İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kritik nokta…

Oktay EKŞİ

FENER Patriği Bartholomeos’un iki temel meselesi bugünlerde sadece Türk kamuoyunda değil, Yunanistan başta olmak üzere Türkiye ile ilgilenen ülkelerin belli çevrelerinde de tartışılıyor:

Patrikhanenin ekümenik olduğu, Türk hükümeti tarafından da kabul edilmeli.

Heybeliadada’daki Ruhban Okulu’nun açılmasına izin verilmeli.

Sayın Patrik bilindiği gibi ‘ekumenik’liğinin tarihi gerçeklere dayalı ‘dini’ bir sıfat olduğunu söylüyor ve ‘Haleflerim gibi ben Ekümenik Patrik sıfatını kullanma hakkına sahip olduğumu düşünüyorum’ mesajını veriyor.

Bu konuda Patriğin görüşünü destekleyenler de var, bizim gibi -özellikle ekümeniklik konusunda- karşı çıkanlar da var. Örneğin, Ertuğrul Özkök destekliyor ama bu satırların yazarı karşı çıkıyor.

Ruhban Okulu’nun tekrar açılmasına temelde karşı çıkan yok. Ama Patrik okulun kendilerine (Fener Patrikhanesi’ne) bağlı olmasını istiyor. Türk hükümeti ve bizler ‘Aynı düzeyde eğitim veren kurumlar gibi Ruhban Okulu’nun da Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre açılması koşuluyla evet’ diyoruz.

Burada duyarlı olan nokta şu:

Patrik Bartholomeos’un ‘ekümenik’ olduğunu yani ‘evrensel otorite’ sayılmasını kabul ederseniz, ona bağlı olan okulun Türk yasalarına göre yönetilmesini unutmanız gerekir. Bu bir.

İkincisi… Eğer bu okulun, yasalara göre üniversitelere değil de Patrikhane’ye bağlanmasına ‘evet’ derseniz, Nakşibendi Şeyhi Kıbrıslı Nazım’ın kendisine -veya Nakşi tarikatına- bağlı bir yüksekokul açmasına nasıl ‘hayır’ diyeceksiniz?

Patrikhane ve destekçileri bu soruya doyurucu bir yanıt versinler, mesele yok… Okul elbet açılsın.

Görüldüğü gibi ‘ekümenik’lik daha tanınmadan karşımıza mesele çıkartıyor. Çünkü Patriğin Türk yasalarından yukarıda (veya dışında) olduğu, daha bu okulun açılması örneğinde bile kabul edilmiş oluyor.

Gerçi Sayın Bartholomeos bu sıfatın ‘tarihi’ ve ‘dini’ olduğunu söylüyor ama… Hem tarihi hem de dini açıdan itiraz edenler de kulak vermeye değer görüşler ortaya atıyorlar. Örneğin, Fener Patrikhanesi’nin ‘ekumenik’liğinin değil ancak ‘eşitler (eşit düzeydeki kiliseler) arasında birinci olduğu’ tarihi gerçeklere dayanılarak ileri sürülüyor. Dini açıdan da bilindiği gibi başta Moskova’daki Başpiskoposluk olmak üzere Ortodoks dininin çeşitli otoriteleri Fener’i ‘ekümenik’ saymıyorlar.

Gerçi Bartholomeos kendi seleflerinin de bu sıfatı kullandığını söylüyor ama ‘hangi seleflerinin, hangi tarihten hangi tarihe kadar ekümenik patrik’ sayıldığını açıklamıyor. Dahası, Sayın Bartholomeos’tan öncekiler bu sıfatı kullanıyor idiyseler, o zaman bu konu neden ‘sorun’ haline gelmedi de şimdi Türkiye’nin nerdeyse AB’ye üyeliğini etkileyecekmiş gibi büyütüldü, söylemiyor.

Lafı uzatmaya gerek yok… Patrik Bartholomeos, taşımak istediği sıfatın Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uymama hak ve yetkisini vermediğini açıkça söylese yeter.

Yorumlar kapatıldı.