İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermenilerin “Surp Vlas”ı, Türklerin “Boğaz Evliyası”

Ermenilerin “Surp Vlas”ı, Türklerin “Boğaz Evliyası”

SİVASLI AZİZİN MEMLEKETİNE DÖNÜŞÜ

Âkif Ulusayar

Arman Çuhacıyan, Uluslarası Üne Sahip Sivaslı Aziz Vlas, çeviren: Arusyak Özfuruncu, yayına hazırlayan: Osman Köker, Aras Yayıncılık, İstanbul, Ağustos 2004.

Doğum tarihi tam olarak bilinmez. Milattan Sonra 280 ya da 283 yılında Roma İmparatorluğu’nun Armenia Parva (Küçük Ermenistan) olarak adlandırılan idari bölgesindeki Sebasteia (bugün Sivas) kentinden doğar. Tıp eğitimi görerek doktor olur. Hıristiyanlığın yeni yayılmakta olduğu dönemde Pagan inanışları terk ederek Hıristiyanlığa geçer. Roma İmparatorluğu’nun bu yeni dinin savunucularına karşı amansız davrandığı yıllardır. Önemli bir kısmı Hıristiyanlığa geçmiş olan Sebasteia Ermenileri de baskıların hedefidir. İmparator Diocletianus ve onun bölgedeki temsilcisi Agricolaus’un askerlerine karşı direniş yenilgiyle sonuçlanır. Katliamlar sırasında Sebasteia piskoposu da öldürülünce yerine Vlas seçilir.

Piskopos seçildikten sonra Erciyes dağında bir mağaraya çekilir. Burada yakalanışı ve öldürülüşü sırasında gerçekleştirdiğine inanılan mucizeler onun aziz olarak kabul edilmesini sağlamıştır.

Azizler Katolik ve Ortodoks Hıristiyanlığın önemli unsurlarındandır. Yaşamı ve imanı örnek alınacak ya da yardımına sığınılacak din büyükleridir. Azizler birçok durumda Pagan tanrıların yerlerini alarak halkın yeni dine kolay intibak etmesini sağlamışlardır. Bazen ismen bazen de özellikleri itibariyle Pagan tanrıları hatırlatırlar. Aziz Vlas (ya da Batıda kullanılan şekliyle Blaise) için de bazı isim benzerlikleri kurulabilir: Mesela Volos, Slavların pagan güneş tanrısıdır; Belenos, Galyalıların Apollon’udur; Bleiz Keltçede kurt anlamına gelir.

Aziz Vlas Kültü

Yakalanmadan önce hayvanları koruyup tedavi etmesi, boğazına kılçık kaçan bir çocuğu iyileştirmesi, yaşlı kadının kurt tarafından kaçırılan domuzunun iade edilmesini sağlaması ve öldürülüşü sırasında gördüğü işkenceler Vlas’ı azizlik mertebesine yükseltmekle kalmamış onun bir aziz olarak niteliklerini de belirlemiştir. Aziz Acacius, Aziz Cyriacus, Aziz Christophorus, Aziz Dionysius, Aziz Augidius, Aziz Erasmos, Aziz Eustathios, Aziz Georgios, Aziz Vitus, Aziz Pantoleon, Azize Barbara, Azize Katerina, Azize Margarita ile birlikte 14 şefaatçi aziz arasında sayılır. Genellikle sağlık sorunları olduğunda onların adı, aracılığı ile dua edilerek Tanrı’dan iyilik ve şifa dilenir. Her birinin “uzmanlık alanı” farklı olan bu azizlerden belki de en geniş alana sahip olanı Vlas’tır. Anjin (İspanya’da), böbrek taşları (Flandres’da), boğaz hastalıkları, solunum yolları rahatsızlıkları ve boğulmalar (hemen her yerde), difteri (Fransa ve İspanya’da), diş ağrısı, enfeksiyon ve cüzam (Fransa’da), guatr (Fransa, İsviçre, İtalya’da), idrar yolları hastalıkları (Fransa, İsviçre, Almanya’da), veba (İtalya ve Fransa’da), gaz sancıları, ishal, dizanteri, gut hastalığı ve kızamık (Fransa’da) karşısında ona başvurulur. Fransa ve Almanya’da atların; Fransa, İtalya ve Rusya’da büyükbaş hayvanların koruyucusudur. Depreme (İtalya’da), fırtınaya (Almanya, Flandres, İskandinavya’da), kurtlara (Yunanistan’da), yılanlara (Fransa’da) karşı insanları korur. Fransa ve Malta’da hamile kadınların koruyucusudur, doğumları kolaylaştırır. İtalya, Fransa ve Belçika’da tarımda iyi verimliliği arttırır.

