İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye Ermenistan’a Sınır Kapılarını Açmalı mı? -4- (Ekonomik İlişkiler Açısından)

Yrd.Doç.Dr. Şenol KANTARCI

Süleyman Demirel Üniversitesi Fen – Edebiyat Fakültesi
Tarih Bölümü Öğretim Üyesi

Ermenistan Ekonomisini Rahatlatacak Güç Türkiye’dir
Erivan yönetimi, Ankara’ya karşı açıkça saldırgan bir tavır içerisine girmesine rağmen, Ankara, Eylül 1991’de incelemelerde bulunmak üzere Kafkasya ve Türkistan (Orta Asya) ülkelerine heyetler yollarken, Ermenistan’ı ihmal etmemiştir. (1) Hatta Karadeniz’e kıyısı olmamasına rağmen 1993 yılında Erivan, Türkiye tarafından Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne kurucu üye olarak davet edilmiştir.(2) Bu dönemde enerji sıkıntısı çeken Ermenistan’ın ihtiyacını kendi elektrik ağından gideren Türkiye, Ermenistan Cumhuriyeti’nin sergilediği olumsuz tavırlara rağmen sınır ticaretine izin vermiştir. (3) Öyle ki, Erivan’ın Karabağ’a yönelik işgal süreci içerisinde Türkiye, kendi iç kamuoyundaki yoğun olumsuz tepkilere karşı, Ermenistan’a 100 bin ton buğday yardımında bulunmuştur. Ankara yönetiminin Erivan’a sınır kapılarını açması, Ankara’dan daha çok Erivan’a yarayacaktır. Şöyle ki:

– Sınır kapılarının açılmasıyla Doğu Anadolu’nun kalkınacağı yönünde Türkiye’de azınlık sayılabilecek bazı çıkar grupları tarafından ciddi bir lobi faaliyeti ve manipülasyon yapılmaktadır. Oysa, Türkiye-Ermenistan arasındaki iyi ekonomik ve siyasal ilişkilerden en fazla çıkarı olacak olan taraf Ermenistan’dır.

– Ticari anlamda Türkiye’nin Ermenistan’a sınır kapılarını açması Türkiye’nin Orta Asya’ya transit geçişinde Türkiye’ye olağanüstü bir katkı sağlamayacağı gibi bu geçişten asıl faydalanacak olan Ermenistan ekonomisidir.

– Ermenistan’ı Batı’ya entegre edecek en kısa yol Türkiye’dir. Ermenistan için ihracat-ulaştırma ve Türkiye’deki limanları ve karayollarının kullanımı açısından en büyük avantajı Erivan yönetimi sağlayacaktır. Türkiye’nin Orta Asya’ya transit geçişinde Gürcistan ve İran gibi alternatifleri bulunmaktadır. Dolayısıyla ikili ilişkilerde Türkiye’ye karşı Ermenistan tarafından olumlu dış politik sinyaller gelmelidir.

– Ermenistan’ın tarım ve hayvancılığa dayalı ekonomik potansiyeli özellikle Türkiye sınırına yakın bölgelerdeki şehirler olan Kars, Iğdır, Ardahan, Erzurum ve Ağrı’da geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlayan üretici kesim için ağır ekonomik zarar getirecektir. Ermenistan’dan girecek olan ucuz tarım ve hayvan ürünleri Doğu Anadolu üreticisini Türkiye şartlarında zor durumda bırakacaktır.

– Ermenistan’ın Türkiye’ye yönelik düşmanca tavırlarını terk etmesi Ermenistan halkı için gerek ekonomik gerekse siyasal anlamda rahatlık sağlayacaktır. Erivan yönetiminin Ankara’ya yakınlaşması, özellikle Türk yatırımcılarının Ermenistan’da yatırıma yönelik güveni artıracak ve bu güven Ermenistan’ın kapalı olan fabrikalarının Türk yatırımcılar tarafından açılmasını ve yeni yatırımları teşvik edecektir. Mevcut gelişme Ermenistan’ın en önemli sorunlarından olan işsizliği ve en büyük kan kaybı olan “göç”ü durduracaktır.

– Ermenistan ile Türkiye arasında eğer ilk adımlar Ermenistan yönetiminden gelirse temel politik oluşumunu Taşnak Partisi programıyla Türk düşmanlığı üzerine yapılandırmış olan Koçaryan yönetimi için de önemli bir reform atağı olacaktır. İkili ilişkiler sonrası Ermenistan’ın yakalayacağı refah düzeyi ve ekonomik gelişmenin rantını Koçaryan yönetimi sahiplenmiş olacaktır.

