İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

HAKAN AKPINAR: Ermeni Tiyatrosu -Tercuman

ERMENİ Lobisi, yine işbaşında…
34 Türk diplomatının terör örgütü ASALA tarafından şehit edilmesinin ardından,
Ermeni Lobisi, bu kez farklı yöntemlerle hareket ediyor.
Sözde Ermeni Soykırımı Tasarısı hazırlayarak bunu, bazı Avrupa ülkelerinin
parlamentolarından geçiren Ermeni Lobisi, şimdi de, Türk diplomatlarını dava
açma yoluyla hedef haline getirmeye çalışıyor.
Ermeni Davasını Savunma Komitesi, geçen ay Türkiye’nin Paris Başkonsolosu Aydın
Sezgin’e dava açtırdı. Gerekçe ise Sezgin’in Türkiye Cumhuriyeti
Başkonsolosluğu’nun İnternet sitesinden Fransız halkına, ‘Ermeni soykırımını
inkar etmek yönünde yayın yapması…’
İlginç olan, Ermenilerin açtığı davanın Fransız yargısı tarafından da kabul
edilmesi… Gerçi, Türk Dışişleri Bakanlığı, Sezgin’in diplomatik dokunulmazlığı
nedeniyle böyle bir davada yargılanamayacağını bir notayla Fransa’ya iletti.
Ancak, Türkiye’yi her konuda taviz vermeye zorlayan AB’nin, Ermeni Lobisi’nin
baskısıyla, orta ya da uzun vadede bu konuda devreye girip, Türk diplomatının
yargı önüne çıkarılması yönünde tavsiyede bulunması şaşırtıcı olmayacaktır.
Dava, ilk perde
TÜRK diplomata açılan bu dava, Ermeni Lobisi’nin Sözde Ermeni Soykırımı’nın
90’ıncı yılı öncesinde sahneye koymaya çalıştığı tiyatronun ilk perdesidir.
Ermeni Lobisi’nin güçlü olduğu ülkelerde, Sözde Ermeni Soykırımı tasarılarının
yasalaştırılması yoluyla, Türkiye derin bir yalnızlığa itilmektedir. Türkiye’nin,
Sözde Ermeni Soykırımı iddiaları karşısında uluslararası arenada ortaya koyduğu
Türk tezleri de, mahkeme yoluyla engellenmeye çalışılmaktadır.
Önümüzdeki günlerde, Ermeni Soykırımını yayın yoluyla inkar etmek gerekçesi öne
sürülerek, diğer konsolos ya da büyükelçilerimize dava açılması amaçlanmaktadır.
Bu davaların da, Sözde Ermeni Soykırımı Tasarısı’nı Parlamentolarından geçiren
ülkelerde açılması planlanmaktadır.
Ermeni Lobisi’nin yürüttüğü tek taraflı propaganda, yeni senaryolarla
sürdürülmektedir. Türkiye’nin, Ermenilerin yürüttüğü lobi ve propaganda
faaliyetleri konusunda artık yeni bir dış politik açılıma girmesi ve mevcut
konjonktüre göre politikalar üretmesi zorunlu hale gelmiştir.
Türkiye ne bekliyor?
BİRİNCİ Dünya Savaşı’nda yaşanan olayların soykırımıyla uzaktan yakından bir
ilgisi yoktur. O yıllarda Ermeni ve Türk halkı arasında yaşanan çatışmaların
savaş koşullarında yaşandığını da hatırlamakta fayda vardır. Üstelik bu
çatışmalar, yalnızca Türkler ve Ermeniler arasında yaşanmamıştır. Kürtler de, bu
çatışmalarda Türklerle omuz omuza mücadele etmiştir. Hamidiye Alayları bunun bir
örneğidir.
Ayrıca, 1915 yılında ve öncesinde Ermeni gruplarının Türk ve Kürt kökenli
yurttaşların yaşadığı köylere gerçekleştirdiği baskınları, çocukları bile
katleden çetecilerin eylemlerini nereye koyacağız?
Ağır savaş koşullarında karşılıklı olarak çatışmalar ve öldürmeye varan eylemler
olmuştur. Fakat, kalkıp bunu dünyaya, Türkler, Ermeniler’e jenosid (Soykırımı)
uyguladı diye haykırmak ne kadar doğrudur?
Ermeniler, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’dan toprak talebinden bulunarak
köyleri basmadılar mı? Osmanlı’nın, sonrasında Kuvay-ı Milliyeci’lerin yürüttüğü
Kurtuluş Savaşı sırasında ortaya çıkan Ermeni birlikleri uzaydan mı geldi? Gümrü
Anlaşması kimlerle yapıldı.?
Türkiye’yi, mazlum bir halka karşı soykırımı uygulamak suçlamasıyla hedef haline
getirenler, neden tarihin müsveddelerini karıştırmıyorlar? Ya da Türkiye
Cumhuriyeti, sahneye konan bu tiyatral propagandayı bozmak ve soykırımı
tartışmalarına aktif bir şekilde müdahil olmak için neyi bekliyor?

Yorumlar kapatıldı.