Venedik (İtalya), Dubrovnik (Hırvatistan) ve Pézenas (Fransa) gibi birçok kentin koruyucusudur. Çeşitli yerlerde başta dokumacılar (dokumacı tarağıyla kendisine işkence edildiği için) olmak üzere, bağcılar, balıkçılar, cerrahlar, kunduracılar, terziler, meteorologlar, yel değirmencileri, bira imalatçıları gibi birçok mesleğin hamisidir.

Azizlik Alametleri

Azizler kendilerine özgü alametlerle tanınırlar ve halk arasındaki şöhretleri reliklerinin (azizlerin vücut parçaları olduğuna inanılan kutsal kalıntılar) sayısı, kaç tür duada adlarının geçtiği ve koruyuculuklarının ne kadar geniş bir alanda olduğuyla ölçülür. Asker azizlerin mızrakları ya da Aziz Petrus’un anahtarları gibi, her azize özgü farklı azizlik alametleri vardır.

Aziz Vlas değişik simgelerle tasvir edilir. Bu simgeler şehit oluş biçimi, gerçekleştirdiği mucizeler veya dini sıfatına dayanarak biçimlendirilir. Örneğin başında, doğu kökenli olmasına rağmen bir piskopos tacı ile, yanı başında küçük bir domuzcuk ile bir aslanla veya demir bir tımar tarağı ile tasvir edilir. Bazen taş yontucuların aleti, bazen çapraz mumlar ile gösterilir. Bazen av borusu ile bazen de Hırvatistan’da ya da İspanya’da olduğu gibi İtalyan etkisi altında, bir kitabı elinde tutarken tasvir edilir. Almanya’da ona üstü yivli bir mum ve av borusu (Blasiushorn) tutmuş halde rastlarız. İspanya’da ise sağ eli boğazında, başparmak ve işaret parmağı birbirine dik durumda.

Kültün Yayılışı

Aziz Vlas kültünün Anadolu’dan çıkıp önce Avrupa’ya, daha sonra da farklı kıtalara yayılışı farklı dönemlerde farklı biçimlerde olmuştur. 4. yüzyıldan 6. yüzyıla kadar olan dönemde daha çok bireysel seyahatlerle ya da Batı ve Kuzey toplumlarını yeni dine kazanmak isteyen inananlar vasıtasıyla taşınmıştır. 7.-11. yüzyıllarda Arapların, İslamın baskısı ve önce Selçukluların daha sonra da Moğolların Anadolu’ya gelmesiyle çok sayıda din adamı ve sivil Ermeni, Süryani, Rumun Batıya kaçmak zorunda kalmasıyla yayılmıştır. Bu dönemde İtalya’dan başlayarak bütün Avrupa’da örgütlenen Benediktenler tarikatının Aziz Vlas kültünü benimsemesi kültün yayılışını kolaylaştırmıştır. Daha sonra 11.-13. yüzyıllarda Haçlı Seferleri sırasında gerçekleşen nüfus hareketleri de kültün Batıya taşınmasında yeni bir dalga yaratmıştır.

