalkışmışlar. Dahası, dinî kisve altında Pan Helenizmi ittirmişler ki, günümüzde Rus Ortodoks Kilisesi şöyle dursun, buna Amerikan Ortodoksları bile razı değil!
İki milyon üyesi olduğu söylenen ABD Ortodoks cemaatinin (1) web sitesinde yayınlanan haber şöyle: “Moskova ve Rusya Patriği II. Aleksi’nin İstanbul (2) Başpiskoposu ve Ekumenik Patriği Bartholomeos’a 18 Mart 2002 tarihli mektubunda ‘uzun yıllardır özlenen ahengi baltalayan zihniyetinden vazgeçmesi ve Büyük Kutsal Konsey’in toplanmasını gerçekten hızlandırması’ çağrısında bulundu. Estonya Apostolik Ortodoks Kilisesi adıyla yeni bir oluşum başlatmak suretiyle Estonya Kilisesi’nin işlerine müdahale eden İstanbul Başpiskoposu Bartholomeos’a Ortodoks dünyasının parçalanmasını önlemek üzere büyük bir sabır ve hoşgörüyle yaklaşan Rus Ortodoks Kilisesi, 1996’da alınan kararların uygulanacağını ummakta ve bu yolda bir işaret beklemektedir. ‘Kutsal Rus Kilisesi’nin bütünlüğünün ve tekliğinin restore edilmiş olması” (3) keyfiyeti, Batı Avrupa’da yerleşik Rus cemaatlerine Rus Ortodoks Kilisesi’yle yeniden birleşmek hakkını tanımaktadır. Bu husus, Moskova ve İstanbul tarafından 17 Şubat 1931’de Rus Kilisesi’nin düşman komünist devlet altında yaşadığı zorlukları teslim eden Patrik Fotius tarafından yazılan Tomos’ta belirtilen anlaşmadan bu yana geçerliliğini korumaktadır.
Tarihin gör dediği
Aleksi, Bartholomeos’un dünya Ortodoksluğunun lideri olduğu şeklindeki iddialarını “Ortodoks bütünlüğünü tahribe yönelik ve Ortodoksluk-içi ilişkilerde derin krizler yaratmaktan öte gitmeyecek” söylemler olarak takbih (4) etmektedir. Bartholomeos’un böylesi hareketler ve hevesleri dünyanın dört bir yanında mukim Ortodoks inananlarını derinden şaşırtmış, düş kırıklığına uğratmıştır. Bartholomeos’un iddiaları mesnetsizdir, dinî akideye aykırıdır, tarihî temayüllere aykırıdır ve İstanbul lideri tarafından kilise piskoposlarının onayı alınmaksızın tek taraflı ilân edilmiştir. Tarih ve kilise tarihçileri, Konseylerin İstanbul’un Pontus, Asya ve Trakya olmak üzere sadece üç bölgede yetki sahibi olduğunu açıkça belirtirler. Uluslararası yetki fikri yeni bir icat olup 1920’lerde Patrik IV. Meletios Metaksakis tarafından İstanbul’a akan Ortodoks “Diaspora”sının bütünü üzerinde hakimiyet kurabilmek amacıyla dillendirilmiştir. İstanbul’un dinî yasalara aykırı olan bu icadı, ‘Ortodoks Kilisesi’nin ruhuna, Ortodoks birliğine ve Ortodoks dinî yasalarına aykırıdır.’
Aleksi’nin mektubu, ‘Uluslararası ruhani güç iddiası, Ortodoks yasaları ve Kilise büyüklerinin öğretilerine aykırı olmasının ötesinde, Ortodoks bütünlüğüne doğrudan saldırı mahiyetindedir. Kutsal İstanbul Kilisesi’nin güttüğü tek-taraflı yayılma politikası, kardeşçe sevgi ve barış ruhuna ters olup, özellikle şaşırtıcı ve rahatsız edicidir. Diasporanın (5) karmaşık sorunlarını sadece Pan Ortodoks Konseyi çözme hakkına sahiptir. Kutsal İstanbul Kilisesi’nin özellikle de onun ruhani merkezinden uzakta yaşayan pek çok inananının siz Kutsal Patrik’in böylesi hareketleri ve hevesleriyle şaşkınlığa ve ağır düş kırıklığına uğradığının bilincindeyiz’ diye devam etmektedir.
Bartholomeos’un Patrik Athenagoras ve Patrik Dimitrios’un Büyük Kutsal Konseyi toplamak yolunda yaptıkları hazırlıkları baltalamak yolundaki kararlılığının kendisini hayretlere gark ettiğini yazan Aleksi, ‘Bilindiği gibi Konseyi toplama çalışmaları sizin kanun-dışı hareketleriniz nedeniyle ciddi yara almıştır.’
Helenizm başka, Ortodoksluk başka
Söz konusu sitede yayınlanan Dean Calvert imzalı bir diğer yazının başlığı ise “Helenizm Ortodoksluk’tan Ayrıdır”. 2004 yılının Mart ayında (6) çıkan bir yazıyı yorumlayan Calvert, “…Açıkçası ben Ortodokslukta Helenizmin önemine ilişkin iddiaları, Helenizmin ırkçı bir yorumu ve Ortodoksluğun saptırılmış bir tanımı olarak görüyorum…” diye başladığı makalesine “Kilisenin büyük azizleri St. John Chrysostom, St. Basil, St. Gregory, St. Fotios, St. Constantine ve Bizans döneminin tüm diğer azizleri, ‘Yunan’ Ortodoksluğu diye bir şey bilmezlerdi bile,” diye devam ediyor, “Ayrıca, kendilerine ‘Yunan’ denmesini de hakaret kabul ederlerdi. Tarihe baktığımızda Bizanslıların kendilerine 1453 yılına kadar ‘Romai’ dediğini görürsünüz, Yunan, Helen ya da başka bir şey değil. ‘Helen’ Perikles döneminin paganı, yarı-barbar anlamında kullanıldığından ne Aziz Basil’in ne de diğerlerinin kendilerine ‘Helen’ denmesinden hoşlanmayacakları açıktır… Helenizm, İsa ve diğer kilise büyükleri tarafından belirtilen ve Kilise’nin revaç verdiği görüş değildir. Dahası Ortodokslukta Yunanca da dahil olmak üzere hiçbir dilin özel bir yeri yoktur. Bunun böyle olduğuna 1.000 yıl önce İstanbul’da toplanan Konsey karar vermiş, Aziz Fotios olsun, Papaz Cyril ve Papaz Methodios (7) olsun, Slavlara kendi dillerinde ibadet hakkı tanımışlardır. Kilise’nin kararı kesindir: Tanrı’nın gözünde HİÇBİR dilin önceliği yoktur. Zaten Ortodoksluk da bu demektir. Nitekim, Ortodokslukta Yunancanın özel bir yeri olsaydı, Bulgarlar, Ruslar, Romanyalılar ve diğer cemaatler başarılı olamazlardı. Bugün ne Rus Ortodoks Kilisesi, ne diğerleri yaşar, Kilise halen İstanbul’da mukim 2.000 zavallı ruhla sınırlı kalırdı.”
(1) “Orthodox Christian Laity”
(2) Metnin aslında Konstantinopl olarak geçiyor
(3) Yani Rusya’da komünizmin yıkılmasından sonra
(4) zemmetmekte, onaylamamakta
(5) Rus Ortodoks Kilisesi’nin 1917 Bolşevik Devrimi’nden sonra dünyaya dağılan inananları
(6) The National Herald
(7) Günümüz Kiril alfabesinin mucitleri misyonerler
31.12.2004
Yorumlar kapatıldı.