25 Nisan 2004, Surp Zadig’in Üçüncü Pazar Günü, Samatya Surp Kevork Ermeni Kilisesi’ndeki törenleri Ruhani Kurul Başkanı Episkopos Aram Ateşyan yönetirken Surp Badarak’ı (Kutsal Sunu) Peder Sarkis Kuyumcuyan sundu.
Rab’bin Duası’ndan önce vaaz eden Episkopos Aram Srpazan, Surp Zadig’i
(Paskalya) izleyen 50 günlük dönemin anlamına değinerek, yedi hafta boyunca dirilme ve yenilenme temasının dünyadaki tüm Hristiyan kiliselerinin ilahilerine hakim olduğunu açıkladı. Bu dünyadaki sıkıntılara hristiyanca göğüs gerenlere, Kutsal İncil’de diriliş vaadi veriliyor.
Surp Badarak’ın sonuna doğru Kumkapı’dan Samatya’ya geçen Patrik Mesrob II Hazretleri, törenlerin son bölümüne riyaset etti.
Yozgat’ın Burunkışla köyünden İstanbul’a göç eden cemaat üyeleri, her sene olduğu gibi bu yıl da Rab’de uyuyan sevdiklerinin ruhlarının huzuru için bir Hokehankist töreni düzenlemişlerdi.
Hokehankist töreninde kısa bir konuşma yapan Patrik Hazretleri, bir insan vefat ettikten sonra bile ona olan sevgimizi belirtebileceğimizi, anısını kutsayabileceğimizi, ruhunun huzuru için dua ederek ona olan yakınlığımızı ve sevgimizi Rab’bin huzurunda ifade edebileceğimizi söyledi.
Kilisedeki dualardan sonra, Burunkışla cemaati kilisenin Hraçya Acaryan Salonu’nda dileyenlerin katıldığı bir sevgi sofrası açtı. Yemek sırasında geçen yılın mali raporunu veren Burunkışla cematinin ileri gelenleri, geçen yılın sevgi sofrasında topladıkları yardımları Burunkışlalıların yoğunlukla yaşadıkları Samatya Surp Kevork Kilisesi ve Sahakyan Okulu ile Ortaköy Surp Asdvadzadzin Kilisesi ve Tarkmançats Okulu vakıflarına bağışladıklarını açıkladılar.
Sevgi sofrasının sonunda, bir kapanış konuşması yapan Patrik Hazretleri, Burunkışlalıların geçmişlerine olan bağlılıklarının örnek teşkil ettiğini söyledi. Burunkışla cemaatinin büyüklerinden ve bugünkü Samatya kilisemizin sütunlarından Paravon Dayı’yı cemaate verdiği hizmetlerden dolayı övdü.
“Geçmişimizi konuşarak değil, ondan güç alarak, geçmişten bize yadigar kalan değerlerimizi sahiplenerek, yeni değerler yaratmak üzere çalışarak ilerleyebiliriz” diyen Ruhani Önderimiz sözünü şöyle noktaladı: “Biz Hristiyan Ermeni kimliğini taşıyoruz. Bu kimlik tüm değerleriyle bizim.
Ancak bunun da alt kimlikleri mevcuttur. Burunkışlalı, Yozgatlı, Sivaslı, Diyarbakırlı, Antepli, Musadağlı, Ankaralı, İzmirli, İstanbullu Ermeniler olduğumuzu söylemekten de gurur duymak, yöresel değerleri sahiplenmek, yöresel kültürleri, sanatları, müziği, mutfağı yaşatmak yanlış değil. Yeter ki ayrımcılık olmasın ve yöresel altkimliğimiz Hristiyan Ermeni kimliğimizin önüne geçmesin. Bina eden, pekiştiren, güç ve pozitif enerji katan, sevgiyi ve dayanışmayı artıran her şey güzel ve doğrudur. Onun için siz Burunkışlalıları kutluyorum. Bugün ben de Burunkışlalıyım!”
Sevgi Sofrası’ndan sonra kilise bahçesine çıkan Patrik Hazretleri, burada çevresini saran halkla bütünleşti. Ruhani Reisimizin tek değnekle yavaş da olsa yürüyebildiğini görenler bir an önce sağlığına tamamen kavuşabilmesi için iyi dileklerini sundular. Kilise bahçesindeki çocuklarla ve gençlerle tek tek konuşan Patriğimiz, onların Ermenicelerini sınadı ve öğrenim yılı sonu hızla yaklaşırken derslerinde başarılar diledi.
Ekteki fotografta Patrik Hazretleri, Aram Srpazan, Paravon Dayı ve bir grup çocukla görünüyor.
Yorumlar kapatıldı.