Almanya’da Sankt Blasien, Hırvatistan’da Sveti Vlaho, Fransa’da Saint Blaise, İtalya’da San Biagio, İspanya’da ve İspanyolca konuşan diğer ülkelerde San Blas, Ermenistan’da ve diğer ülkelerdeki Ermeniler arasında Surp Vlas, Yunanistan’da ve Türkiyeli Rumlar arasında Ayios Vlasios adıyla tanındı.

İtalya ve Fransa’da ona adanmış 1.000’den fazla kilise vardır. Almanya, Avusturya, Benelüks ülkeleri, Hırvatistan, İspanya, İngiltere, Yunanistan, Macaristan, Portekiz, Polonya, Rusya, İsviçre ve İskandinav ülkeleri Avrupa’da kültün yaygın olduğu yerlerdir. Kanada’da Katolik cemaatlerine ait kiliselerde onun adına rastlanır. ABD’de Florida’daki San Blas şehri ve burnu adını ondan alır. Meksika’da bazı şehirlerde Aziz Vlas bayramı kutlanır, bazı yerleşim yerleri onun adını taşır. Panama yakınındaki bir takımadanın adı Blas’tır. Paraguay’da Blas adını taşıyan birçok kilise bulunup Aziz özellikle yoksul halk tarafından benimsenmektedir.

Tüm sömürgeciler gibi istila ettikleri yeni yerlere günün azizinin adını verme âdetinde olan Portekizliler, Bartolomeu Dias 3 Şubat 1488’de Ümit Burnu’nu döndükten sonra Angola’da su (Aguada São Bras) aldığı yeri (şimdi Mossel Körfezi), Le Cabo Sao Bras (Aziz Vlas Körfezi) olarak adlandırmışlardır.

Kültün Türkiye’deki İzleri

Kültü Rusya’dan Amerika’ya, İskandinavya’dan Güney Afrika’ya kadar yayılmış olan ve ona adanmış ya da adını taşıyan binlerce kilise, manastır, adak yeri, şehir, kasaba, köy bulunan Aziz Vlas, doğduğu topraklarda artık pek bilinmemektedir.

Fransa’da yaşayan Ermeni araştırmacı Armand Tchouhadjian’ın (Arman Çuhacıyan) Saint Blaise. Eveque de Sebaste. Un Saint d’Armenie en Occident (Sivas Piskoposu Aziz Vlas. Batıda Ermenistanlı Bir Aziz, Domont, 2000) adlı kitabının Türkiye’de yayınlanışı (Uluslarası Üne Sahip Sivaslı Aziz Vlas, çeviren: Arusyak Özfuruncu, yayına hazırlayan: Osman Köker, Aras Yayıncılık, İstanbul, Ağustos 2004) Aziz Vlas kültünün doğduğu ülkedeki izlerinin araştırılması için de bir vesile oldu.

Yapılan araştırmalarda, Ermeniler tarafından Surp (Aziz) Vlas olarak benimsenen azizin adına 20. yüzyıl başlarına kadar Sivas’ta iki kilise ya da şapel bulunduğu; Gök Medrese’nin karşısındaki Medrese Mahallesi’nde bir Türk’ün evinin bahçesi içerisinde olan mezarını sadece Hıristiyanların değil, onu “Boğaz Evliyası” olarak adlandıran Müslümanların de ziyaret ettiği; mezarının lusararlığını (kilise ya da şapellerde kandil ve mumlardan sorumlu bakıcı) bir Türk kadının yaptığı; mezar taşında bulunan çukurun Aziz’in tıbbi ilaçlarını ufaladığı havan olduğuna inanıldığı ve ziyaretçilerin oraya su doldurup içtikleri tespit edildi.

Mezarının şimdiki durumunu saptamak için yapılan çalışmalarda Aziz Vlas’ın lahtine de ulaşıldı: Lahit kapağı, Sivas Müzesi’nin (Sivas Kongresi’nin toplandığı Sivas Lisesi binası) karşısında yer alan ve Selçuk Parkı’nda (halk arasındaki adlandırmayla Cıbıllar Parkı), Buruciye Medresesi’nin girişinin sağında, iki Müslüman mezar taşının arasında duruyordu.