– Koçaryan yönetiminin Türkiye ile ilişkilerini yeniden ele almasında büyük fayda vardır. SSCB’yi parçalamayı başaran bir Batı için Koçaryan’ı yönetimden uzaklaştırmak zaman alsa da zor olmayacaktır. Öyle ki, halihazırda zaten muhalefet hareketini başlatmış olmaları bunun en önemli delillerindendir. Koçaryan’ın son iki yılda değişime uğrayan Azerbaycan ve Gürcistan yönetim değişikliklerini özellikle Gürcistan genelinde, Acaristan özelinde Abişidze hadisesini çok iyi okuması gereklidir. Ermenistan artık, SSCB ile değil, Batı ile birlikte hareket eden ülkelerle kuşatılmıştır.

Yukarıda ifade edilen bütün bu olumlu gelişmeleri ülke ekonomisinde yakalayabilmesi için Ermenistan’ın yerine getirmesi gereken şartlar vardır. Oysa, Ankara, Erivan ile ilişkilerin geliştirilmesinde Erivan yönetiminden normalde yapmasını istediği şartlar ileri sürmemekte aksine Erivan yönetiminin yapmaması gereken konuları kendisine sıralamaktadır.

Ankara’nın Erivan yönetiminden yapmamasını veya vazgeçmesini istediği konular şunlardır:

1. Devlet olarak Ermenistan ve dünya genelinde diğer Ermeniler tarafından, Türkiye’ye yönelik olarak dillendirilen sözde “soykırım” iddialarından, tazminat ve toprak taleplerinden vazgeçilsin.

2. Ermenistan Parlamentosu’nun 23 Ağustos 1990’da kabul ettiği Bağımsızlık Bildirgesi’nin 11. maddesinde, Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi için “Batı Ermenistan” ifadesine yer verilmiş, aynı zamanda sözde “Ermeni Soykırımı”nın uluslararası alanda tanınması çabaları vurgulanmıştır. Söz konusu ifadeler Bağımsızlık Bildirgesi’nden çıkartılsın. Bu yöndeki çalışmalardan vazgeçilsin.

3. Ermenistan Anayasası’nın 13. maddesinin 2. paragrafında, Devlet Arması’nda Ağrı Dağı’nın da bulunduğu kayıt altına alınmıştır. Söz konusu hükmün Anayasa metninden çıkartılması zorunludur. Bu hayalden vazgeçilsin.

4. Ermenistan yönetimi, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırı belirleyen 1920 tarihli Gümrü 1921 tarihli Kars Antlaşmaları’nın yürürlükte olmadığı iddiasını hâlâ savunmaktadır. Bu iddialardan vazgeçilsin.

5. Ermenistan yönetimi, yaklaşık yüzde 20’sini işgal etmiş olduğu Azerbaycan topraklarından çekilsin ve Azerbaycan-Nahçivan koridorunu açsın, sayı olarak 1 milyonun üzerinde olan Kaçgın’ın (Azerbaycanlı Türk göçmenlerin) yurtlarına dönmesi sağlansın. dolayısıyla Azerbaycan’a yönelik işgalci politikadan vazgeçilsin.

Yukarıda sıralananlara Ermenistan “bunlar benim vazgeçilmezlerim” olarak bakarsa ve Ermenistan’ın söz konusu bakışına rağmen Ankara, sırf Batı böyle istiyor diye sınır kapılarını Ermenistan’a açarsa, Kıbrıs yarasından sonra dış politikasında gelecekte tarih sayfalarında yerini alacak olan ikinci büyük yarayı da açmış olacaktır.

1) TUSAM Türkiye-Ermenistan İlişkileri Raporu, Ankara, 2004, s. 2.

2) Ünal Çeviköz, “Uluslararası İlişkilerde Yeni Dengeler” Görüş, (Ağustos – Eylül 2001), S. 48, s. 11.

3) Hatem Cabbarlı, “Bağımsızlık Sonrası Ermenistan Ekonomisinin Karşılaştığı Sorunlar ve Çözüm Arayışları” Stratejik Analiz, (Eylül 2003), C. 4., S. 41, s. 88.

Yorumlar kapatıldı.