Yalçın BAYER
İSTANBUL Patriği Bartelomeos bir ayinde isminden bahsetmediği için Ortadoks olan fakat Bulgar kökenlilerin kilisesinin papazını görevden almış ve konu mahkemelik olmuş…
Mahkemenin verdiği karara saygılı oluruz fakat papaz savunmasında ‘Ben bulgar papazıyım ve Ortodoksum. Patriği de ruhani lider olarak tanımıyorum’ diye savunma yapıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 657’ye tabi devlet memuru olan patrik, Türk vatandaşı olmasına rağmen bu cesaret ve cüreti nereden alıyor? Bulgar papazın savunmasına saygı duyuyorum. Bugünkü hükümetimize de örnek olmasını diliyorum.
Yine haberlerden duyduğum kadarıyla Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasıyla ilgili Dışişleri Bakanı yoğun bir çalışma işine girmiş. Belirli kurumlardan görüş alıp Meclis’e bir kanun tasarısı hazırlıyormuş. Türk milleti bilmelidir ki; Türkiye Ruhban Okulu açmıyor diye bir şey yok. Ama bizim din okullarımız hangi kuruma bağlıysa papaz okulunun da o kuruma bağlı olmasını istiyor. Bundan daha haklı bir istek olamaz.
Gerek Yunanistan, gerekse Türk devletinin memuru olan patrik, bu okulun Türkiye’nin hiçbir kurumuna bağlılığını istemiyor. Kopenhang kriterlerinde ne zamandan beri böyle bir şey var bilmiyorum.
AB’ye girme şartlarında bunun fevkalede art niyetli bir istek olduğunu düşünüyorum. AB bu istekte samimi ise Lozan’da Batı Trakya Türklerine verilmiş haklarımızın Yunanistan tarafından ihlal edilmesine karşı çıkmadan Yunanistan’ı bu birliğe nasıl aldı?
Örnek; halkın seçmesi gereken müftülerimizi seçememesi, resmi Yunan radyosundan Türkçe yayın yapılmaması gibi…
Hükümetimize hatırlatmak isterim ki, Kopenhang kriterlerinde istenilmemesi gereken bu hususları AB’ye girme pahasına taviz verip çözerse bunların da Cumhuriyet ilke ve inkılaplarına ters düşeceği kanaatindeyim. Belki de hükümetimiz Kopenhang kriterleri yanında Cumhuriyet ilke ve inkılaplarının bazı bölümlerine ağırlık veriyor olabilir. Fakat bu biçimde kriterleri sağlamanın da Türk milletinin ve bekçiliğini yaptığı cumhuriyetin ilke ve inkılaplarının omuzlarına ağırlık verdiğini görmeli.
Tahsin SALİHOĞLU
Avcılar-İSTANBUL
Çerkez değil Türk’üm
ANNE ve baba tarafından Çerkezim. Çerkez değil Türk’üm. Bu topraklarda doğduk, büyüdük, bu toprakların ekmeğini yedik. İleri yaşta olan aile bireylerim bu topraklar için savaştı. Şimdi ne yapılmak isteniyor. Anlamıyorum. Anlıyorum da gerekirse tüm gücümle karşı çıkacağıma namusum, şerefim üzerine söz veririm.
Bu vatan ve bu güzel lisan hepimizin.
Neva GÜRER-İSTANBUL
Yorumlar kapatıldı.