Çerçeve yazı – 1

Hayatı, Mucizeleri ve Öldürülüşü

Kötü Kral Likianos döneminde, Aziz Episkopos Vlasios yapılan eziyetlerden kaçarak Arden [Erciyes] Dağı’nda yaşıyordu. Ona yaban geyikleri geliyorlar, o ise onlara sözleri ile şifa dağıtıyordu. Aziz Episkopos Vlasios tabipti.

Tanrı’nın inayetleriyle, insanların ve hayvanların acılarını ilaçlarla değil, Mesih’in adıyla üzerlerine el koyarak dindiriyordu.
Kemik [kılçık] ya da diken yutan birisinin nefes borusu tıkandığında, Aziz Vlasios dikeni veya kemiği duayla çıkarıyordu. Bugüne kadar da aynen devam etmekte. Kemik veya diken yutan birisi nefes borusu tıkandığında hemen Aziz Vlasios’un adını anıyor ve hemen acıları diniyor.

Fakir ve dul bir kadının bir domuzu vardı ve onu bir kurt kaçırmıştı. Kadın Episkopos’a gelerek ağladı ve “Kurt benim domuzumu kaçırdı” diyerek onu şikâyet etti. Aziz, kurdu azarladı ve kurt domuzu serbest bıraktı.

Episkopos hakkında Hâkim Agrikolaos’u etki altına aldılar. O da asker yollayarak [Aziz’i] huzuruna getirtti. Hâkim, Episkopos’u uzun uzun sorguladı. O ise cesaretle Rab İsa Mesih’in adını ikrar etti. Putları ve putperestleri azarladı. Aynı gün hapsedildi.

Dul kadın Episkopos’un hapsedildiğini duyunca domuzunu kesti, başıyla ayaklarını pişirdi ve başka yiyeceklerle birlikte hapisteki Episkopos’a götürdü. Aziz Vlasios yiyeceği yedi ve kadını takdis etti. Ona kendisinin ölümünden sonra her yıl ölüm yıldönümünde aynısını yapmasını öğütledi. Onun bu öğüdünü yerine getiren herkesin evi tüm bereketlerle dolar.

Günler sonra Aziz’i hapisten çıkarıp tekrar Hâkim’in huzuruna getirdiler ve o yine aynı ikrarda bulundu. Putları cin, putperestleri ise cinetapar olarak niteledi.

Bunun üzerine kızarak Aziz’i bir tahtaya astılar ve demir kaşağılarla bütün vücudunu çizdiler. Ve onu indirip hapse götürdüler.

Yedi kadın da onunla birlikte gitti. Aziz’in kanıyla kendi kalplerini ve yüzlerini meshettiler. Kadınlar zindancılar tarafından tutuklanarak Hâkim’e götürüldüler. Aziz kadınlar Mesih Tanrımızı ikrar ettiler ve azat edildiler. Onlar gidip putları alıp yüzlerine tükürdüler, kıldan çuvala koyup ağzını bağladılar ve götürüp göle attılar.

Ve Hâkim’e gidip “İşte sizin putlarınızın gücünü görün. Gölün derinliklerinden çıkabiliyorlarsa çıksınlar bakalım” dediler.

Hâkim onların önüne ateş konmasını emretti. Bunun yanında erimiş kurşun, kılıçlar, demirden kaşağılar ve başka işkence aletleri de kondu. Diğer yana ise kumaşlar ve kadın süsleri, altın ve gümüş eşyalar [koydular] ve kadınlara “Hangisini isterseniz seçin” dediler.

Aziz kadınlar kumaşları alıp ateşe attılar ve ziynet eşyalarının üzerine tükürdüler. Bunun üzerine Hâkim öfkelenerek onları astırdı ve demir tırmıklarla vücutlarını çizdirdi. Ondan sonra kadınları ateşe attılar, ama yanmadılar. Çeşitli işkencelerden sonra kadınların başı kesildi ve Mesih için böylece şehit edildiler.

