RABBİN YOLUNU HAZIRLAYIN Yaklaşık bir ay sonra 2004 yılını geride bırakarak Kurtarıcımız ve Rabbimiz Hisus Krisdos’un Kutsal Doğuşu’nun 2005inci yılına adım atacağız. Aziz Meryem Ana’nın Mabede Sunuluş Bayramını kutlayacağımız 21 Kasım Pazar günü aynı zamanda Kalfayan Rahibelerinin günü ve sayın Patriğimizin tahta çıkış yıldönümüdür. Ama en önemlisi Efendimiz Hisus Krisdos’un Kutsal Doğuş (Surp Dznunt) Bayramından önceki 50 günlük hazırlık döneminin başlangıcıdır. Bu dönemi Ermenice HİSNAG (elli günler) sözcüğüyle adlandırıyoruz. HİSNAG dönemi bize birkaç önemli ruhsal, manevi ve tarihi gerçekleri hatırlatmaktadır. *** Evrende herşey yaratılmıştır; yaratılmamış hiçbir şey yoktur. Herşeyin bir başlangıcı ve sonu vardır. Her başlangıç ve son ise Yaratıcı’nın avuçlarındadır. “Alfa ve Omega, birinci ve sonuncu, başlangıç ve son Ben’im” (Vahiy 22:13). Her birimizin de bir başlangıcı ve sonu vardır. Nasıl bir gün doğduksa, öyle de, bir gün öleceğiz. İşte bu yıl nasıl kaçınılmaz olarak sona ermek üzereyse, bizim hayatımız da bir gün ansızın öyle son bulacak. Bu gerçeğin karşısında herkes, hangi ırktan ve cinsten, hangi dinden veya sınıftan olursa olsun savunmasız ve çaresizdir. Kabul etmeliyiz ki, bu gerçek, onu her hatırlayışımızda üstümüzde soğuk bir duş etkisi yapmaktadır. Çünkü doğal olarak ölüm karşısında varlığımızda tanımlayamadığmız bir korku mevcuttur. Çünkü Tanrı’nın Sözü’ne göre böyle bir korkuyu, Yaratan’a itaatsizlik ederek ölümlü olmuş insan soyundan miras alıyoruz. Her şeyde “ilk ve son” söze Sahip Olan, bizleri tövbe ederek, herşeyin kaynağı olan Göksel Baba’ya dönmeye davet ediyor. Tanrı, yaşantımıza doğrultu, yön ve anlam verendir. Evrenin kutsal, ölümsüz ve güçlü Mimarı olan Tanrı’ya yönelip, Ona yaklaşabilmek çok büyük bir ayrıcalıktır. *** Biz sadece Tanrı’ya inanan kişiler değiliz; Hristiyan’ız da aynı zamanda. Başka bir deyişle, biz Der Hisus’un Yolu’yla, Der Hisus’un Gerçeği’yle ve Der Hisus’un müjdelediği Yaşam’la iman ettik. Dünyanın tüm Hristiyanları ile birlikte biz de Der Hisus’un göğe yükseldiğine ve aynı şekilde geri geleceğine inanıyoruz (Res.İş. 1:11). Şaşırtıcı bir şekilde öteki tektanrılı dinlerin kitaplarında da belirtildiği gibi Mesih’in ikinci gelişiyle “Yeni bir Gök ve Yeni bir Yer” oluşacak. Orada insanların gözlerinden tüm yaşlar silinecek, artık ölüm olmayacak; ne yas, ne inilti, ne acı, ne de işkence olacak. Çünkü eski düzen sona erecek (Vahiy 21:4). İşte o zaman, bütün uluslar Rab Hisus’un ışığında yürüyecekler (Vahiy 21:4). Hristiyan bir imanlının Mesih’in İkinci Geliş gününden korkacak hiçbir şeyi yoktur. Tam tersine o mutlu günü iman ve umutla beklemelidir. Adandığı bu yolda imanla ve ümitle yürürken aynı zamanda, her adımında, Kutsal Ruh’un meyvelerinin kendi yaşamında oluşması ve olgunlaşması için dua etmelidir. İşte HİSNAG vaftiz andımızı tazelemek için yeni bir fırsat sunuyor bizlere: “İman , Ümit, Sevgi... doğru kişi olmak, günahlardan dönmek ve arınmak ve Tanrı’ya hizmet etmek...” *** Eski Antlaşma bize bir halkın binlerce yıl Mesih’i nasıl beklediğini