İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kardinal Ratzinger´den Papa 2. Pius´a

Haluk Şahin

Bazı insanların ve kurumların geçmişi eşelemeleri, tarihten örneklerle başkalarını suçlamaları doğru olmaz, çünkü böyle bir yaklaşımdan en fazla zararı kendileri görür… Bu gibilerin geçmiş konusunda yapabilecekleri en iyi şey susmak ve yeri geldikçe özür dilemekten ibarettir.

Bu türden kişi ve kurumların en başına Katolik Kilisesi’nin ve Vatikan’ın geldiğini söyleyebiliriz. İnsanlık tarihinde, sırtında Katolik Kilisesi kadar çok kan ve nefret yükü olan bir başka kurum var mıdır?

Hangisini sayacaksınız: Haçlı seferlerini mi, engizisyon vahşetini mi, Yahudi pogromlarını mı, Amerikalı ve Afrikalı masum halkların Katolik papazların gayretiyle yok edilişini mi, İkinci Dünya Savaşı’ndaki soykırımları mı, hangisini?

Geçenlerde internette dolaşırken Vatikan’ın ‘cadı işkence talimatı’ karşıma çıktı. Tüylerim ürperdi. Cadı olduğu iddia edilen kadın işkenceler sonucunda cadı olduğunu ‘itiraf’ ederse cadı olduğu için öldürülüyor; korkunç işkencelere dayanıp itiraf etmezse de ‘cadı’ olduğunu gizlediği için!

Gene o günlerde okuduğum bir kitapta Peru’yu haç adına fethettiğini söyleyen Pisssaro’nun elinde İncil, yerli halkı kaba güçle, yalanla dolanla nasıl köleleştirdiği anlatılıyordu. Dehşet içinde kaldım.

Hani atasözümüz “Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü!” der ya, durum öyle. Kutunun içi tıka basa dolu.

İşte bu Vatikan’ın baş ideoloğu, Alman kökenli Kardinal Joseph Ratzinger’in geçenlerde Türkiye konusunda söylediklerine aklı başında Katolikler bile itiraz etti. Türkiye’nin asla Avrupa Birliği’ne alınmaması gerektiğini savunan Kardinal hazretleri bunun gerekçesi olarak Türklerin geçmişini gösteriyor, İstanbul’un alınmasını, Balkan savaşlarını, Viyana kapılarına gelişlerini ‘uzlaşmaz karşıtlığın’ örnekleri arasında sayıyordu…

Türkiye ‘ayrı bir kıta’ idi kafası geçmişte kalmış olan bu yobaz din adamına göre ve ayrı kalmalıydı!

Öyle anlaşılıyor ki, Vatikan, Dinsel Öğretiler Kurulu Başkanı Ratzinger’in çıkışıyla Avrupa’da estirilen Türkiye aleyhtarı kampanyanın liderliğine soyunmak ve çeşitli nedenlerle kaybettiği itibarını yeniden kazanmak istiyor. Sanıyor ki, geçmişin ayrımları ve nefretleri canlandırılabilirse, Katolik Kilisesi de eskisi gibi güçlü bir kurum haline gelecek…

Kardinal Ratzinger’in böyle bir kampanyanın sözcülüğünü üstlenmesi bana 1458 ile 1464 yılları arasında papalık yapmış olan 2. Pius’u hatırlattı.

Papa 2. Pius Avrupa’da yenilgiden yenilgiye sürüklenen Katolikleri harekete geçirmenin yolunun Türk karşıtı bir kampanya açmak olduğu sonucuna varmış ve 1459 yılında Mantua kentinde din ve devlet adamlarından oluşan büyük bir konferans toplamıştı. Yakınındaki din âlimlerine, yani o günün Ratzinger’lerine, ‘kâfir’ Türklerin Troya kökenli olamayacağı ve Avrupa’dan sökülüp atılmaları gerektiğine dair yazılar, kitaplar yazmalarını, vaazlar vermelerini emretmişti. O tarihten sonra Avrupa’da Türk karşıtı yazılarda büyük bir artış oldu. O nefretin yanık kokuları bugün bile burnumuza ulaşıyor…

Bu günün terimleriyle konuşmamız gerekirse, Papa 2. Pius Türklere karşı büyük bir ‘dezenformasyon kampanyası’ açtırmıştı da diyebiliriz. Galiba,

Vatikan yine benzer şeyler yapmaya çalışıyor.

İnsanlığın yepyeni arayışlar içinde bulunduğu bir çağda Kardinal Ratzinger gibi gericilerin yaptıkları tiksindirici, ama gördüğünüz gibi, orijinal bile değil!

Yorumlar kapatıldı.