Episkopos Vlasios nehre atıldıysa da, bir ahşap çıkma üzerindeymişçesine suyun üstüne çıkıp oturdu. 68 asker Aziz’i çıkarmak için nehre girdiler ve nehirde boğuldular. Aziz Episkopos ise salimen çıktı.

Onu yakalayıp boynunu vurmak için götürdüler. İdam yerine vardıklarında Aziz uzun bir dua etti ve Tanrı’dan birisinin diken veya kıymık yutup nefessiz kaldığında kendi adını anarak Tanrı’ya yakardığında onu tehlikeden korumasını diledi.

O anda bir bulut inerek onun üzerine gölge saldı ve buluttan gelen bir ses şöyle dedi: “Sevgili Münzevi Vlasios, dileğin yerine getirildi. Sen gel ve yaşadığın inziva hayatıyla hazırladığın anlatmaya kelimelerin yetersiz kalacağı görkem içinde istirahat et”. Ve Aziz Episkopos Vlasios’un boynunu Sivas kentinde vurdular.

Elisia adlı bir kadın Aziz Episkopos Vlas’ın vücudunu alıp temiz kumaşlarla sardı ve surun dibine defnetti.

Burada, Tanrımız Mesih için birçok işaretler [olaylar] meydana geldi.

(Haysmavurk Vor Isd Badşaci Avur Ürum Garki Internun Surp Yegeğetsin [Aziz Kilisede Okunan Gününe ve Sırasına Göre Haysmavurk], yayınlayan: Asdvadzadur Tıbir, İstanbul, 1706, s. 512b-513b, çeviri: Vağarşak Seropyan).

Çerçeve yazı – 2

Aziz Vlas’ın Mezarı

Surp Vlasios’un mezarı şehrin içinde, Türklerin mahallesinde bir Türkün evindedir. Türk bir kadın lusararlığını yapar, kandilinin sürekli yanmasını sağlar ve anahtar ondadır. Azizin mezarı karanlık, toprak bir katın içindedir. Kitabesi yenidir. Ama baş tarafında yuvarlak taştan bir yarım sütun dikilmiştir; çukurdur, ziyaretçiler oraya su doldurup içerler. Bunun, azizin tıbbi ilaçlarını ufaladığı havan olduğuna inanırlar. Özel ziyaretçileri, boğaz veya göz ağrısı çeken veya gırtlağına kemik kaçmış Ermeni ve Türklerdir.

(K. V. Sırvantzdyants, Toros Ahbar Hayasdani Camport [Ermenistan Yolcusu Toros Ağabey], Birinci Kısım, İstanbul, 1879, s. 155.)

Çerçeve yazı – 3

Surp Vlas Şapeli

Surp Vlas Şapeli, [Sivas’ın] Medrese Mahallesi’ndedir. Küçük, kâgir bir şapeldir. Berberoğlu soyadlı yaşlı bir Türk’ün evinin bahçesindedir. Şapelin içinde Surp Vlasios’un mezarı vardır. Ahdı olan Hıristiyanlar para verip burayı ziyarete girerler. 50-60 sene evvel Berberoğlu’nun ailesi bu şapeli yıkmak fikrindeydi. Galiba Aziz’in şerrini görüp yıkmak yerine binayı bayındır hale getirdiler. Bunu, şahit olan büyüklerimiz bize anlattılar. Türkler “Boğaz Evliyası” diye anarlar. Azizin boğaz ağrılarını iyi ettiği anlatılır.

(Ğugas İnciciyan, Aşkharakhrutyun Çorits Masants Aşkharhi [Dünyanın Dört Kısmının Coğrafyası], Asya, 1. Cilt, 1. Kısım, Venedik, 1806, s. 285-286.)

Yorumlar kapatıldı.