anlatıyor. Tanrı tarafından gönderilecek çok özel bir kurtarıcının, yani Mesih’in, tarihin akışını değiştirerek, yeryüzündeki tüm insanların barış, kardeşlik ve eşitlik düşlerini gerçekleştirmesini bekliyorlardı. Örneğin, Rab’bin Yeşaya Peygamberin ağzından insanlığa ilettiği önbildiri tüm ezilmiş halklar için büyük bir umut vaadediyordu. “Rab uluslar arasında yargıçlık edecek. Birçok halkın arasındaki anlaşmazlıkları çözecek. İnsanlar kılıçlarını çekiçle dövüp saban demiri, mızraklarını bağcı bıçağı yapacaklar. Ulus ulusa kılıç kaldırmayacak, savaş eğitimi yapmayacaklar artık.” (Yeşaya 2:4). İmanlılar bu umutlarını hiç yitirmediler. Tam tersine, işler kötüye gittiği ölçüde Tanrı’nın kendilerine peygamberler aracılığıyla vaadettiği Kurtarıcı umuduna dört elle sarıldılar. Roma İmparatorluğunun zulmü altında, bu beklentiler doruğa erdi. Öyle ki doğudan Beytlehem’in yıldızını izleyen üç bilge, Yeruşalim’e (Kudüs kenti) girdiğinde ve bekledikleri Mesih’in doğumunu müjdelediklerinde, “bütün kent yerinden oynadı” (Matta 2:3). Çünkü Rab’bin kişisel olarak bedenleşmiş bir şekilde geleceği ve halkını ziyaret edeceği daha önceden bildirilmişti: “Özlediğiniz Rab kendi mabedine ansızın gelecektir” (Malaki 3:1). Sevgili İnananlar, umut her şeyden önce beklemek anlamına gelir. Ölümle sınırlandırılmış olan bu hayatta bütün umutlarımız maalesef mezarla sınırlandırılmıştır. Bunun tek bir istisnası, Tanrı’nın sözleri üzerine bina edilen umuttur. Rabbimiz Hisus ne güzel söylüyor: “İnsan sadece ekmekle yaşamaz, ama Allah’ın ağzından çıkan her bir sözle yaşar” (Matta 4:4). “Yer ve gök geçecek, ancak benim sözlerim geçmeyecektir” (Mat. 24:35). Ve dünyaya geliş amacını şöyle açıklıyor: “Ben sizde yaşam olsun, daha bol yaşamınız olsun diye geldim” (Yu. 10:10). Hristiyan, Mesih’in ikinci gelişini özlemle bekleyen kişidir. Çünkü birinci gelişinde başlayan insanlığı kurtarma misyonu henüz tamamlanmamıştır. Ancak ikinci gelişiyle insanlığın Altın Çağı başlamış olacak ve insanlığın önünde şu an tasavvur bile edemeyeceğimiz bir mutluluk ve barış dönemi açılacaktır. Savaşların ve yıkımların bu dünyasında, bu gözyaşı vadisinde bunu özlememek mümkün mü? Kutsal Ruh her imanlının kalbine şu kısa duayı koymuştur: “Amin! Gel ya Rab Hisus!” (Vahiy 22:20). Önümüzdeki elli günler boyunca Rab’bin bize vaadettiklerini yeniden gözden geçirme zamanıdır. Gelin, umudumuzu yenileyelim ve O’nun doğuşunu kutlayacağımız Surp Dznunt’un (Kutsal Noel) tatlı bekleyişi şimdiden yüreklerimizi doldursun. Çünkü Rab yalan söylemez. O tüm sözlerini tuttu. Mesih’in ilk gelişiyle ilgili peygamberlikler nasıl gerçekleştiyse, ikinci gelişini bildirenler de şüphesiz gerçekleşecektir. Kilisemiz’in sevgili evladı, o zaman sen bu müjdenin neresinde olacaksın? Rab şöyle diyor: “İşte tez geliyorum! Bu kitaptaki peygamberlik sözlerine uyana ne mutlu!” (Vahiy 22:7). Kutsal Ruh hepimizin kalbini güzel umutlarla doldursun, iman, ümit ve sevgide pekiştirsin. Amen. (Rahip Yeğişe Uçkunyan) Not: Türkçe çevirinin Ermenice aslı ekteki dosyadadır.
Yorumlar kapatıldı.