İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

(Sözde) Ermeni Soykırımı tahlili

Mustafa Necati Özfatura

06 Kasım 2004 Cumartesi

Ermenilerle Türklerin arasında 1887 yılına kadar hiçbir ihtilaf olmamıştır. Osmanlı devrinde Ermeniler ve Bulgarlar “Millet-i Sadıka” ismi ile anılıyordu. Hıristiyan Batı emperyalizmi geçmişte (Birinci Dünya Savaşı öncesi) Osmanlı Devletini yıkmak ve parçalamak için Ermenileri piyon olarak kullandıkları gibi; son yıllarda da kullanmaktadır. Önümüzdeki AB-Türkiye Müzakereleri ve öncesinde (sözde) Ermeni soykırımının Türkiye’nin önüne getirilmesi muhtemeldir.

Türkiye’deki Ermeniler

Cumhuriyet döneminde ülkemizde yaşayan Ermeni asıllı Türk vatandaşları, Türkiye aleyhindeki hiçbir faaliyete katılmamışlardır. Devlete, milli ve toprak bütünlüğümüze son derece sadakat göstermişlerdir. Türkiye dışındaki Ermenilerin, Türkiye aleyhindeki faaliyetlerinden tedirgindirler. Ermenilerin çıkardığı “Agos gazetesi” Yayın Yöneticisi Hrant Dink, Türk- Ermeni ilişkilerinin normalleşmeye başladığını belirterek “Ermeni meselesinin uluslararası arenada malzeme olarak kullanılmasına izin verilmesi; buna göz yumulması, hatta buna alet olunması, Ermeni toplumu için bir zuldür” demektedir.

Tehcir meselesi

1914 Sarıkamış hezimetinden sonra Doğu Anadolu’da yaşayan Ermenilerin bir kısmı Ermeni çetelerine yardım edince, Osmanlı Devleti tehcir kararı almaya mecbur kaldı. Hatta bu kararı almaya mahkum idi. Osmanlı asla katliam yapmadı. Osmanlı tarihinde katliam ve soykırım lekesi asla yoktur. İstanbul’daki Osmanlı Arşivleri, Ankara’daki Devlet Arşivleri ve Azerbaycan’daki arşivlere göre Ermeni çetecilerin Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında 518 bin 105 Müslüman Türkü katlettiği belgelere dayalıdır. Maalesef Hıristiyan Batı sahte belgelerle katliama uğrayan biz olduğumuz halde Ermenilere soykırım yapılmış gibi göstermektedir.

Sahte belgeler

Bu belgelerden bazıları şunlardır:

1- Korkunç derecede Türk ve İslam düşmanı olan İngiliz tarihçi Arnold Toynbee’nin yazdığı “Mavi Kitap” Türk düşmanı Ermeniler tarafından hazırlanmış ve Toynbee ismi ile neşredilmiştir. Bu kişi Anadolu’ya ve İstanbul’a hayatı boyunca gitmemiştir. İngilizlerin Türk düşmanlığını yaymak için Sömürgeler Bakanlığınca görevlendirilmiştir. ABD’li Prof. Justin Mac Carthy eserinde aynı görüşü savunur.

2- Rusya’da insan kafatasları ile tepe teşkil eden tablo Tridiyagof Müzesindedir. Vasili Veraşagin’a ait olan tablo 1871-1872 Alman-Rus Savaşına aittir.

3- Los Angeles Examiner gazetesi muhabiri İsviçreli Emile Hildebrand’ın mülakatın sahte olduğunu Ermenilerin Amerika’daki gazetesi Armenian Review James Taşçıyan itiraf etmiştir. Aslında böyle bir şahıs yoktur.

4- ABD Büyükelçisi Henry Morgenthau’nun hatıraları iftiralara dayalıdır. ABD’nin Ermeni soykırımını incelemek için görevlendirilen Amiral Bristol imzalı belge soykırım olmadığını aksine Türklerin soykırıma maruz kaldığını ifade etmektedir.

5- Musa Dağında 40 Gün romanını yazan Avustralyalı tarihçi Prof. Erich Fiegel bu romanın Nazi zulmünü anlattığını ve romanın yazarı Franz Wertel’in ölmeden önce bu romanı nazilerin zulmünü açıkça o tarihte anlatamayacağı için zulmedenleri Naziler yerine Jöntürkler olarak gösterdiğini ölümünden önce itiraf etmiştir.

6- Erivan Soykırım Müzesinde sergilenen Talat Paşa’ya ait olduğu söylenen telgraf sahtedir. Çünkü telgraf tarihi tehcirden 1 yıl önceye aittir. Talat Paşa’nın imzası belli olur şekilde taklittir. Şifre Osmanlı şifre sistemine benzemiyor. Telgrafın muhatabı Halep Valisi Abdullah Bey o tarihte görevde değildi.

Yorumlar kapatıldı.